Halktan utanıyor. Meydan açıyor. Yargıç önüne çıkıyor. Temizlenmeye uğraşıyorlar. Aklanmanın faturasını, makama, koltuğa, belediyeye yüklemiyorlar. Haysiyetli, onurlu politikacılar istifa ediyor.
Adamlarda farklı kimya var.
Alman Cumhurbaşkanı Wulf, “Bana olan güven zedelendi. Bu yüzden istifa ediyorum” dedi ve dediğini yaptı. Bir işadamının eşinden düşük faizle kredi almak, bazı holding sahibi işadamlarının villalarında tatil yapmak, bir film yapımcısının parasıyla otelde konaklama gibi “utanılası davranışlar” gösterdiği iddia edilmişti. İngiltere’nin ilk Müslüman Kadın Bakanı Warsi  ise, “Derin üzüntü duyarak bu sabah Başbakan’a istifamı sundum” dedi. Bu hanım bakan, parsel parsel satışlar yapmakla suçlanan biri değildi. Adı yolsuzluğa, hırsızlığa, rüşvete de karışmamıştı. Beceriksiz, birikimsiz oğlunu milletvekili yapmaya da soyunmamıştı. Ne olmuştu? Başbakan’ı ile görüş ayrılığına düşmüştü.
Bu yüzden istifa.
İşte onur!
İşte şeref!
İşte haysiyet!
Olan gösteriyor.
Önceki gün de Ukrayna’da Acil Durumlar Bakanı Boçarevski, bakanlar kurulu toplantısındayken polis geldi, kelepçeyi taktı, alıp hapse koydu.  Ukrayna televizyonu “tutuklamayı” canlı yayınladı.
Bakan yolsuzlukla suçlanıyordu.
İstifasını bile beklemediler.
Koltuğunda kelepçelediler.
İşte utanma!
İşte halka saygı!
İşte ibret!

* * *

Melih Gökçek, on paralık kıymeti olsaydı istifa ederdi. Bülent Arınç, yüz paralık ağırlığı olsaydı o da istifa ederdi. Kendilerini kıymetsiz, haysiyetsiz, onursuz  yerine koyulmasına izin verdiler, göz yumdular, kabullendiler.
İstifa etmediler.
“Susun” diye emir geldi.
Pişkin pişkin sustular.
Bülent Arınç’, “Ankara’yı parsel parsel Fethullahçı işadamlarına sattın...” bağırmasının hemen sonrası  savcılık Melih Gökçek için  “parselleme soruşturması” başlattı. Gazeteler ile TV’ler de başkentimizde “parsellenen ve özel imar izni çıkarılan kupon arazilerin listelerini” yayınlamaya başladı.
Çok parsellenme yapılmış.
Övünmesi ayıp! Yıllar önce Milliyet Gazetesi’nde yazarken ilk ben “Hortumlama” deyimini bulmuştum. Hortumlama deyimi tuttu. Şimdi yanına “Parselleme” deyimi geldi. 12 yıl ülkemizin her şehrinde, her kasabasında, ormanında, kıyısında, yeşil alanında hayasız parselleme ile geçti.
Bu deyim de tutar.

* * *

Bu durumda Alman Cumhurbaşkanı, İngiliz bakanı ve Ukrayna’da “canlı yayın bakan kelepçeleme”  örneklerinde olduğu gibi Melih Gökçek’in hemen; “Bana olan güven sarsıldı... Belediye başkanlığı koltuğunda oturmaya devam edersem delilleri karartacağım akla gelebilir... İstifa ediyorum...” demesi gerekirdi.
Tersine!
Gülüyor.
Şen şakrak!
Tarihe “Parselleme Melih!” diye not düşülmesine ortam, imkan, fırsat hazırlıyor.
İşte değer.
İşte ölçü.
İşte örnek.

* * *

Bülent Arınç da “parsellemeyi biliyor, dosyalıyor, saklıyor ve susuyor...” olmasaydı, Melih Gökçek’in kendisini “fitneci, gizli Fethullahcı ve AKP’ye sızmış hain” diye suçlayacağı güne, saate kadar beklemezdi.
Parsellemeyi biliyordu.
Yağmalandı Ankara!
Soyuldu Belediye!
Neden, niçin sustun?
Sus dediler.
Şimdi yine sustun.
Bülent Arınç, “özgül ağırlığım yüksek” diye kabarıyordu. Kendi gözünde bir gramlık özgül ağırlığı olsaydı, Alman Cumhurbaşkanını ve İngiliz Müslüman bayan bakanı örnek alır istifa ederdi.
İşte onur.
İşte şeref.
İşte haysiyet.