Genel Yayın Müdürümüz Metin Yılmaz’a “yıllık iznimin bir bölümünü kullanayım” dedim. Kullan dedi. Gençken 1000 şiiri ezbere biliyordum. Çoğunu unuttum. İzne çıkarken 1000 şiirin yazılı olduğu defterleri yanıma alacağım. Unuttuğum şiirleri tekrar hatırlayacağım.
Onlardan biri:

SİHİRLİ DEĞNEK

Bir sihirli değneğim olsa;
Vurduğum yerde güller açılsa,
Uçan güller...
Bir sihirli değneğim olsa;
Vursam bir nar ağacına,
Narlar çatlasa kahkahadan
Ve bebek yüzlü kızlar,
Uzatsa başlarını
Tane tane dallardan
Onları ceplerime doldursam,
Bir masal ömrü sürmek için
Götürsem billur sarayıma...

* * *

Benim kalemim bu şiiri yazan şair Ercüment Behçet Lav’ın “Sihirli Değneği” gibi vurduğu yerden güller açtıran olsa “halkın parasıyla billur saraylar yaptırdıktan sonra içine koyacak kendisinin yetiştirdiği bir emek ürünü gül bile bulamayıp alkışçı muhtarlarla dolduranları” uyarmak isterdim.
Dini alet ettin.
Saray yaptırdın
Hınç ve para.
Kibir ve utanç el ele...
Derdim.

* * *

Bana 15 gün izin.
Eylül başında buluşalım.
Kalemin sihrine sarılalım.
Muhtarları uyaralım.
Gitmeyin Saray’a!
Saray alkışçısı olmayın!
Halkın muhtarı olun!