Ankara’dan “fısıltı haberleri” baraj suyunun patlaması gibi akmaya başladı: Hem fıstık gibi bir yeni koalisyon hükümetimiz olacak ve hem de bu hükümetin karşısına bir yerine iki ana muhalefet partisi dikilecek.
Kul istedi bir göz.
Allah verdi iki göz.
CHP kendini ateşe atacak.
AKP ile koalisyon kuracak.
MHP ile HDP, ikisi de 80 milletvekiline sahip partiler olduğu için aralarında “Ana muhalefet benim çekişmesi çıkmasın” diye ikisi birden ana muhalefet sayılacak. Böylece yıllardır özlediğimiz “ince demokrasiye” atlamış olacağız!
İster inan!
İster inanma!
Fısıltı bu!

* * *

Ülkemizde “ince demokrasi rüzgarı” estirecek yeni yapının temellerini ise kaset vurgunu yemiş Deniz Baykal ile seçim sandığında halk yumruğu yemiş Tayyip Erdoğan birlikte atmaktaymışlar. AKP kadroları, bürokratları, devlet bankası kredileri, şehir imar rantları ile semiren Tayyip dönemi zenginlerinin gönlünde “AKP-MHP koalisyonu” yatıyor olmasına rağmen, partinin derin akilleri, “Dişimize göre çekip çevirip istediğimiz yönde oynatabileceğimiz Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında bir CHP tercih edilmeli” diyorlarmış.

* * *

Fısıltı belge sunmaz.
Fısıltıya belge sorulmaz.
Olana, görünene bakılır.
Görünen Deniz Baykal’ın “Meclis Başkanı olmaya çok arzulu” olduğudur ve Tayyip Erdoğan’ın “Yeter ki Deniz Baykal, Meclis Başkanı olsun, itibarını geri alsın, ben Anayasal çizgilerime çekileceğim. AKP-CHP Koalisyon hükümetine zorluk çıkartmayacağım” diyen sözlerinin gazetenin birine manşet olmasıdır.
Bu ne yaman özveri!
Şişkin ego sıfırlanıyor!
Deniz Baykal ile Tayyip Erdoğan özverisi Türkiye’nin başına geçirilecek kara kalın örtü hazırlıyor. Öyle bir örtü ki; “ bakan oğlu odalarında döviz istifli kasaları, rüşvet kokan pahalı saatleri, dolar dolu ayakkabı kutularını, başbakan oğlunun 2 vakıf yöneticisi olup, bütün kamu arsalarının, büyük şehirlerin kupon parsellerinin bu vakfa aktarılmasını, devlet banklarından açılan kredilerin ne kadarının geri döndüğünü, Deniz Feneri soygunu, Havuz Medyası hortumculuğu, devletin tüm kadrolarının hısım, akraba, eş dostla doldurulmuş olmasını” örtecek.
Fısıltıdan çıkan bu!
Koalisyon kurulmuyor.
Kara örtü örülüyor.
Bakan sayısı 26 idi.
30’a çıkartılıyor.
Koalisyon ortağı eşini, dostunu, yandaşını doldursun diye yeni kadrolar yaratılıyor. AKP yedi yedi doymadı, yanına yeni yiyici arıyor. Deniz Baykal Meclis Başkanı olsun ve oylarını geriletmiş Kemal Kılıçdaroğlu da partinin başında kalsın diye CHP kendini ateşe atıyor.

Altın, patates midir?


Patates tohumu ekilir, çapalanır, sulanır, büyütülür, sökülür, paketlenir, içerde tüketilir, dış pazar bulunursa satılır, ihraç malı olur. Patates ihraç malı olursa devletten KDV iadesi alınır. Altın patates midir? Eğer patates gibi düşünülürse altın ihraç edenin de devletten KDV alması gerekir. Üç yıl önce bu tartışma çıkmıştı. Dönemin ekonomiden sorumlu bakanı Ali Babacan, “Hayır, altın bir mal değil ödeme aracıdır” demişti. Dönemin ihracattan sorumlu Bakan’ı Çağlayan ise “Altın patates gibi bir maldır” diye karşı çıkmıştı. Sonra Reza Zarrab’ın “Altın patatestir” diyen bakanın koluna taksın diye 700 bin TL’lik saate aracılık ettiği ortaya çıkmıştı. Reza Zarrab’a geçen gün ihracat şampiyonu madalyası verdiler. Reza Zarrab, külçe altın değil bilezik ihracatçısı görünüyor fakat İran’a yolladığı “Bilezik görüntüsüne sokulmuş altın olduğu”
için devletten 40 milyon TL KDV iadesi alma hakkı doğmuş bulunuyor. İran’a yollanan külçe altın mı, bilezik mi?
Bu ülkede bize gerçeği söyleyecek bir dürüst gümrükçü, yok mu?