Kulaktan kulağa aktarılıp gelen “9 başlı yaratık öyküsüne” benzedi.
Soluğu zehirli.
Kanı öldürücü.
9 kafasından biri kesilince derhal yerine iki kafa birden türüyor.
Saldırgan.
Kin dolu.
Kana doymuyor.
Bir baş, insana saldırıp onu yediğinde, diğer baş saldırgan başa saldırıyor. Oysa ikisi de aynı gövdeye bağlı. Öldürmeyi bile öbüründen kıskanan başlar, aynı kalple besleniyor.
Yüz yüzeyiz.
Doymuyor.

* * *

Torunu Barış’ı Midyat’ta mayın patlamasına şehit veren 78 yaşındaki dede Ramazan Akkabak, anlatıyor: “Telefon ettim, bana dede vazifeden geldim, yemeğimi yedim dedi. Keyfin iyi mi diye sordum. İyi dedi. 8 saat nöbet tutuyoruz dedi. Bir daha da görüşemedik. İçim yanıyor. Çocuğum şehit oldu. Ben de burada yapayalnız kaldım. Sabaha kadar uyuyamadım. Sabah mezarını ziyaret ettim. Annesi ile torunum Barış’ın mezarı arasında yatıp kaldım. Orada bayılmışım.”
Fotoğrafı yayınlandı.
Görmüşsünüzdür.
Pantolonu yamalı.
Ayakkabıları delik.
Gömleği lime lime.
Kasketi çok eski.
Kaymakam’ın “Dede bir ihtiyacınız var mı?” sorusuna; “Gözümden dolayı ayda 290 lira engelli maaşı alıyorum. Yetiyor. Hiçbir ihtiyacımız yok” diye cevap verdi.
Vatan sağ olsun.

* * *

Torununu şehit verdi.
Dede anlamadı.
Oğullarını şehit verdi.
Babalar da anlamadı.
Evlatlarını şehit verdi.
Anneler de anlamadı.
Çözüm süreci neydi?
9 başlı nefesi zehirli canavarla masaya oturulmuş 5 yıldır ne görüşülüyor, neyin müzakeresi yapılıyor, ne veriliyor, karşılığında ne alınıyordu?
Hangi adımlar atıldı?
Bir adım sonrası neydi?
Adımlar atılıp bitince son fotoğrafta biz ne görecektik?

* * *

Ne sözleri verildi.
Demokratik özerklik olacak.
Özerk Kürdistan kurulacak.
PKK’yı öz savunma gücü yapacak. Gece özerk bölgenin şehir ve kasabalarında cadde ile sokaklarda devriye görevini öz savunma gücü yapacak.
Vergileri toplayacak.
Barajlarda üretilen elektrikten pay alacak, madenleri o işletecek, gümrük kapıları ona bağlanacak, Öcalan serbest kalacak, belediye başkanları gibi valiler de PKK’nın onay verdiği Kürt önde gelenlerinden seçilecek. Harita değişmeyecek ama ayrı bir yönetim kabul edilecek.
Müzakere bunlar mıydı?
Değilse neydi?

* * *

Torununu şehit verdi.
İşte o dede.
Oğlunu şehit verdi.
İşte o baba.
Evladını şehit verdi.
İşte o anne.
Onların bilmek hakkı değil mi; “5 yıllık barış süreci masasında ne konuştunuz, Kandil’e giden mektuplarda, Kandil’den İmralı’ya gelen cevaplarda ne vardı? Bizi istismar etti diyorsunuz. Ne sözler verdiniz ki, istismar etmiş oldular?”

* * *

Torunu şehit oldu.
Şehit dedesinin bilme hakkı var: Ne istediler? Ne kadarını verdiniz? Çözüm süreci devam edecek diyorsunuz, nerede kalmıştı, nereye devam edecek?

Çapa ve Cerrahpaşa!


3 bin yataklı iki hastaneye ödenek verilmiyor. Aletleri yenilenmiyor. Binaları onarılamıyor. Bir depremde çökme tehlikesi ile yüz yüzeler. Niçin? 2007 yılında dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, Çapa ile Cerrahpaşa’yı İki Telli’ye taşımak istemişti. Fakat İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Kurulu, yüzde 98 oyla bu teklifi reddetmişti. TTB Başkanı, “Buraları yıkalım, AVM yapalım, falanca yerde modern şehir hastaneleri kuralım, Çapa’yı Cerrahpaşa’yı oraya taşıyalım diyorlar. Hem hastaya hizmet eden ve hem tıp öğrencisini eğitip doktor yapan bu iki hastaneyi iflasın eşiğine bu rant hesapları getirdi” diyor.