“İnsan öleceğini bilir ama öleceğine inanmaz!”
“Herkes ölmek için yaşar!”
“Dünyaya gelen her canlı şanslıdır. Evet, sonunda ölüm var ama, yaşamak, hiç yaşamamaktan iyidir.”
Sevgili okurlar... Bu sözler, dün toprağa verilen büyük insan Prof. Dr. Sedat Katırcıoğlu’ndan dinlediğim sözlerdir.
Geniş bilgisi olan hoşsohbet bir insandı ve benim çok sevdiğim bir ağabeyimdi.
85 yıllık ömrünün okul yıllarından sonraki tamamını devlete ve millete hizmet etmekle geçirdi.

* * *

Profesör Sedat Katırcıoğlu kendisini emekliye ayırdığı gün muayenehanesini oğlu Prof. Dr. Sami Katırcıoğlu’na devrederken:
“İnsanlara sağlık hizmeti veren bu onurlu mesleği benden devralan oğlum benim gururumdur.” demişti.
Gerçekten Sami Katırcıoğlu da, babası gibi Kulak-Burun-Boğaz ve Yüz Cerrahisi alanında Türkiye’nin önde gelen ünlü hekimlerinden biri oldu.

* * *

İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Dekanlığı da yapan Prof. Dr. Sedat Katırcıoğlu, doktorlar arasında Türkiye vergi rekortmeni de olmuştu.
Hali vakti yerinde olmayan, yoksul hastalarından para almaz, üstelik onlara ilaçlarını bile alıp verirdi.
Mesleğinde ileri olduğu kadar, hislerinde de güçlü, temiz kalpli bir insandı. Ondan dinlediğim ilginç bir olayı okurlarımda paylaşmak istiyorum.

* * *

Yıllar önce bir gün, Profesör Sedat Bey’in ofisine bir tıp öğrencisi girer. Sevimli, yakışıklı, hal ve hareketlerinden düzgün karakterli olduğu hissedilen yirmili yaşlarda bir doktor adayıdır bu... Bir evrak imzalatmak için gelmiştir.
Sedat Bey, delikanlıya bakar bakar ve içinden: “Tanrım! Bana böyle bir damat nasip et” diye geçirir...
Delikanlı evrağı imzalattıktan sonra gider... Aradan yıllar geçer. Bir gün Sedat Bey’e görücülerle birlikte bir damat adayı gelir:
“Kızınız İffet’i, Allah’ın izni, peygamberin kavliyle oğlumuz Osman’a istiyoruz” derler.
Prof. Sedat Katırcıoğlu bakar... Âdeta şoke olur! Kızına talip olan, yıllar önce odasına gelen ve içinden “Keşke böyle bir damadım olsa” dediği o delikanlı değil mi?
Sedat Bey, geleceği çok önceden görmüştü sanki... Öylesine temiz kalpli bir insandı.

* * *

Evet sevgili okurlar. Bu, yaşanmış gerçek bir olaydır.
Sedat Bey’in kızı Dr. İffet Katırcıoğlu ile evlenen o genç adam, bugün diş hekimliği ve çene cerrahisi alanında Türkiye’nin önde gelen doktorlarından olan Prof. Dr. Osman Gümrü’dür.
Nur içinde yat sevgili dostum Prof. Sedat Katırcıoğlu.

“Yıkılmadım, ayaktayım”


Hz. Muhammed’in şu sözleri büyük bir derstir:
“Kâfirlerin iktidarı bile, eğer âdilse, sürebilir. Ama müminlerin iktidarı eğer adaletsiz ise mutlaka yok olur!”
Bunları, tüyler ürpertici bir adaletsizliğin kurbanı olan E. Tümamiral Deniz Kutluk’un başarı öyküsü üzerine yazıyorum.
Ona haksızlık yapanlar, Hz. Muhammed’in ünlü sözlerindeki gibi, herhalde günün birinde bunun bedelini ödeyecekler!
Emir komuta altında askeri bir brifinge katıldığı için 3.5 yıl Silivri zindanında yatırılan Amiral Deniz Kutluk, hapisteyken Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu ve şimdi 65 yaşında “Yüksek Onur Belgesi” ile “Avukatlık Diploması”nı aldı.
Deniz Kuvvetleri’nin en parlak subaylarından biri olan Deniz Kutluk’un diplomasında Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Gündoğan ile Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yücel Güney’in imzaları var.
Son dönemde Amiral Deniz Kutluk gibi, ülkenin yetişmiş birçok değerli insanı insafsızca harcandı, Deniz Kuvvetleri’nde komutan yapılacak bir “Oramiral” bile kalmadı.
Haksızlığa uğrayanlar, sonunda kendilerini kurtarıyor ve “Yıkılmadık ayaktayız” diyorlar ama olan zavallı memleketimize oluyor!

Te­bes­süm


Temel’in neye aklı ermiyor?
Temel kendi kendine konuşuyor:
“Yarabbim, her şeyin doğrusunu sen bilirsin ama üç şeye aklım ermiyor:
1) Neden bu kadar çeşitli içki yarattın da bizi kararsız bırakaysun?
2) Neden karilari Ay gibi yaratmadun) Gece gelecek, gündüz kaybolacak idi!
3) En önemlisi, bütün vücudumuza 214 tane kemik koydun da, neden en lâzimli yere bir tane bile koymadun?

Gü­nün Sö­zü


Ancak kendi kendini idare edebilen akıllı uluslar özgürdür!