Her günün bir tarihi geçmişi var. Söz gelimi bugün 1 Kasım, “Saltanatın Yıkıldığı” gün. 93 yıl önce bugün 1 Kasım 1922 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyerek halktan aldığı güçle “Saltanatın Kaldırılmasına” karar verdi.
Önce “Saltanat” yıkıldı.
Sonra “Hilafet” kaldırıldı.
Saltanatın kaldırılması; “bir günde atılmış 1000 yıllık adımın”başlangıcı oldu. Bu başlangıçtan sonra Türkiye imparatorluktan Cumhuriyete, kişinin (Sultan’ın) mutlak iktidarından seçimli parlamenter iktidara, despot bir rejimden demokrat bir rejime, dini bir devlet olmaktan laikliğe, kadın ile erkek arasındaki hak farklarından bu iki cins arasında hak eşitliğine, çok eşlilikten (4 kadın alma) tek eşliliğe, Arap harflerinden, Latin harflerine, Türk-Arap-Acem kelimelerinden oluşan Osmanlıca’ dan tam Türkçe diline, sarıktan şapkaya, kadın ve erkeği ayıran harem ve selamlık hayatından tek bir çatıya, Sultan’ın sözlerinin kanun sayılmasından hukukun üstünlüğüne geçti. “Türkiye kaynakları Sultan içindir” köhne anlayışından “Türkiye kaynakları halk içindir” çağdaş ölçüsüne ulaşıldı.
Önce saltanat yıkıldı.
Arkası geldi.

* * *

1 Kasım önemli bir gün.
Tarih kapatan gün.
Tarih açan bir gün.
Saltanat döneminde; “Din despotluğu” ile “Dünya despotluğu” birbiri içine girmiş “Tek Adam” da toplanmıştı.
Halka “Reaya” denirdi.
Reaya yani sürü.
Sultan ise sürünün çobanıydı. Allah’ın seçtiği vekil, Allah’ın yeryüzündeki gölgesi kabul edildiği için “Halk sürüsüne çobanlık etme hakkı” doğuyordu. Bu düşünceye göre hayatın kanunu “Değişmeye” göre değil “Düzene” göre işlemek ve herkes bu düzeni Allah’ın emri olarak kabul etmek zorundaydı. Bunun adına da; “nizam-alem- nizam-ı alem” deniyordu. Değişmez yani sonsuz ömürlü (ebed-müddet) varsayılmıştı. Sultan ve padişah, kendi yönetiminin adına “Ebed-müddet” (değişmez) dedirtiyordu.

* * *

29 Ekim 1922 gününe gelinmişti.
1 Kasım’a 2 gün vardı. İstanbul’da Yıldız Sarayı’nda oturmakta olan Sultan Mehmet, Ankara’da yeni kurulmuş Meclis’in İstanbul’daki delegesi Rafet Paşa ile görüşmek istedi. Rafet Paşa, Yıldız Sarayı’na üniformasıyla gitti. Sultan’ın yanına oturdu; “Bugünkü durum devam edemez. Türkiye’de biri Ankara’da diğeri İstanbul’da iki hükümet bulunamaz. Sizden bu ikiliğe son vermeyi istemeye geldim” dedi. Sultan Ankara’daki Meclis’in “Saltanat hakkında ne düşündüğünü” sordu. Rafet Paşa, “Onlar düşmanla savaşırken sizin idam cezasına mahkum ettikleriniz... Onlardan ne bekleyebilirsiniz...” diye cevap verdi.

* * *

2 gün geçti.
1 Kasım 1922’ye gelindi.
Ankara’da Büyük Millet Meclisi, “Saltanatın kaldırıldığını” ve saltanat mührünün paslı teneke değerine indirildiğini ilan etti. Saltanat yetkilerinin Mustafa Kemal’e verilmesini teklif eden yağcılar, dalkavuklar, hışırlar çıktı fakat bu öneri reddedildi. Sultan Mehmet, saltanatın kaldırıldığını öğrenir öğrenmez İstanbul’daki İngiliz İşgal Kuvvetleri Kumandanı Charles Harrignton’a baş vurup, himaye talep etti. İngiliz Generali 17 Kasım 1922 sabahı saat 06.00’da Yıldız Sarayı’na gelerek Sultan’ı İngiliz deniz zırhlısına bindirip kaçırdı.
Bugün 1 Kasım.
Önemli bir gün.
Saltanatın yıkıldığı gün.
Kıymetini bilelim.
Saltanat dilimizde “Gösteriş” anlamında hâlâ kullanılıyor.