Tayyip Erdoğan önceki gün açıklamış oldu: Anaların gözyaşı dinmeyecek!..
Cuma namazı çıkışı sanki “müjde” verdi:
“Bu topraklar şehit kanıyla yoğurulmuştur, şehit kanıyla yoğurulmaya devam edecektir. Allah’ın izniyle zaferle çıkacağız ve milletimiz o şehitleri hayırla yad edecektir”
Bunun anlamı şudur:
“Evlatlarınız şehit düşmeye devam edecektir”
Nitekim, Tayyip Bey’in bu sözlerinden 13 saat sonra Yüzbaşı Ali Alkan terörist kurşunlarına hedef olarak şehit düştü...
Ne mutlu onun ailesine!!!

* * *

Sanki ülke işgal altında ve Türkiye Cumhuriyeti düşman devletlerine karşı bir kurtuluş savaşı veriyor...
Zaferle çıkacakmışız!..
Zaferle çıkıp herhalde bağımsızlığımızı kazanacağız...
Tayyip Bey İstiklal Marşı’ndan şu dörtlüğü okuduğuna göre öyle görünüyor:
“Kim bu cennet vatanın uğruna almaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda
Canı, cananı, bütün varımı alsın huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda”

* * *

Mehmet Akif’in “Allah bir daha bana böyle bir şiiri yazdırmasın” dediği şiir bugün yeniden okunuyor...
Neden?..
İktidarın 13 yıllık gaflet ve dalaleti yüzünden!..
Bu aymazlık, bu ihtiras sonunda, 8 şehidimizin kaldırılmasından daha 24 saat geçmeden, Beytüşşebap Ayvalık Karakolu’na saldıran PKK’lı teröristlerle çarpışan kahraman Yüzbaşı Ali Alkan kaldırıldığı hastanede şehit oldu!.

* * *

Briket duvarlarla çevrili yoksul bir eve daha ateş düştü...
Büyütüp okuttukları, Harp Okulu’ndan mezun ettikleri, omzuna her yıldızı takışında mutluluktan göğüslerini kabarttığı evlatları, tertemiz kanını yine bir kahpe saldırı sonucu akıttı...
O Yüzbaşı’nın hayalleri vardı...
Belki kurmay olacaktı...
Her subay gibi mutlaka generalliği düşlüyordu...
Bütün hayaller onunla birlikte bir anda yok olup gitti!..
Daha nice hayaller...
Önceki gün cenazesi kaldırılan şehit Jandarma Er Afşinli Ömer’in hayalleri yok muydu?..
Gencecik fidanların hayalleri, kahpe terör saldırıları ve bu saldırıların tekrar başlayacağını bile bile günü kurtarmak için teröristlerle pazarlık masasına oturan, sonra da “aldatıldık” diyen bir iktidarın gafleti yüzünden sona erdi...

* * *

Bu topraklar şehit kanıyla yoğurulmaya devam edecekmiş!..
Bütün vahim hataları, bütün aymazlıkları iktidar yapacak, bedelini gencecik çocuklar ödeyecek...
Siyasi ihtiraslarının gözlerini kararttığı iktidar mensupları yağma, peşkeş peşinde koşacak...
Aslan gibi vatan evlatları şehit düşecek, sonra da unutulup gidecek!..
Sözün bittiği yerdeyiz...
Kolumuz kanadımız kırık...
İçimiz yanıyor!..

Basın özgürlüğü mü?


Bir medya gurubunun yöneticisine yapılan saldırıyı lanetliyoruz... Bunun bir terör saldırısı mı yoksa başka bir nedenle mi geçekleştirildiği henüz aydınlatılamadı...
Ancak, bu saldırıdan sonra Tayyip Bey’in yaptığı açıklamayı okuyunca, acı acı tebessüm etmekten kendimizi alamadık...
Tayyip Bey, “Bu ülkede fikir hürriyetinden bahsedenlerin aslında özgürlüklere tahammül edemeyişlerinin en güzel ifadesidir” diyor...
Türkiye’de fikir özgürlüğü, basın özgürlüğü mü???
En ufak eleştiriyi bile hakaret sayarak avukatlarının yaptığı suç duyurularının hesabını bile artık kaçırmış durumdayız...
Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a veya sokaktaki herhangi bir vatandaşa hakaretin elbette kabul edilemeyeceğini defalarca yazdık... Ama eleştiriye tahammülsüzlük sonucu açılan “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davaları rekor düzeyde...
Demokrasinin aynı zamanda bir tahammül rejimi olduğunu Tayyip Bey de
unutmamalı!..