Dezenformasyon nedir? Yanlış bilginin kasıtlı olarak yayılması... İnsanları yönlendirmek amacıyla kullanılan en önemli araçlardan biridir. Çeşitlidir. Uygununu seçer, kullanırsın.
Hani devamlı ekonomide, uçtuk, kaçtık, coştuk tarzı haberler yapılır. Neymiş efendim şu şirket üç bin kişi işe alacakmış. Milyar dolarlık yatırım planlanıyormuş. Avrupa bizi kıskanıyormuş. Çin’e parmak ısırtmışız.
Yani nedir? Dezenformasyon. Amacı? Ekonomi iyi algısı yaratmak... Çeşitlidir demiştik ya... Çeşidi ve tarzı ihtiyaca göre değişir. Mesela;
Bütçe tutmuyor. Üstten topla, alttan çıkar, sonrakine böl, öncekiyle çarp! Olmuyor işte, ne yapsan olmuyor. Bir yolunu bulup tutturmak şart...


Anlatmak var, algılatmak var
O zaman ya giderleri kısacaksın, ya gelirleri artıracaksın. Seçim belli, gelirler artacak. Nasıl?
Önce Cumhurbaşkanı’ndan icazet alınır. İktidar, kararnameyi tak diyerekten yazar. Resmi gazetede şak diyerekten yayınlanır. Aman, daha ne oluyor demeden hop diye alınan kararlar, gacırt diye yürürlüğe girer.
Açıklaması bile gizemli olur; “Bu sayede ÖTV’deki dağınık yapı toparlanacak, gri alanlar giderilecek.”
Sonra yandaşta küçücük okuruz. Aynı anlamı taşıyan farklı kelimelerle adeta sanat yapılmıştır. Yeni oranları belirlendi, fiyatı yükseltildi, vergi oranı artırıldı, tutarları çıkarıldı...


Bu tarz benim
Güzel kardeşim, uzatmayıp iki kelime ile noktayı koysana... Yazsana; Zam yapıldı! Lafları uzatınca acısı hafiflemiyor ki!
Tamam ama bütçe neden tutmuyor diye sorgulayan çıkmaz. Ben ayrıntılı olarak kalem kalem baktım. Giderlerimiz coşmuş. Sosyal güvenlik için yapılan transferler, artan KİT görev zararları, KİT’lere borç verme işlemleri, yerel yönetimlere transferler, personel giderleri, artan harcamalar, faiz giderleri...
Bu kalemlerin tamamı için ayrılan kaynak yeterli olmuyor. Nedeni basit; Kötü yönetim...
Kötü yönetim tanımı durumu tatsızlaştırıyor. Onun yerine; Uluslararası belirsizlikten kaynaklanan ortamın Türkiye ekonomisi üzerinde yarattığı olumsuz tesirler diyelim.