Seçime gidiliyor, AKP onlar konuştu, biz yaptık diye ortalarda dolaşıyor. Güzel kardeşim, iyi hoş da bunları zaten toplanan vergilerle yapıyorsunuz. Özelleştirme gelirleri, çıkarılan aflardan gelen paralar, deprem fonları, 2B ile satılan topraklar, bedelli askerlik paraları, işsizlik fonu, alınan borçlar ile de zahmet olmazsa bir şeyler yapın!
İşin aslı yapılanlar da 30-40 yıllık gelirleri karşılığı özel sektöre yaptırılıyor. Peki, o zaman bu paralar nerelere gidiyor? Bilemiyoruz!
Vatandaşın da pek umurunda değil çünkü eminim yüzde 95’i “Sayıştay ne iş yapar?” bilmiyor.
Sayıştay, hesap ve işlemleri kontrol eder. Kısaca, halkın vergilerinin suiistimal edilip edilmediğine bakar.
İşte kontrolle yükümlü bu çok hayati devlet kurumu işlemez hale getirildi.


Aradığınız Sayıştay’a ulaşılamıyor!
İktidar öyle bir keşmekeş yarattı ki, bu ülkede ihalelerin kimlere verildiği, paraların kimlere ne amaçla ödendiği, kimin bütçesini nasıl harcadığı belli değil... Sayıştay devre dışı!
Bugün, denetlenmeyi kabul etmeyen, Sayıştay denetiminden kaçırılarak bütçesini kendi kendine onaylayan bir hükümet var. Vergi toplayan ama hesap veremeyen, vermeyi reddeden bir hükümetten bahsediyoruz.
Neye el atsan “gizli”, nereye baksan “devlet sırrı” gibi kavramlarla vergilerimizin nasıl harcandığı TBMM’den bile gizleniyor. Hepsinden geçtim Sayıştay, TOKİ gibi milyar dolarlık bütçeye ve binlerce dönüm değerli devlet arazisine hükmeden bir kurumun kapısından bile giremiyor.


“Duman ederler bizi!”

Erdoğan’ın özel kaleminin “Ya buna bir çözüm bulmak lazım başkanım yaa. Meclis’te duman ederlerdi bizi” diye AKP Grup Başkan Vekili Nurettin Canikli’ye dert yandığı kurum artık ayakaltında değil! Denetim tamamen bitti.
Sayıştay’ın denetime dair görüşü genelde bir paragraftan oluşuyor; “İlgili kamu idaresi Sayıştay’ın istediği hesap ve bilgileri Sayıştay’ın istediği formatta vermediğinden bu denetim yapılamamıştır!
Yine de ellerindeki kısıtlı imkânlarla Sayıştay raporlar yazıyor... Mevcut haliyle bile ulaşabildiği sonuçlar da var. Onlarca usulsüzlük tespit ediliyor. Ediliyor da ne oluyor? Hiç!
Kısaca ben konuşuyorum, götüren götürüyor.