Mahkemeyi mahkeme olmaktan, hakimi hakim olmaktan, savcıyı savcı olmaktan, avukatı avukat olmaktan, polisi polis olmaktan çıkardılar.
Fethullah’ın falçatası:
Yargıyı darp etti
Tayyip’in bazukası:
Yargıcı delik deşik etti.
Adalet mort oldu, öldü.
Uzaktan kumanda yapıldı.
Yakından kaş- göz edildi.
Tuz koktu!
Hakimi taraf yaptılar.
Savcıyı uydulaştırdılar.
Avukatı sürüleştirdiler.
Polisi yandaş kıldılar.
Türkiye’yi adaleti çalışmayan, hukuku felç, hakimleri taraf, savcıları uydu, avukatları sürü, polisleri yandaş olmuş ve halkı da “mahkemelerden umudunu kesmiş ve adalete güvenini bitirmiş” eli kolu bağlı yaptılar.

* * *

Fethullah Gülen!
Ve Tayyip Erdoğan!
İkisi birlikte yaptı.
Birlikte; Türkiye’yi ele geçirdiler. Bir süre beraber yönettiler, beraber üleştiler, beraber paylaştılar. Keser döndü, sap döndü, güç zehirlenmesine uğradılar. Birbirlerine düştüler. Küfürleştiler. Anayasa Mahkemesi’nin yeni Başkanı bile; “Aklını ve vicdanını
başkalarına kiralayandan hakim olamaz. Hukuk devletinde uzaktan kumandalı
yargı da yargıç da düşünülemez” diye konuşmak zorunda kaldı. Oysa; “Adalet bağımsızdır. Uzaktan kumandayla da, yakından kaş göz işaretiyle de esir edilemez” diye bağırması gerekirdi.

* * *

Fethullah, uzaktan kumandacı:
Bize yakın olanı tahliye et.
Tayyip, yakından kaş göz edici:
Bize karşı olanı mahkum et.
Adaleti kaşla-gözle, dille susta duran maymun yaptılar. Anayasa Mahkemesi bile “İkisine birden karşı çıkacak yüksek sesli yürekliği” gösteremez hale düştü, düşürüldü.
Tuz işte böyle koktu.
Bu ülkede; “Taraf olmak istemeyen hakim, uydu olmak istemeyen savcı, sürü olmak istemeyen avukat, yandaş olmak istemeyen polis” var, ancak onlar da Fethullah’ın yargıyı darp eden falçatası, Tayyip’in yargıcı delik deşik eden bazukası arasında iki ateş altındalar.
Umut varsa!
Umudumuz onlardır.

* * *

Tuz, cumartesi gecesi koktu.
Cumartesi gece karanlığında:
Bir mahkeme tahliye kararı verdi, diğer mahkeme “kararı yok hükmünde” saydı. Bir mahkemenin delil olarak görmediğini diğer mahkeme tutuklama sebebi diye yazdı.
Aşiret adaleti hortladı.
Muz hukuku doğdu.
Adalet ikiye çatladı.
Fethullah süzgecinden geçmiş oldukları izlenimini verenler; bir gece baskınıyla
“47 tutukluyu cezaevinden kaçırma adaleti” ürettiler. Tayyip imbiğinden geçmiş oldukları izlenimini verenler de “47 tutukluyu cezaevinden kaçırmak isteyenleri 3 dakika içinde karga tulumba yapma adaleti” peydahladılar. Hapishaneden suçlu kaçıranlar da, suçluyu kaçıranları karga tulumba yapanlar da hukuk adamları, adalet insanları sınıfından; hakim ve savcılardı.

* * *

Tuz koktu!
Umut varsa!
Hem yargıyı darp eden Fethullah’ın falçatasını, hem yargıcı delik deşik eden Tayyip’in bazukasını birlikte kırmaktır.
Çünkü ikisi bir oldular.
Bizi uçuruma götürüyorlar.

2 AKP kurucusu!

AKP kurucularından Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “Bağımsız çalışan, tarafsız işleyen, hiç etki altında kalmadan evrensel hukuk kurallarını ve hür vicdanı baz alan bir yargıya ihtiyacımız var” diye uyarıyor. AKP kurucularından, eski Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır da; “Ben AKP Hükümeti üyesi iken Bakanlar Kurulu’nun mahkeme kararlarını tesirsiz hale getirmek için neler yaptığını biliyorum. Davaların sonuçsuz kalması için yapılan lobi çalışmalarını biliyorum. Bugün öyle bir noktaya gelindi ki, “hakimini bul, siyasetçini bul o şekilde işini hallet” dönemi başlamıştır” diyor. 2 AKP kurucusu vicdanlı adamlar. Tuzun koktuğunu itiraf etmiş oluyorlar.