Karaman’da Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde Osmanlıca bir gazete çıkartıldı. Gazetenin adına “Gülnihal” ismi kondu. Çıkış günü “Harf Devrimi’nin ilan edildiği 3 Mart tarihine” denk getirildi.
Osmanlıca okula girdi.
İnadına 3 Mart seçildi.
Benim de aklıma Refik Halid Karay’ın “Üç Nesil Üç Hayat Kitabı” geldi. Kitaplığımdan buldum ve Sultan Hamit döneminde “okulların durumunu” anlatan sayfaları (19-27) yeniden okudum.
Sizin için özetleyeceğim:
* * *
Kapısına boydan boya, siyah üzerine sarı renkte rik’a harflerle “leylî (yatılı), neharî (yatısız), iptidaî (ilkokul), rüştî (ortaokul) ve idadî (lise)” kelimeleri, sonra sülüs hatla kocaman bir “Hurşudi Maarif Hamidî” cümlesi yazılı bir levha asılmış, büyük, ahşap, harap bir konak... Mektebin bir köşesinde, tezgah kurmuş,  bir de Türkçe bilmez Arnavut bakkal vardır ki teneffüs zamanları, önünde kaynaşan çocuklar hep bir ağızdan haykırışırlar: “Beş ekmek! Beş peynir!“....
Kapıyı, parçalanan hasırına çuval kaplanmış ve dört bacağı tenasüpsüzce (uygunsuzca) başka  tarafa koymuş bir iskemlede, basma hırkalı, başında ağbanî sarık, poturlu bir ihtiyar adam bekler; ona “bevvab” (hademe) derler; sabahları evleri dolaşarak çocukları toplar, önüne katar, çantalarını ve sefer taslarını da bir sırığa takar, mektebe getirir, akşamları da götürür....
* * *
Müdür-(Karşısında oturan baba ile çekişe çekişe mektep ücreti pazarlığını bitirdikten sonra, ayakta el pençe divan duran çocuğa hitaben: Öbür mektepte tecvit (Kuran’ı kuralına göre okuma) okudun muydu sen? (Çocuk on, on iki yaşlarındadır, fakat uzun pantolonlu, yelekli ceketli, büyümüş de küçülmüş kıyafettedir, bu kıyafet sevimliliğini örterek çocuğa bir cüce acayipliği veriyor; suale karşı sadece baş sallar) Öyle ise söyle bakalım “hurufi ihfa” hangileridir?
Çocuk-(Ezberden, anlamadığı belli, su gibi okur) “Sıfzasene cude sahsın kad sema kerema zit tüka düm talifben fetra!”
Müdür-Aferin!
Arabî de bilirsin elbette...
Hurufi çare”yi say!
Çocuk-(Aynı hızda bir nefeste okur)  “Ba mim ilâ lâm fî kâf hattâ rübbe vavikasem taikasem hâşâ müz münz hâlâ adâ levlâ kave lealle illâ lâ!”
Müdür-Maşallah!
Seni üçüncü sınıfa kaydedelim. (Bu sırada içerdeki bir odada musiki dersi yerine Hamidiye marşı öğretilen talebenin sesi aksediyor: “Ey veliyyi nimeti âlem Şehinşahı cihan”)
* * *
Sınıfa götürülen üçüncü sınıfa yeni kayıt edilmiş talebe, sıraya süklüm püklüm oturmuştur; başında sarık fakat üstünde setre pantolon, tuhaf kılıklı muallim (öğretmen)  başlarını çevirip yeni gelene bakışan çocuklara haykırır:
-Ne oluyorsunuz be!
Hiç adam görmediniz mi?
Oku sen 301 Şakir efendi!.
301 Şakir efendi-(Kıraat kitabından okur) “Sabahi hayri İslâmın infilânüma...”
Muallim- Ulan kaç kere söyledim, noktalı “ha” ile noktasızını okurken tefrik eyle(ayır) diye! Noktalısı hançereden çıkar, nah böyle: (Gırtlağından yırtarcasına korkunç sesler çıkarırken zil çalar)
Bir sene sonra:
Çocuk-( Mor frenk mürekkebine “hattat” markalı kalem ucu  ile ve “eseri cedit” kağıdına yazıyor): “Sayei maarifvayei hazreti Şehinşahı a’zamide..”
* * *
Refik Halid, müthiş gözlemci.
Ayrıntı ustası. Hoş anlatıyor.
Bu döneme özenti var.
Harf karşı devrimi Karaman’da başladı. Karaman Başbakan’ın doğduğu şehir!
Karaman’da  bir yıl sonra:
Çocuklar A4 kağıdına “Tayyip” markalı kalem ile yazacaklar: “... Hazreti Şehinşahı...”
Osmanlı’ya döneceğiz.
Osmanlı ne oldu?
Sonu batış oldu.
(Tırnak içinde siyah yazılı Osmanlıca cümlelerin ne anlama geldiğini Ferit Devellioğlu’nun Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügatı’na bakarak 2-3 saatte çözebilirsiniz.)