Osmanlı sultanları, asırlar boyu siyasi otoritelerini dinsel halifelik mertebesiyle güçlendirerek ikbal ve saltanatlarını sürdürüyor.
Yıllarca Anadolu’da kökleşmiş, softa, yobaz kitleler Atatürk’ün halifeliği kaldırıp, laik cumhuriyeti getirmesini “din elden gitti’’ diye bir türlü içlerine sindiremiyor. Yıllarca inlerinde Türkiye’nin zayıf anını bekliyorlar.
Tayyip Erdoğan, imam okulunda din kullanarak iktidar olmanın en kolay ve kalıcı yöntem olduğunu öğreniyor.
Tüm siyasal hayatını din istismarı üzerine kurguluyor. Bu yöntemle iktidar oluyor. Ancak, din-iman kabzımallığı miadını doldurup, foyaları meydana çıkınca bu kez kurtuluşu “Neo Osmanlı’’ diye Osmanlı’ya dönüşte buluyorlar. Şöyle ki;
Osmanlı sultanlarının hiçbiri Türk kelimesini telaffuz etmiyor. “Türk yok, ümmet var’’ diyor. Oysa ümmetler tarih boyu birbirlerini boğazlıyor.
Bunlar da aynı meşrepte Türk kelimesini ağızlarına almıyor, “Türk yok, Türkiyelilik var’’ diyorlar.
Osmanlılar tüm devlet arazilerini “memalik-i Osmaniye’’ Osmanlı sultanları mülkü diye tanımlıyor.
Bunlar da doğa harikası sit alanları, kupon arazileri “memalik-i Recebiye’’ olarak tescil ettiriyor.
Osmanlılar devletin adını “Türk değil Osmanlı’’ koyuyor. Türk dili yerine Arapça-Farsça karışımı “Osmanlıca’’ diye uyduruk bir dil icat ediyor.
Bunlar da Türk dili yerine Osmanlıcayı ihya ediyor.
Osmanlı sultanları siyasi güçlerini yüceltmek için kendilerini “Tanrı’nın yeryüzündeki gölgesi’’ (zillullahiru-i zemin) ilan ediyor.
Bunlar da Tayyip “Tanrı’nın tüm özelliklerini üstünde taşıyor’’ diye onu dinsel bir yücelikle kutsuyorlar.
Osmanlılar “devletin malı deniz, yemeyen domuz’’ deyimiyle devleti soyuyor.
Bunlar da “hırsızlık günah işleme özgürlüğüdür’’ diye ülkeyi soyuyorlar.
Osmanlı sultanları etekleri öpülerek kutsanıyorlardı.
Tayyip Erdoğan da “ona dokunmak bile ibadettir’’ , “senin g...kılı olurum’’ diyerek kutsanıyor.
Osmanlı sultanları tarihi eserleri satıyor.
Bunlar, Atatürk eserleri ve fabrikalarını haraç mezat ediyor.
Osmanlılar; devşirmeleri, devlet yönetimine getiriyor. Türkler Anadolu’da “alavere, dalavere Türk memet nöbete’’ diye yalnız savaşlarda hatırlanıyor.
Osmanlı, yollar, köprüler ve tüm kalıcı eserleri (Anadolu’da değil), Balkan ve Arap ülkelerinde gerçekleştiriyor.
Bunlar da Anadolu’da halk yaşam savaşı verirken, ülke kaynaklarını Sudan, Somali, Cibuti, Myanmar’a akıtıyor.
Atatürk, “Hayatta en hakiki mürşit (yol gösteren) ilimdir’’ diyor.
Bunlar da, 700 yılda bir tek ilmi icadına tanık olunmayan Osmanlılar gibi “tarikatlar, cemaatler, şeyhler, hacı-hoca takımını’’ mürşit ediniyor.
Osmanlılar Alevileri kılıçtan geçiriyor, bunlar da Alevilere hakkı hayat tanımıyor.
Osmanlı sultanları taht uğruna Sevr’le vatanı satıyor.
Bunlar da oy uğruna Sevr’i hortlatıp, Güneydoğu’yu satıyor.

DAVUT BİN AHMET (GÜNEYDOĞU’DA DEVLET İLAN EDEN) PKK’LILARA BAŞARILAR DİLİYOR

“Elhamdülillah şeriatçıyım, demokrasiyi araç olarak kullanacağım’’ dedi, halk yine onu iktidar yaptı. Şimdi de Osmanlı’yı batıran kuralları uygulayacağım diye oy istiyor.
AKP seçmeni yine kanar, “sanal peygamberi minberden’’ indiremezse her şeye müstahak olacağız.
Osmanlı’nın iyi değil, kötü yönlerini alıyorlar.
Vahdettin’le Türkiye’den ayrılan hanedan mensuplarından hiçbiri bu güne kadar “Atatürk aleyhine’’ bir tek laf etmiyor. Bunların ise Atatürk’e yapmadıkları melanet kalmıyor.
Osmanlı padişahı isteseydi halifelik kaldırıldığı zaman halkı isyana teşvik eder, hem kendisi, hem de ülkeye büyük zararlar verdirirdi.
Ama bunlar seçimi kaybettiklerinde “bizden sonra tufan’’ deyip, her türlü melunluğu yapacakları endişesi yaşanıyor.
Her şeyi berbat etti, ülkeyi talan ettiler. Hâlâ “sıkılmadan insan içine çıkıp, yavuz hırsızlık yapıyorlar.’’
Davutoğlu, 30 yıldır Güneydoğu’da “Kürdistan’a bağımsızlık diye başlattığı iç savaşla 400 milyar ve 45 bin cana mal olan PKK teröristlerini’’ (şehit analarını umursamadan) alınlarından öpüp, selamlayarak başarılar diliyor.
Sanki Türkiye’nin Başbakanı değil, PKK’nın eş başkanı. Böyle bir Başbakan ve böyle bir rezaleti tarih yazmıyor.
WikiLeaks belgelerinde Vecdi Gönül’ün, Davutoğlu için “çok tehlikeli bir adamdır’’ dediği yazılıyor. Dürüstlüğüne inandığımız Gönül şimdi bunun gerekçesini açıklamak zorundadır.
Artık Türk halkının, bu kadar hainliğe izin vermesi imkansızdır. AKP oylarının gittikçe erimesi bunu kanıtlıyor.
Sonuç: Hain bir kumpasla orduyu, yargıyı çökerttiler. Güneydoğu sizlere ömür;
“Söz konusu rütbe ve makamsa diğerleri teferruattır’’ rehavetindeki “Erkan-ı Harbiye-i Umumiye’’,
Erdoğan’ın elini öpme yarışındaki has odabaşı “müderris rektör, dekan, liboş aydınlar’’,
Türk Milleti değil, Tayyip Erdoğan adına karar veren kadılaşmış “savcı ve yargıçlar’’ musalla taşındaki T.C.’ye Fatiha okuyorlar.
Ancak, Türkiye üç ay sonra yeniden doğacak, bu gafiller kaçacak delik arayacaktır.