Türkiye’de hukuk, giderek guguklaşırken Sadrazam Ahmet Yassıada’da hak, hukuk, demokrasi ve özgürlükleri anlatıyordu...
Yassıada ile Sivriada’yı “demokrasi ve özgürlük adaları” yapacaklarmış!!!
Hadi Yassıada’yı bu kafaya göre anladık diyelim de, Sivriada nereden çıktı...
Yıllarca başıboş köpeklerin terk edildiği Sivriada, yani asıl bilinen adıyla HAYIRSIZ ADA herhalde “hayırsızlığıyla” bu iktidarın getirdiği demokrasi (!) ve özgürlüklerin (!) simgesi olacak, çok da yakışacak!.
Sadrazam Ahmet, demokrasi ve özgürlükler edebiyatı yaparken, onun yardımcısı Ali Babacan hemen aynı saatlerde Türkiye’deki hukuksuzluk felaketini, bu gidişin kötülüğünü anlatıyordu...
* * *
Ali Babacan tam da seçim arifesinde Türkiye’de zayıf bir tablo olduğunu belirtiyor, “Eğer bu zayıf tablo devam ederse, hem demokraside hem de ekonomide görmüş olduğumuz zayıf tabloyu mumla arar duruma geliriz. Su ve ekmek nasıl ihtiyaçsa hukuk da aynen öyle bir ihtiyaç” diyerek uyarma ihtiyacı duyuyor...
Tam 13 yıldır bu iktidarda Başbakan Yardımcılığı yapan ve Türkiye ekonomisini yöneten Babacan, gelinen hazin ve tehlikeli durumu şöyle anlatıyor:
“Eğer Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olmasıyla ciddi soru işaretleri oluştuysa bu ekonomimiz açısından da demokrasimizin işleyişi açısından da başlı başına problem...
Bir ülkede demokrasi var ancak hukuk konusunda sorunlar var, diyorsanız, işte o ülkede demokrasinin işlemesi bir süre sonra mümkün olmaz”
Bir Başbakan Yardımcısı’nın ağzından çıkan bu sözlerle Türkiye’deki hukuksuzluk ve demokratik olmayan yapı bir kez daha gözler önüne seriliyor!
* * *
Adaletsizlik ve hukuksuzluk konusunda Türkiye’deki örnekler, dünya rekorları kırar...
Bakınız, bir Cumhurbaşkanı Meclis’te ettiği tarafsızlık yeminini hiçe saymakla eleştiriliyor...
“Ben milletimin tarafındayım” diyerek, muhalefet partilerine ve liderlerine hücum ediyor...
Günde üç posta konuşarak Başkanlık için oy istiyor...
Kime istiyor?.. Herhalde CHP’ye, MHP’ye, HDP’ye veya Vatan Partisi’ne değil...
HDP, dün Yüksek Seçim Kurulu’na beşinci defa bu durumu şikayet etti...
CHP Milletvekili Aytun Çıray, Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak Tayyip Erdoğan için “tedbir” istedi...
Böyle bir ülkede hukuktan söz edilebilir mi?..
* * *
Meclis Başkanvekili ve MHP Milletvekili adayı Meral Akşener’e çok iğrenç bir kaset saldırısı yapıldı...
Akşener hukuk yollarına başvuracağını açıklarken şunu da söyleme ihtiyacını duydu:
“Eğer hukuk guguk olursa, İslami şartlara bakarız”
Yani, kısasa kısas veya ihkak-ı hak...
Türkiye’nin bu iktidar döneminde hangi noktaya geldiğine bakar mısınız?!.
* * *
Sadrazam Ahmet Yassıada’da hak, hukuk, demokrasi, özgürlükler edebiyatı yaparken...
Nefes alınamaz hale getirdiler ülkeyi...
Yazıklar olsun!..
Deniz Feneri tamam!..
Deniz Feneri eV. davası Almanya’da mahkumiyet, Türkiye’de beraatla sonuçlandı...
Hatta bazı sanıklara, tutuklu kaldıkları süre için devletten tazminat alma hakkı doğdu!..
Film hepimizin gözlerinin önünden geçti...
Alman Yargıç bu dava için “Asrın dolandırıcılığı” demişti...
“Asrın dolandırıcılığının” Türkiye ayağı için de soruşturma açıldı, soruşturmanın son safhasında savcılar görevden alındı...
Hatta yargılandılar ve sonuçta beraat ettiler...
Görevden alınan savcılardan Abdulvahap Yaren, “HIRSIZLARIN İMPARATORU”ndan söz etti, ama en büyük HIRSIZIN kim olduğu anlaşılamadı!!!
Yargılama sonunda, aralarında bu iktidara yakın isimlerin de bulunduğu sanıkların hepsi beraat etti...
Türkiye’de hukukun varlığı ve adaletin tam gaz işlediği böylece ortaya çıktı!..
Yaşasın hukuk!..
Yaşasın adalet!..