Göz açıp kapattık. Bitti. Bir hafta izin rüzgar gibi geçti. Döndük geldik.
Eski kirlilik.
Eski çürüme.
Eski pislik.
Kaçak altın, kaçak döviz, kaçak boğaz yalısı, kaçak köşk, çikolata kutusu altında eve teslim rüşvet dolarlar, bakan koluna pahalı hediye saat, 3 bakana rüşvet vermekle suçlanma, hapislere girip yatıcı ve özel uçağıyla iktidar önde gelenlerini aileleriyle umreye götürüp getirici Reza Zarrab düzeni devam ediyor. Seçimlerde sandığa atılan oyların daha mührü kurumadı.
Oylar hayır demişti.
Yeter artık demişti.
Bitsin çürüme demişti.
Seçmenin yüzde 60’ı oylarına mührü “Reza Zarrab Düzenin” son bulması için basmış, “Ben ona kefilim, o hayırsever bir işadamı” diyenleri 13 yıl sonra iktidardan uzaklaştırma iradesini, isteğini, beklentisini ortaya koymuştu.

* * *

2000 plaket yetmez.
3000 ödül temizlemez.
Türkiye’yi dünyanın en rüşvetçi ülkeler sıralamasında birinciliğe getiren “Reza Zarrab Düzenini” aklayıp, paklamaya işadamlarının “plaket ve ödül verme” örtücülüğünün gücü yetmez.
Vicdanlarda mahkum oldu.
İktidar patisi yüzde 40’a indi.
İşadamlarına bak!
Bak, bak otur ağla.
Reza Zarrab’a büyük ihracatçı ödülü ve plaketi sunarak; değişen bir şey yok mesajı veriyorlar. Oysa daha bir hafta önce halkın yüzde 60’ı seçimlerde “Reza Zarrab Düzenini kurup 13 yıldır sürdürenlerden hesap soracak bir yeni dönem açılmasına” karar verdi. Adı yolsuzluk, rüşvet, kirli işlerle anılan Reza Zarrab’a “büyük ihracatçı ödülü” sunan işadamları hesap sorulacak düzeni kuranların doğal müttefiki olduklarını ilan etmiş oluyorlar.

* * *

Bilenler açıkladı. Temiz kalemler yazdı. Bu köşede ben de 10 defa anlattım: Ortada bir ihracat becerisi yok. Bir işadamlığı yok. Türkiye’ye katma değer bırakacak bir ticaret hiç yok. Reza Zarrab, ABD’nin İran’a koyduğu ambargoyu delmek için kurgulanmış sistemin “getir-götürücüsü olmuş” bir fırsatçı. İran’ın doğal gaz ve petrol karşılığı Türk Devlet bankasında toplanan paralarını alıp, dünyada altına ve son yıllarda da mücevher kılığına sokulmuş altına dönüştürüp İran’a yolluyor. Böylece İran açısından ABD ambargosu deliniyor.
Türkiye’ye bir faydası yok.
Gerçekte bir ihracat yok.
Ambargo delinirken ne oldu da bakanlara pahalı hediye saatler, çikolata kutuları içinde eve teslim rüşvet dolarlar, devlet büyüklerini umreye götürüp getirmelere ihtiyaç duyuldu? Bu sorunun cevabını Meclis’te kurulacak “Yüce Divan” bulup çıkartacaktı. Onu engellediler. Türk adaleti sorgulayıp netleştirecekti, hukuk çalımı çektiler.

* * *

Oyların mührü kurumadı.
Zarrab’ı plaketliyorlar.
Oysa o düzen yıkıldı.
7 Haziran’da bitti.

Saray’da iftar sofrası!


Cumhurbaşkanı davet etti, kabul ettiler. Diyanet İşleri Başkanı ve din adamları kaçak Ak Saray’da iftar yemeği ile oruçlarını açtılar. İlk günden beri Saray’ın harcamlarını mercek altına alıp, bize uyandırıcı bilgiler sunan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan,”29 kişilik iftar masasının maliyeti 87 bin 653 kişinin fitresine bedel. Masa örtüsü altlığı 70 metrekare civarında üst kapak 45 metrekare dersek toplam 115 metrekarelik bir masa örtüsü karşımıza çıkıyor. İki odalı bir evin metrekaresi kadar masa örtüsünün işçilik ve kumaş maliyeti 13.800 lira.” dedi ve şöyle devam etti: “Gecekonduda iftar açan yöneticiden, Kaçak Saray’da, lüks altın şeritli logolu tabaklarda, altın varaklı bardaklarda iftar açan bir süreçle karşı karşıyayız.”