Bizim de aklımıza geçmişteki “Asla müsaade etmeyiz”, “Bizim kırmızı çizgilerimiz var” gibi meydan okumalar geldi...
IŞİD gitti, PYD geldi, bizimkiler coştu...
Acaba IŞİD kalsaydı da PYD gitse daha mı iyi olurdu?..
Zaten IŞİD Kobani’den gittiyse, başka yerde ve tam karşımıza bayrağını dikti, bizim askerler seyrederken hendek kazıp mayın döşemeye başladı, endişe etmelerine gerek yok!!!
* * *
Asla olamaz, yeriz, bitiririz, toz ederiz!..
Cart curt!..
İktidar, meydan okumada dünya şampiyonu...
İsrail’e, Mısır’a, Suriye’ye, Irak’a, Libya’ya, IŞİD’e, PYD’ye, AB’ye sürekli meydan okuyan keskin sirke bir iktidar!..
Sonuç?.. Kuru gürültü!..
Türkiye’yi hiçbir caydırıcılığı kalmayan bir ülke haline getirdiler...
* * *
Kuzey Irak’ta Kürt Devleti kurulmasına da asla müsaade etmiyorduk...
Kerkük bizimdi, Musul zaten bizimdi...
Asla, asla olamazdı, ama oldu!..
Adı şimdilik “Bölgesel Kürt Yönetimi” de olsa, orada bir Kürt Devleti kuruldu...
Başkanı da aşiret reisi Barzani...
Yani yıllar önce Irak dışına çıkabilmesi için Türkiye’nin pasaport verdiği, sınırda albaydan yukarısıyla görüşemeyen;
Ankara’ya geldiğinde Dışişlerinin bir daire başkanı, hadi hadi en çok Dışişleri müsteşarı tarafından kabul edilen Barzani...
* * *
Şimdi orada bir Kürt Meclisi var, Başbakan ve bakanlar var ve Kürt Devleti bu iktidarla canciğer kuzu sarması...
Kerkük ne oldu?.. Nüfus dairesi talan edildi, nüfus kayıtları yakıldı, Türk nüfus yok edildi...
Asla, asla, hayır olamaz!..
Öyle mi, şimdi Barzani’nin petrolünü biz alıp dünyaya satıyoruz ve Irak yönetimi tarafından “korsanlıkla” suçlanıyoruz...
Barzani, AKP yandaşı iş adamlarına ihaleler veriyor, İbrahim Tatlıses ile Özal’ın kızı bile orada inşaat yapıyor, güzel de paralar kazanılıyor...
* * *
Bu iktidarın K. Irak’taki kırmızı çizgileri pembeleşip nonoş hale gelirken, Barzani Türkiye’nin has adamı oldu, devlet başkanı muamelesi görüyor...
Tayyip Bey Diyarbakır’da Barzani ile buluşuyor, Kürt sanatçı Şivan ile İbrahim Tatlıses’le düet yapıyor...
Hani olmazdı?.. Bunları unutmayalım!..
* * *
Önceki gün Suriye sınırındaki gelişmeleri ele alan MGK’nın yayımladığı bildirinin her cümlesi şöyle bitiyor:
......hassasiyetle değerlendirilmiştir.
......altı çizilmiştir.
......dile getirilmiştir.
......ifade edilmiştir.
......değerlendirilmiştir.
Netice, Hatice!..
* * *
PKK terör örgütüyle pazarlığa oturan Türkiye’nin kaderini Kandil-Ankara-İmralı Şeytan Üçgeni’ne hapseden zihniyet, gün gelir PKK’nın Suriye kolu PYD ile de müzakerelere başlar...
PYD’nin başı Salih Müslim Ankara’ya defalarca gelemedi mi?..
Bakarsınız, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt Devlet kurulur, Salih Müslim de Saray’da ağırlanır...
Madem Davutoğlu Ahmet’in “derinlikli stratejisi var...
O derinliğe K. Suriye Kürt Devleti de girer!..
Merak etmeyin bu iktidarla her şey olur!..
Oy makinesi!..
Davutoğlu Ahmet, dünkü grup toplantısında milletvekillerinin hiçbir zaman
Meclis’te oy makinesi olarak görmediklerini söyleyince, beni bir gülme tuttu...
Geçmiş dönemleri hatırladım, parmak kaldırma veya kaldırmama konusunda talimat alan, oylamalarda grup başkanvekillerinin işaretine bakan, hiç fire vermeyen AKP grubu...
Yanlışlıkla CHP’nin teklifine blok halinde kalkan parmaklar...
Ahmet bu lafı söylerken geçen dönemden gelen vekiller de gülmüş müdür
acaba?!.