İlk göz kamaştıran yeniliği Diyanet İşleri Başkanı, “dini Mercedes’e bindirerek” yapmıştı. İkinci yenilik  “Üsküdar’a Kabe getirilmesi” olmuştu. Üçüncü yenilik; “Kuran’ı pasta yapıp yemek” üzerine kurulmuştu.
Yenilik, yeniliği kovaladı.
İslam’da inovasyon patladı!
İnovasyon, icat yapmak değil. Eski icatlara bakarak daha önce denenmemiş yenilikler yapmak. Bu açıdan bakınca; Diyanet İşleri Başkanı’nın lüks Mercedes otomobilini makam aracı olsun diye sipariş etmesi, İslam’da daha önce düşünülmemiş, denenmemiş bir yenilik (inovasyon) sayılır. SÖZCÜ muhabiri Ali Ekber Ertürk, yeniliğin sadece Mercedes’e binmekte kalmadığını, alınan Mercedes’e ahşap süsleme ve arka koltuğa eğlence sistemi (TV, internet, oyun) eklenerek  inovasyonun (!) dibine kadar gidildiğini belgeleriyle haber yaptı. Diyanet İşleri Başkanı, SÖZCÜ’ nün haberi için “iftiradır, mahşerde hesap verecekler” diyerek savunmaya geçti.
Mercedes alınmış.
Eğlence paketi vidalanmış.
Mercedes’in mal oluşu 1 milyon TL’yi (halkın parası) geçmiş. SÖZCÜ belgelerini yayınladı. Bu durumda mahşerde kim hesaba çekilecek?
HHH
Diyanet İşleri Başkanı ilahiyat profesörü Mehmet Görmez Hoca, “İslam dinini Mercedes’e bindirme” yeniliği yapınca, arkası AKP’nin Üsküdar Belediyesi’nden geldi.
Kabe’yi maket yaptı.
Hira Dağı’nı...
Hira Mağarası’nı...
Muallak Taşı’nı...
Zemzem Kuyusu’nu...
Hepsini maket yaptı!
Üsküdar’a kondurdu.
Hacca gitme üzerine inovasyon yaptı. Şeytan taşlamaya gelenler bile oldu. Üsküdar Belediye Başkanı da zemzem kuyusunun maketinden doldurduğu suyu açılışa gelen vatandaşlara bizzat kendi eliyle sundu. Siyasetçi Belediye Başkanı, İslam’a kuş kondurdu.
Arkadaşlarım var.
İnanmış insanlar.
Bu haberleri okudular.
TV’lerden canlı izlediler.
Damarları kör testere ile kesilmiş gibi manevi acı duyduklarını söylediler.
HHH
Oysa İslam inovasyoncusu Üsküdar Belediye Başkanı;
7’sinden 70’ine kutsal topraklara gidemeyen kardeşlerimizin en azından bu şekilde o duyguları yaşamalarını arzu ettik” diyordu. Böylece “İslam’ın
5 şartından biri olan Hacca gitmek” Üsküdar’da basit bir maket olmaktan çıkıyordu.
Bir Kabe de Konya’ya!
Bir Kabe de Van’a!
Bir Kabe de Kayseri’ye!
Türkiye’ye 3 maket koyulsa hacılarımız Suudi Arabistan yollarında yorulmaz, Türkiye hac ve umre için yılda 1.1 milyar dolar dövizi dışarı akıtmaz.
Dini, Mercedes’e bindirir.
Kabe’yi maket yapar.
Kuran’ı pasta niyetine yer.
Mahşerde hesabı sorulur.

SÖYLEŞİ

Kollama ve vurma

Bizim meslekte ahlak dışıdır: Toplumu ilgilendiren bilgiyi ele geçiren gazeteci onu hemen yayınlayıp halka duyurmaz, dosya tutar saklarsa biz ona gazeteci değil şantajcı deriz. Çok kınarız. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, MÜSİAD toplantısında TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes’i işaret ederek; “TÜSİAD’ın başındaki kişi Lüksemburg bağlantılıdır.  Demirbank ve Tarişbank’ta bu kurumun başkanının dosyası kabarıktır” dedi. Demek ki, bir dosya var ve içindekiler biliniyor. Ancak halka açıklanmıyor. TÜSİAD Başkanı, banka hortumcusu demeye getiriyor. Belge, bilgi, dosya varsa niçin bunu seçim zamanına kadar halktan saklıyor? Zamanı mı bekleniyor? Böyleyse Cumhurbaşkanlığı  “vurma ve kollama” kurumu haline de getirilmiş oluyor.