Soma’daki maden faciasını 1873’te İngiltere’de, 1903’te Çin’de meydana gelen maden kazalarını mukayese ederek hafife almaya çalışan Tayyip, şimdi de Anıtkabir’e taktı...
Diyor ki:
“Anıtkabir için hazırlıklara 1941’de başlandı, eksik olarak 1953’te tamamlandı... Biz Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı proje hariç 18 ayda bitirdik”
Valla helal olsun!..
O kadar hızlı ki, radara yakalanacak!..

* * * *

Tayyip, Anıtkabir’in o dönemde ülkenin bütçesini sarstığını, oysa bugün Türkiye’nin yüzlerce projeyi aynı anda bitirdiğini söylüyor...
Hale bakın, Anıtkabir için hazırlıklara başlandığını söylediği 1941 yılı ve devamı 2. Dünya Savaşı’nın en ağır, en şiddetli, en ateşli dönemi...
Bütün Avrupa’da olduğu gibi Türkiye’de de yokluk devri...
Savaş kapımıza dayanmış, ekmek karneye bağlanmış...
Cumhuriyet kurulalı daha 18 yıl olmuş...

* * * *

Türkiye kıt bütçesiyle Büyük Kurtarıcı, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün layık olduğu ebedi istirahatgâhını hazırlamak için hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyor ve Anıtkabir eldeki imkanlarla ancak 12 yılda tamamlanabiliyor...
Kazma kürekle, zamanın ilkel araçlarıyla, el ve beden kuvvetiyle...
Kaçak saray ise, hazır beton fabrikalarından gelen yüzlerce beton kamyonu, onları döken beton araçları, hazır kalıplar, kule vinçler, en modern inşaat makine ve teknik ekiple yapılıyor...
Para bol...
1 katrilyon 370 trilyon para oluk oluk akıyor ve Beyefendi 18 ayda sarayına kavuşuyor!..

* * * *

Biri Ulu Önder Atatürk’ün ebedi istirahatgahı...
Diğeri merdivenlerinde komik kıyafetli asker mankenlerin dizildiği...
İçinden ve dışından gösteriş merakı fışkıran, şaşaanın, debdebenin simgesi sevimsiz bir bina...
Birinde savaş meydanlarından gelen, Cumhuriyetimizin Kurucusu Aziz Atatürk yatıyor...
Diğerinde Kasımpaşa’dan gelen Tayyip, kurşun askerlerin arasında poz verip kudret ve “itibar” gösterisi yapıyor!..

* * * *

1150 odalı kaçak saray 18 ayda bitirilip 1 katrilyon 370 trilyon lira harcanıyor...
Ama ülkenin emeklisine bütçe yetmediği için günde ancak 80 kuruş zam verilebiliyor!..
Kaçak saraya altın kaplama klozetler konuluyor, altın varaklı kadehler alınıyor...
Ama İstanbul’un göbeğindeki okulda öğrenciler soğuktan titriyor, çamurlu yollardan gidip geliyor!..

* * * *

Türk Milleti Ata’sı için her fedakarlığa her zaman hazırdır!..
Ama Türk Milleti o sevimsiz kaçak saraya harcanan trilyonları asla helal etmeyecektir!..

Ahmet haddini aştı!..

Abisinin dediğinden çıkmaması, her adımını abisine sorması gerekirdi...
Ne o öyle Başbakanlık havaları?..
Nitekim ilk fırçasını da abisi Tayyip’ten yedi...
Tutmuş kerameti kendinden menkul bir “Şeffaflık Yasası” hazırlamış...
Abine sordun mu?..
Bak, Tayyip abin arkandan neler söylüyor:
“Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık arasında istişare, danışma mekanizması yeterince işletilmiyor... Şeffaflık konusunda açılan pakette yer alan düzenlemelerin bir kısmını 2010 yılında yayınladığımız Başbakanlık genelgesinde zaten hayata geçirmiştik. Diğer konular gündeme getirilirken de çok dikkatli olunmalı. Seçim öncesinde doğru gelmiyor.
Sert kararlar alırsanız ekonomiyi etkiler. Mal bildiriminde çok dikkatli olunmalı. Böyle giderse görev alacak il ve ilçe başkanı bulamazsınız.”
Duyuyor musun, Tayyip abin hâlâ parti başkanı gibi seçimi, il ve ilçe başkanlarını düşünüyor...
“Ülkeyi ben idare ediyorum” sanma...
Senden büyük Tayyip varken, haddini aşma!..