Söz uçar, yazı kalır. Tayyip Erdoğan’ı çok destekleyen bir hanım yazar vardı. Siz de hatırlayacaksınız: Hanım yazarın adı Hidayet Şefkatli Tuksal’dı.
Şöyle yazmıştı:
“12 yılda ortaya çıkan fark adına arkasında durmaya devam edeceğim bir AK Parti artık yoktur; bu pislikleri (dolar kutuları, döviz dolu kasalar, rüşvet ve yolsuzluk tapeleri) nasıl temizleyeceğini bilmediğim, hem kızıp hem acıdığım ve maalesef yolun sonuna gelmiş olduklarını düşündüğüm siyasetçiler vardır. Tayyip Erdoğan ne kadar sevilirse sevilsin, ne kadar bağırırsa bağırsın, sırtında bu “şeylerin yüküyle devam etmesi” imkansız görünmektedir.”
Hanım gazeteci bunu yazdı.
Gazetesinden attılar.
Şimdi nerede yazıyor?
Belki de yazamıyor.

* * *

Hanım yazarın Tayyip Erdoğan’ı “şeylerinden arınmaya” çağırdığı yazısını yazıp, gazetesinden atıldığı o günlere tesadüf eden iki olay daha yaşandı. Temel hak ve özgürlüklerin savunucusu FH (Freedom House) bir rapor yayınladı ve Türkiye’nin dünyada basın özgürlüğünde Mısır ile birlikte en fazla gerileyen ülke olduğunu yazdı. Türkiye’de batan, batırılan, hortumlanan şirketlerin üzerinden halka yüklenen faturayı en aza indirmek için kurulmuş TMSF (Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu), BMC şirketini satışa çıkardı.

* * *

BMC otomativ şirketiydi.
Kamyon, otobüs üretiyordu.
TMSF’nin elinde kalmıştı.
Tam o sırada Başbakan (şimdi cumhurbaşkanı) Türkiye’nin kendi öz markası yüzde yüz yerli bir otomobil yapması gerektiğini ve bunun için de “babayiğit işadamı aradığını” dile getiren konuşmalar yapmaya başladı. Halkın da çok hoşuna giden bu konuşmalar yapılırken Ethem Sancak adlı işadamı ve aynı zamanda gazete patronu kendi gazetelerinden; “aranan o babayiğit benim” yollu Başbakan’a selamlar gönderdi.
Çürümüş bir modeldi.
Asıl işi gazetecilik değil.
Gazeteleri zarar ediyor.
Diğer şirketleri devletten iş alıyorlar, ihale kapıyorlar, gazeteleri ile de başbakana, bakanlara, iktidar partisine yağcılık ve borazanlık yapıyorlar. İşte bu “Babayiğit İşadamı Ethem Sancak“ başka hiçbir otomotiv sanayicisi işadamının talip olmadığı için ihaleye katılmadığı TMSF’nin elindeki BMC’yi gülerek, şen şakrak satın aldı.
BMC’yi şahlandıracaktı.
Yerli otomobili o yapacaktı.
Aranan babayiğit olacaktı.
Yerli otomobili yapamadı.
Başbakan da cumhurbaşkanı oldu, yerli otomobili yapıp, bütün dünyaya satabilecek yiğit aramaktan vaz geçti. Asıl işi gazetecilik olmayan Ethem Sancak adlı işadamının elinde BMC, polise TOMA, Orduya zırhlı araç yaptı. İkisinin de alıcısı devlet oldu.

* * *

Hep böyle oluyor.
Gazetelerinde Başbakan’a, Cumhurbaşkanı’na “yağlama yazıları” yazdırıp “ iktidar borazanı” haberler yayınlatıyor ve karşılığında devlet bunların yaptığı TOMA’yı, bunların yaptığı zırhlı aracı iyi fiyatlarla alıyor.
Bu işadamlığı tatlı geliyor.
Tadından yenmez oluyor.
İşadamı kendinden geçiyor.
Ethem Sancak da aynısı oldu; Cumhurbaşkanı’nın memleketi Rize’ye gitti ve oradan kendi gazetelerine demeç verip; “ anam, babam, ben ve çocuklarım Tayyip Erdoğan’a kurban olsun...” diyerek kendinden geçti.
Babayiğit olacaktı!
Yağcılığın babası oldu!

* * *

BMC İzmir’de kuruludur.
İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, satıştan sonraki gelişmeleri izlemiş. Elinde belgeleri var. Diyor ki; “BMC’de tabela bir şirket kuruldu, borçlar ve yükümlülükler devletin sırtına yüklendi. Fesat karıştı, BMC’nin içi boşaltıldı.”