Gazeteler, birinci sayfaya haber koymuşlar. TV’ler bağırıyor: Türkiye’ye kaynağı belirsiz 4 milyar dolar girdi. Bu para nereden geldi, kimden geldi, neden Türkiye’ye geldi?
Ben size yazayım:
Hamamın üçtür kurnası.
Üçünde kirli para yunası.
Kirli para kendine en uygun hamamotunu, en güvendiği hamamanasını, en beğendiği hamam oğlanını, en kir sökücü göbek taşını hangi ülkede bulursa oraya gider.
Kirli para hamam aradı.
Türkiye’yi buldu.
Türkiye “kirli para hamamı ülke” oldu. Üç kirli para : 1- Dışarıya satılan altının parası. 2- Dışarıda tutulan ihracat parası. 3- Yurt dışına kaçırılıp saklanan yerli şirket parası. Üç arsız kirli aynı anda yıkanmaya karar verdi.
Gizlice Türkiye’ye geldi.
Ülkeyi yönetenler utansın!
Kirli para hamamı olduk.

* * *

Nereden geldiği belli olmayan bu kadar para sınır kapılarından TIR kamyonu zulalarında ve yolcu otobüs bagajlarında; polis, jandarma, emniyet, MİT görmeden nasıl sokulduysa; Merkez Bankası Bilançosunda “Net Hata Noksan Kaleminde” son 17 yılın en yüksek miktarına çıkıp şubat ayında 4 milyar 282 milyon dolar oldu.
Kirli para coştu.
Türkiye’ye akıyor!
Oysa kirsiz para kaçıyor.
Tersine trafik var.
Şubat ayından örnekler:
Yabancı portföyünü çözdü.
168 milyon doları aldı gitti.
Hisse senedini sattı.
Dolara, dövize çevirdi.
503 milyon doları aldı gitti.
İç borçlanma senedini bozdu.
970 milyon doları aldı gitti.
Bankalar, hafifçe paniklediler.
Dış borç geri ödeme hızlandı.
2 milyar dolar dışarı gitti.
Piyasalar dalgalandı.
4.2 milyar dolar çıkış yaptı, gitti.

* * *

Şurası kesin:
Şubat ayında yasal yollardan, kayıtlı, kirsiz, lekesiz döviz girişi tek bir dolar dahi olmadı. Tersine yasal yollardan döviz çıkışı oldu. Durum buyken,  nereden ve kim tarafından getirildiği bilinmeyen 4 milyar kirli doların gizlice girmesi, Türkiye ekonomisinin iyiye gittiğini ya da gideceğini ve bu kirli paranın kirli sahiplerinin ülkeyi yönetenleri güvenilir bulduğu için geldiğini göstermiyor.
Kirliler yıkanmaya geldi.
Yıkanacak geri gidecek.
Banka sistemine girecek.
Dışarıya transfer olacak.

* * *

Türkiye yine “ailesini geçindirmek için böbreklerini satışa çıkartan işsiz babaların ülkesi” olmaya devam edecek.  Ülkeye 4 milyar 282 milyon dolar paranın girdiği müjdesini veren gazetelerin aynı gün üçüncü sayfalarında şöyle bir haber vardı: Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde biri üniversite öğrencisi iki çocuk babası Alpaslan Sarı, boynuna; “Satılık böbrek. Fiyatı: 50 bin TL. Kan Grubu: A-RH. Telefon No:......” yazan afiş asmış ana cadde üzerinde böbreğine müşteri arıyor.

Yazık oldu Kemal Bey’e!

Çağ dışı bir ayıp yaşadık. Ülkemiz 10 saat elektriksiz kaldı. 13 gün geçti, nedeni hâlâ açıklanmadı. Günah keçisi TEİAŞ Genel Müdürü Kemal Yıldır seçildi. İstifa ettirildi. Ne tesadüf! Ertesi gün AKP iktidarı döneminde en çok devlet ihalesi alan işadamı ve 11 şehrin elektrik dağıtımının 3’te birini yöneten holdingin sahibi olan Nihat Özdemir, “Kemal Bey’e üzüldüm. Kemal Bey, işini iyi yapıyordu. Düzgün bir insandır” açıklaması yaptı. Elektriği devletten satın alıp, vatandaşa satan Nihat Özdemir Bey, elektriği Nihat Bey’e satan devlet şirketi TEİAŞ’ın Genel Müdürü Kemal Yıldır Bey için “İşini iyi yapar. Düzgün insandır” diyor. Tamam da! 31 Mart günü saatlik fiyatlar çok aşağıya indiği için “özel sektör santrallerinde arıza olmadan, varmış göstererek sisteme elektrik satmayan ve böylece sistemin çökmesine sebep olanlar” kimdi? Nihat Bey ile Kemal Bey birlikte basın toplantısı yapıp açıklasınlar. Öğrenelim: O gün ne oldu?