Aylarca konuştuk, tartıştık ve o gün rüzgâr gibi geldi, geçti.
8 Haziran Pazartesi sabahı nasıl bir Türkiye’de uyandık?
AKP büyük bir ders aldı, tek başına iktidar olamıyor fakat... Barajı geçen ve toplam yüzde 60 oy alan 3 muhalefet partisi de bir araya gelemiyor!
Çok zor bir durum!
AKP ve yandaşları memnuniyetle ellerini ovuşturup duruyor:
“İşte, görüyorsunuz, anlaşamıyorlar!”
* * *
Muhalefet partilerinin toplam 292 milletvekilleri var. Aralarında bir uzlaşma olsa, ülkede her kanunu çıkaracak ve her işi yapacak güçteler.
O zaman, AKP birçok konuda hesap vermek durumunda kalacak.
17-25 Aralık Yolsuzluk Dosyaları açılacak...
Ayakkabı kutularından çıkan dolarların, yatak odalarında bulunan çelik kasaların, sıfırlanan paraların hesabı sorulabilecek.
Rüşvetle suçlanan eski bakanlar Yüce Divan’a yollanabilecek.
* * *
Hatta...
Halk yokluk ve yoksulluk içindeyken görülmemiş bir “şaşaa ve şatafatla” gözleri kamaştıran, milyarlarca liralık Cumhurbaşkanlığı Sarayı da, beyefendinin elinden alınıp müze yapılabilecek veya bir eğitim kurumuna tahsis edilebilecek!
Böyle bir durum, mahkeme kararlarını tanımayan ve “Sıkıysa gelip yıkın” diye yargıya meydan okuyan bir zihniyete iyi bir “demokratik ders” olur!

İşte adaletsizlik!

Kaçak olduğu mahkemece kabul edilen Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın inşa edildiği arazi için şu anda çok sayıda dava açılmış durumda... Bunlardan en önemli ikisi:
1) Ankara Barosu, Atatürk Orman Çiftliği’nin Başbakanlığa tahsisinin yasal dayanaktan yoksun olduğu, tahsisi yapılan parselin Mustafa Kemal Atatürk tarafından, zirai üretim birimi olarak korunması şartıyla Hazine’ye bağışladığını belirterek iptal davası açtı.
2) Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı 5 meslek odası, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Ankapark gibi projelerin Atatürk’ün vasiyetini ve şartlı bağışını ihlal ettiği gerekçesiyle dava açtı.
* * *
Özetle söylemek gerekirse, Kaçak Saray mahkemelik!
Görkemli sarayda “Altın klozet var mı, yok mu?” diye bir sürü tartışma yapıldı.
Altın klozet” kavgalarını bir yana bırakalım...
Diyelim ki altın kaplama klozet yok...
Bu, sarayın ihtişamını değiştirir mi? Dünyada milyarlara mal olan böyle bir yapı var mı?
Üstelik mahkeme kararları bu devasa binanın ruhsatsız (kaçak) olduğunu gösteriyor.
Mimarlar, Atatürk Orman Çiftliği’nde inşa eden Kaçak Saray’ın peşini bırakmıyor.
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan’ın tespitleri, gösteriş için yapılan harcamaların büyüklüğünü ortaya seriyor:
* * *
“Saray yerleşkesinde, kaçak konut bölgesinde tenis kortu, basketbol, voleybol ve halı saha gibi spor tesisleri yapılıyor!
Bize ait olan alana, hukuka aykırı şekilde el koyuyorlar, kendi çiftlikleri haline getirmeye çalışıyorlar.
Bir tenis kortu eksikti, o da tamamlanmış oldu.
İtibar, saraya tenis kortu yaptırmakla değil, dünya sıralamasına girecek sporcular yetiştirecek yatırımlar yapmakla olur.
Nüfusu 100 bin olan Ardahan’da, TÜİK’in 2014 istatistiklerine göre 29 adet spor kulübü varken, Saray konutunda yaşayacaklara neredeyse, kişi başına bir kort, bir halı saha, manej, basketbol, voleybol sahası düşüyor. İşte adaletsizlik budur!”

İsraf anıtı gibi!

1150 odalı Kaçak Saray’ın günlük doğalgaz masrafı nedir, bir düşünün...
Bunu tahmin mümkün değil tabii ki...
Sarayda günde 11.000 liralık doğal gaz harcanıyor!
Bu konudaki bir haberi ve verilen bilgileri özetleyerek okurlarımla paylaşıyorum:
* * *
Lüks harcamalarıyla
âdeta bir ‘İsraf anıtına’ dönüşen Kaçak Saray’ın sabit giderlerinin yüksekliği dudak uçuklatıyor.
Günlük ortalama 40.000 liralık elektrik harcadığı ortaya çıkan Saray’ın diğer bir masraf kalemini de ısınma giderleri oluşturuyor.
Saray’ın 3 ayrı doğalgaz aboneliği bulunuyor. Bu aboneliklerden birinin 6 ayda toplam harcadığı doğalgaz tutarı 221 bin 98 lira.
24 Aralık 2014’te başlayan üçüncü doğalgaz aboneliğinin yaktığı üç aylık gaz tutarı ise 36.851 lira.
Bizde tasarruf (!) dediğin böyle olur!
Devlet malı deniz nasıl olsa... Harcasınlar bakalım!
Öte yandan insanlarımız çile çeksin.
Kim bilir, ulus olarak belki de o çileyi hak ediyoruz!
Yüzde 40 vatandaşımız hâlâ o zihniyete oy verdi!”

Gü­nün Sö­zü

Utanmak iyi özelliktir ama bu duygu günümüzde çok az siyasetçide var!