Günümüzde haksız bir moda, daha doğrusu “Cadı avı” gibi bir uygulama başlatıldı.
Karşıt görüşte olan herkese “Paralel” damgası vuruluyor ve o kişiler “Paralelci” diye fişleniyor...
Bunu yapan, iktidarın ta kendisi...
Oysa aynı iktidar partisi, “Paralel” dediği o örgütle, daha geçen yıla kadar kol kola, yan yana, can cana idi.
O tarihte Başbakan olan Erdoğan “Ne istediler de vermedik?” diyordu.
“Paralel” denilen o yapının devlet içinde güçlenip palazlanmasına AKP iktidarı sebep olmuştu.

* * *

Şimdi “Paralel” denilen o grupla iktidarın arası açılıp, iki taraf düşmana dönüşünce tüm kötülükler “Paralel yapı”dan bilinir oldu.
Bugün, iktidarın karşısındaki herkes haksız yere “Paralel yapı” ya da “Paralel örgüt” diye damgalanıyor. Bu damgayı yiyenlerden biri de Doğan Medya Grubu... Yani, Aydın Doğan ve gazeteleri.
Oysa Aydın Doğan’ın “Paralel yapı” ile hiçbir ilişkisi yoktur ve olması da mümkün değildir. Fikir ve düşünce olarak, kişiliği ve karakteri buna uymaz.

*  * *

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kayseri Mitinginde Doğan Grubu’na hücum edip:
“Korku içinde yaşıyorsunuz. Hayatınızı korku ile geçiriyorsunuz.” diye ağır suçlamalarda bulununca Doğan Grubu da haklı olarak ona şu cevabı verdi:
“Neden korkmalıyız ki? Demokratik bir ülkenin Cumhurbaşkanı, vatandaşlarına neden korku ile yaşamalarından söz etsin ki?
Korku ve demokrasi yan yana gelebilecek bir kavram mıdır?
Eğer kastınız Anayasa’nın güvencesi altında olan basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, eleştiri özgürlüğü gibi haklarımızı kullanmaktan korkmak ise...
Bu özgürlükleri hiç korkmadan savunacağımızı bilmelisiniz.”
Doğan Grubu, özetle böyle dedi. Daha ne desin ki?

* * *

Bir zamanlar “Paralel yapı”nın her istediğini yapıp da, şimdi kendilerine biat etmeyenleri “Paralelci” ilan etmek haksızlık değil mi?
Bu iktidara göre, hoşlarına gitmeyen gazeteci, polis, savcı, hâkim, herkes Paralelci”oldu! İnsaf bunun neresinde?

Müge Anlı “Travel Channel” belgeselinde

Müge Anlı’nın ATV’deki “Tatlı Sert” programından zaman zaman bu sütunda söz ediyorum ve “O programda yurdumuzun insanlarını daha iyi tanıyorum” diyorum.
Program, bana olduğu gibi ABD’nin gezi kanalı “Travel Channel”e de ilginç gelmiş.
“Haber Zamanı” sitesinin şu haberini okuyalım:
“Travel Channel dünyanın her yerinde en çok izlenen TV programlarının yapım aşamasını belgesel olarak çekiyor.
Ünlü kanalın durağı bu kez Türkiye ve Müge Anlı oldu.

* * *

Amerikan gezi kanalı Travel Channel, Karla Cavalli’nin sunduğu “Planet Primetime Paradise” adlı programla hem ülkeleri tanıtıyor, hem de o ülkedeki en çok izlenen televizyon programlarına konuk oluyor ve popüler yapımların yapım aşamasını belgesel olarak çekiyor.
Amerikalı ekip, Türkiye’nin en popüler programlarından biri olarak gördükleri “Müge Anlı ile Tatlı Sert”e konuk olmayı tercih etti.
Ünlü TV, yaptığı özel çekimlerle, “Müge Anlı ile Tatlı Sert” programının tüm hazırlık aşamasını ve yayın sırasında yaşanan gelişmeleri görüntüledi. Sunucu Karla Cavalli, Müge Anlı stüdyolarında çekim yaptığı için çok heyecanlı olduğunu söyledi.” (haberzamanı.com.tr)

Te­bes­süm

Şarapçı hikâyeleri!
Vaktiyle üç şarapçı oturmuş konuşuyorlarmış.
Biri gururla göğsünü şişirerek:
“Benim şarabımın üstüne şarap yoktur” demiş “Bir bardak içtin mi tamam, zom olur, kütük gibi yıkılırsın yere.“
İkincisi, ilkinden aşağı kalır mı? O da:
“Benim şarabı içmeye bile gerek kalmaz” demiş “Şişesini azıcık şöyle koklar, 24 saat ayılamazsın.”
Üçüncü şarapçı pek konuşmak istemiyormuş. Ona:
“Sen niye anlatmıyorsun şarabının nasıl olduğunu?” demişler. Adam önce:
“Ne anlatacağım canım” diye nazlanmış ama sonra anlatmaya başlamış:
“Geçenlerde bizim fıçılardan biri taşınırken mahzende bir damla düştü yere... Onu da oradan geçen fare yalayınca hemen ayağa kalkıp, göğsünü yumruklayarak nara atmaya başladı:
“Nerede lan o kedi denilen alçak? Getirin o şerefsizi, paramparça edeyim!”

Gü­nün Sö­zü

Hiç üzülmeyelim.
Her toplum hak ettiği biçimde yönetilir!