Kafanızdaki bütün ekonomi modellerini silip atın. Bana şunu söyleyin: Kadınların istihdama katılım oranının yüzde 25-30 arasında olduğu bir ülke en fazla nereye kadar gidebilir? Hiçbir yere!
Yaş sınırını 15-65 arasına koyduğumuzda istihdama katılım oranı zaten yarı yarıya... Bunların yüzde 11’i resmi işsiz ve yine resmi rakamlara göre ülkede 25 milyon kişi çalışıyor.
Şimdi bana şunun hesabını yapın; 77 milyon kişiye 25 milyon kişinin çalışarak bakmaya çalıştığı bir ülke nasıl kalkınabilir? Bırakın kalkınmayı mevcut durumunu koruyabilir mi?
Bizim bu tabloyu değiştirmeye ihtiyacımız var. Nasıl? Kadın istihdam oranını acil ve çok hızlı şekilde artırarak...

KADIN İKİNCİ SEÇENEK

İktidar partisinin seçim bildirgesine bakıyorum, hayal dünyasındalar. Tam tersi bir süreç işletmeyi amaçlıyorlar.
İşçi ve memur tüm çalışan kadınlarımıza doğuma bağlı olarak ilk çocukta 2 ay, ikinci çocukta 4 ay, üçüncü ve üzeri çocukta 6 ay yarı zamanlı, tam ücretli çalışma hakkı ve çocuğun okula başlama yaşına kadar (altı yıl) kısmi süreli çalışma hakkı tanıyacaklar. Söylüyorlardı, bildirgeye de aynen yazmışlar. Sen bu hakkı tanı ama bu durumda işveren kadınlara çalışma hakkı tanır mı sanıyorsun? Çalıştırmaya devam eder mi?

BİZE NE? DEVLETE NE?

Devletin bu işe neden karıştığı, neden nüfusu körüklediği anlaşılabilir gibi değil! Bırakın karı-koca kendi kararlarını versinler. İster tek çocuk, isterlerse 7 çocuk yapsınlar. İstemeyen hiç yapmasın. Bize ne? Devlete ne?
Ancak kadına bu haklar tanınınca, işveren otomatikman kadın çalışandan soğuyor. Aynı şartlarda iki kişi işe başvurduğunda hiç düşünmeden erkek adayı seçiyor. Aksi takdirde duruma göre on beş yıla kadar yarı zamanlı çalışacak bir elemana sahip olmayı baştan kabul etmiş olacak. Diğer zaman dilimi için de başka birini arayacak. Haliyle kumar oynamak istemiyor.

GENÇLER ZATEN İŞSİZ

Türkiye’de kadın başı doğum oranı 2.10, yani uzun yıllar boyunca nüfusu yenilemeye yeterli. Daha hızlısının anlamı ne? Genç nüfustaki işsizlik yüzde 20 olduğuna göre, demek ki, elimizde var olan nüfusu bile doğru değerlendiremiyoruz. Neyin derdindeyiz? Esas takıldığım nokta başörtülü, türbanlı kızlar üniversitelerde okuyabilmek için yıllarca savaştılar. Sonunda dilediklerini de elde ettiler. Peki neden? Üniversiteyi bitirip evde 4 çocuk büyütmek için mi?
İktidar olmak demek, her şeye burnunu sokmak demek değildir. Planlama yapıyorum diye işleri berbat etmeyin yeter.