Seçimler çok yaklaştı. AKP’nin dediği gibi gerçekten “ikinci yarı başlıyor!” Belki yönetim değişecek, belki değişmeyecek. Şunu kabul etmek gerekiyor ki AKP enkaz devrediyor. Enkaz derken; AKP kredi kartının limitini sonuna kadar kullandı. Gelecekte elde edeceğimiz gelirleri de harcadı.
İşleri düzeltmek, ekonomiyi yeniden yapılandırmak, sistemi değiştirmek, alışkanlıklardan kurtulmak zaman alacak. Yaratılan mevcut ortamda tekrar büyüme ivmesi yakalamak kolay olmayacak.
Zira, ister AKP tek başına gelsin, ister koalisyon olsun, isterse ülkeyi CHP ya da MHP yönetsin hepsinin işi çok zor.

GÜNEŞLİ GÜNLER GERİDE KALDI

Öncelikle dünyada parasal iklim değişiyor. Gelişmekte olan ülkelerin 2005 yılından beri süren saltanatı sona erdi. Önceki yıllarda yaşanan dış kaynak bolluğu söz konusu olmayacak...
Şu açıdan bakalım; 2014’te bankaların dış borçları 173 milyar dolara yükseldi. Bankalar aldıkları bu borçları ne yapıyorlar? Kredi olarak veriyorlar.
Peki, alınan bu krediler nereye harcandı? Yatırıma mı? Üretime mi? Hayır! Lüks konut, lüks otomobil, lüks tüketim...
Nitekim tüketici kredileri de yavaşladı. Bankaların batık kredi portföylerinde artış rahatlıkla gözlemlenebiliyor.

KREDİLERDE DURUM

İşin ilginç tarafı kurumsal kredilerde artış yaşanıyor. İşte endişe duymamız gereken de bu zaten! Üretim ve yatırım yapmayan şirketlerin neden ek krediye ihtiyaçları olsun ki?
Acaba kurda yaşanan artış nedeniyle dış borçları ödemede zorluk mu çekiyorlar? Yoksa iş olmayınca çarkı borçla mı döndürüyorlar?
Normal olarak şu soru akla geliyor; Büyüyemeyen bir ekonomide konut satışları ve fiyatları neden arttı? Bunun en önemli nedeni eksi reel faiz...

ZOR DOSTUM

Yüksek enflasyona karşın suni olarak düşük tutulan faiz nedeniyle uzun süredir banka mevduat net reel faizleri hep eksi getirdi. Haliyle eksi reel faiz paranın satın alma gücünü eritti. Bu nedenle insanlar parası mevduatta erimesin diye yatırım için gayrimenkul ve özellikle de konut aldı.
Reklamı bol olan bu sektörün canlanması devletin de işine geldi. Nispeten düşük seviyelerdeki kredi faiz oranlarını da ekleyin. Coştu, gitti. Şimdi o ortam da kalmadı.
Demem o ki; Zor dostum, üretmeden büyümek, büyümeyi sürdürebilmek...