Büyük devlet adamı Süleyman Demirel dün, Isparta İslâmköy’de toprağa verildi. 91 yıl önce aynı köyde doğmuştu.
O, hoşgörülü bir siyasetçiydi ve gelişmiş mizah yeteneğine sahipti.
En karmaşık olayları bile fıkralarla özetler, düşüncelerini esprili bir dille anlatırdı.
“Demokratik rejimlerde, siyasal mizahın sahip olduğu yer bir gelişmişlik göstergesidir. Siyasal mizah, eleştiriyi hoşgörüyle bir araya getirir ki, bu, demokrasinin en önemli kazanımıdır.” derdi.
Ben, yıllar boyu Demirel’den dinlediğim fıkraları “Baba’dan Fıkralar” adlı bir kitapta toplamıştım. Size bunlardan iki örnek vermek istiyorum.
* * *
Onun, ünlü bir fıkrası vardır:
“Ananı öpen ‘KADI’ ise kime şikâyet edeceksin?”
Biliyorsunuz “Kadı” eski dilde “Hâkim-Yargıç” anlamına geliyor. Fakat bugünkü yargıçlar gibi değil... Astığı astık, kestiği kestik!
Vatandaş haksızlıktan, adaletsizlikten, ıstırap ve çaresizlikten nasıl kurtulacak? Demirel anlatıyor:
* * *
KADI, fırının önünden geçerken burnuna çok güzel bir koku gelmiş...
Vitrinde güvecin içinde nar gibi kızarmış, sahibini bekleyen nefis bir ördek var.
Fırıncıya “Ben bunu aldım!” demiş. Kadı’ya itiraz edilebilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş. Az sonra ördeğin sahibi gelmiş:
“Hani benim ördek?”
Fırıncı boynunu büküp:
“Uçtu!” deyince iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, ördeğin sahibi yerine gayrımüslim müşterilerden birinin gözünü kürekle çıkarmış.
Düşmanlarının ikileştiğini gören fırıncı kaçmaya başlamış. Bir duvardan atlamış, bilmeden öteki taraftaki hamile bir kadının üstüne düşmüş.
Kadın çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine takılmış.
Öfkeli üç kişiden kurtulmaya çalışarak can havliyle kaçan fırıncı, hızını azaltmadan köşeyi dönebilmek için bir eşeğin kuyruğunu yakalamış.
Eşeğin sahibi olan Yahudi de kızıp peşlerine takılmış...
* * *
Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler, hepsini yakalayarak KADI’nın karşısına
çıkarmış.
Kadı, sırayla sormuş...
Ördeğin sahibi “Bu adam ördeğimi hiç etti” diye şikâyet etmiş.
Kadı, fırıncıya sormuş:
“Ne yaptın bu adamın ördeğini?”
Fırıncı “Uçtu!” demiş.
Kadı, kara kaplı kitabını açmış:
“Ördeğin karşısında ‘tayyar’ yazılı. Tayyar, ‘uçar’ anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil” diyerek fırıncının beraatına karar vermiş.
Gözü çıkan gayrımüslim vatandaşa sormuş. Onun şikâyetine de kara kaplı kitaptan bir madde bulmuş:
“Her kim, gayrımüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla...”
Davacı “Ne olacak?” diye sorunca, Kadı:
“Şimdi” demiş “Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.”
Tabii gayrımüslim şikâyetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da kurtulmuş.
Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da Kadı:
“Tamam” demiş “Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak!”
Böyle olunca, fırıncı bu davadan da kurtulmuş.
Kadı, dönmüş Yahudi’ye:
“Senin şikâyetin ne bakalım?”
Yahudi ellerini açmış:
“Ne diyeyim Kadı efendi” demiş “Adaletinle bin yaşa sen, emi”
* * *
Fıkrayı dinleyenlerin kahkahaları yükselirken Demirel:
“Kadı ile başı derde girenin işi Allah’a kalmıştır. Biz,
KADI’nın değil, komşunun hakkı peşindeyiz” diye fıkrayı tamamlamıştı.
Ezilen, çiğnenen, haksızlığa uğrayan vatandaşın hakkını, adalet duygusu olan herkes korumak zorundadır. Fakat...
Ananı öpen Kadı ise yapacak fazla bir şey yoktur! En tehlikelisi de budur. Bir ülke adaletle yükselir, adaletsizlikle yıkılır.
Şimdi biz bu durumdayız işte!

Padişah seçen halk!

İki berduş, kasaba meydanında avare avare dolaşırken bir kalabalığa rastlamış. Bakınırlarken bir güvercin uçup berduşlardan birinin başına konmuş.
Meğerse o gün meydanda padişahlık seçimi yapılıyormuş. Halk toplanıp “Yaşasın! Artık padişahımız sensin!” diye bağırmış.
Berduş aynı gün padişahlığa başlayıp, arkadaşını da sadrazam yapmış. Ancak halka hep zulüm yapıyor, boyun vuruyor, vergi salıyormuş. Arkadaşı:
“Yapma birader, halka yazık değil mi?”  deyince Berduş Padişah şöyle cevap vermiş:
“Güvercin uçurup padişah seçen halka böylesi az bile!”

GÜNÜN SÖZÜ

Gelinecek güzel yerlere
kestirme yollar yoktur!