Olmaz ama usta bir satranççı gibi ülke ekonomisi yönetilse, paranın dibine vursak, ihracatımız şuraya, milli gelirimiz buraya çıksa ne fark edecek? Borsa tavan tavan gitse, faizler diplese, enflasyon artmasa ne olacak?
Yönetilemeyen ülken yaşanmaz hale geldiyse, kazandığın parayı afiyetle yiyebilecek misin? Her gün ölüm haberleri gündemdeyken kazandığın maça sevinebilecek misin? Terör ile kalkıp terörist ile yatağa girerken rahat edebilecek misin?
Sokağa çıkarken tedirgin oluyorken, sevdiklerinin yolunu gözlüyorken, bütün bunların faturasının kötü yönetimden dolayı sana kesildiğini biliyorken, huzura erebilecek misin?

BAKAN TARİHİ FIRSATI TEPTİ!

İşi kadere vuruyorsan, kaderinin böyle yazıldığına inanıyorsan zaten senin için yapacak bir şey yok. Ülkeyi yönetenler kader, fıtrat gibi anlamsız çaresizlik kelimelerini kullanıp yaşadığın sefil hayata isyan etmeksizin gönül rızasıyla katlanmaya seni ikna edebiliyorlarsa ne mutlu sana!
İçişleri Bakanı çıkmış suçu olmadığını anlatmaya çalışırken; “zafiyet yok!” diyor. O koltuğa oturalı ne kadar oldu ki zaten? Orada oturacağın da bir ay, bilemedin iki ay daha... Bas istifayı, örnek olsun... Emsal teşkil etsin. Ama yok!
Engellenebilir miydi? Mümkün değil. Ülkeye ne idüğü belirsiz 2 milyon kişiyi sokmuşsunuz, kimin ne olduğu hakkında en ufak bir fikriniz yok, nasıl engellenecek?

MADEM EKONOMİ

Madem köşemde ekonomi yazıyorum, yazayım o zaman.
Ekonomi darboğazda, ülke savaşın eşiğinde... IŞİD-PKK terörü arasına sıkışmış Türkiye, hem siyasi hem ekonomik açıdan derin bir batağa saplanmış durumda.
Yüksek kur girdi maliyetlerini, yüksek faiz ise kaynak maliyetlerini artırıyor. Ekonomi ve siyasette artan belirsizlik ve güven kaybı, önünü göremeyen yatırımcıyı caydırıyor.
Hedefler tutmuyor. Ekonomi yavaşlıyor, durma noktasına gidiyor. İşsizlikte artış hız kazanıyor. Ekonomiyi dış kaynağa aşırı bağımlı hale getiren mevcut iktidar, bu yeni finansal iklimde eski sistemi kullanmaya çalışıyor.

İŞTE EKONOMİ!

Demokrasiden, hukuk devletinden, dış politika teamüllerinden uzaklaşma nedeniyle ekonomi, siyaset ve dış politikada ortaya çıkan olumsuz gidişat ile ülkeye güven azalıyor.
Riski en yüksek ve en kırılgan ekonomilerin başında gelen Türkiye yatırım yapılabilirlikten giderek uzaklaşıyor.
En önemlisi halkın yarısına yakınının bu tabloyu sorgulamayıp, sineye çekip, fanatizm derecesindeki yayınlarla kör edilmiş olması daha işin başında olduğumuzu gösteriyor.
Para pul küçük hesaptır. Siz hiç bitmeyen kriz gördünüz mü? Elbet biter... Ama giden gelmiyor işte...