Ortalıkta bir tartışma fırtınası sürüyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sinema oyuncusu Kadir İnanır’ı eleştirdi ya... Bazı meslektaşlar hemen kollarını sıvayıp Kadir İnanır’ın avukatlığına soyundu!
Kadir İnanır’ı ben çok daha önceden eleştirmeye başlamış, ona, AKP iktidarının, toplum psikolojisine ters düşen böyle bir teklifini kabul etmemesini tavsiye etmiştim.
Fakat Kadir Bey kardeşimiz, koşa koşa giderek “Akil insanlar” grubuna katıldı. O günden beridir ben de onu eleştiriyorum. Çünkü...
AKP’nin oyuncağı olarak kent kent dolaşıp, terör çetesi PKK’yı sempatik göstermeye çalışmak, adını sinema tarihine yazdırmış bir sanatçıya hiç yakışmamış, filmlerde canlandırdığı yiğit tiplere çok ters düşmüştü!

* * *

Başta Kadir İnanır olmak üzere Orhan Gencebay’ı Hülya Koçyiğit’i ve “Âkil” geçinen diğerlerini neden eleştiriyorum?
Sanatçıların ve aydınların birinci görevi, kendilerini bugünkü duruma getiren, onları baş tacı eden halkın yanında yer almak, hayranlarının duygularına ortak olmak, zayıf ve
güçsüz olanları koruyup kollamaktır.
Oysa bunlar ne yaptı?
Bir takım ufak menfaatleri düşünerek, zayıfın değil, güçlünün yanında yer aldı. İktidara şirin görünmek için kent kent dolaşıp “açılım-saçılım, barış süreci” diyerek PKK’lıların propagandasını yaptılar!

* * *

Sonuçta bu kanlı günlere geldik!
“Âkil” denilen insanların, en azından şimdi iktidara “Açılım süreci neden bitti? Neden bizi kandırdınız? Barış masası neden devrildi?” diye sormaları gerekmez mi?
Hayır, sormuyorlar! Sadece “Silahlar sussun” filan diyorlar, o kadar!
“Sussun” demekle silahlar susmaz! Bu uyduruk bir lâftır. “Âkil” yani “Akıllı” geçinen insanlara da, sanatçılara da yakışmaz!

* * *

Ben, kişi olarak Kadir İnanır, Orhan Gencebay ve Hülya Koçyiğit’in sanatçı yanlarını takdir ederim, onları severim. Fakat...
Politik anlayışlarını, yani “şakşakçı” taraflarını yanlış bulurum.
Kendilerini “Âkil insanlar” diye yurdun dört bir yanına salan AKP iktidarını şimdi “Bizi neden aldattınız” diye eleştirilebiliyorlar mı? Hayır!
Ülkeyi kana bulayan PKK’lılara “Teröristler, bölücüler” demek cesaretini gösterebiliyorlar mı? Hayır!
Sadece halkı kandırmayı tercih ediyorlar! Terörü sanki halk yaratıyor!
Bu konuda biraz sorumluluk duyguları olsa, ülkeyi terör bataklığına sokan siyasetçilerden hesap sorarlardı.
Oysa bunlar, “devlet büyüklerimiz” diye onlara yanaşıp, güce ve güçlüye taparak halka boş veriyorlar! Yanlış olan bu!
Tekrar ediyorum: Hepsinin sanatına saygım var ama politik çıkar anlayışlarına saygım yok!

“Şeytan bile şaşırdı”


Son günlerdeki tartışmaya Rize’li sanatçı İsmail Türüt de katıldı.
Kadir İnanır, Ordu’nun Fatsa ilçesinden ama ikisi de Karadeniz illerinin çocukları olduğu için İsmail Türüt, “Kadir, benim hemşerimdir” diyor... Diyor ama bakınız onu nasıl sert eleştiriyor?
“Evet Kadir İnanır ile hemşeriyiz. O beni, ben onu çok severim. Ama siyasi olarak zerre kadar katılmıyorum ona... Yazıklar olsun! Selam bile verilmez! Ayıp ya! Yakıştıramadım Kadir İnanır’a... Ayıp etti, gönlüm kırıldı!
Katil sürüsüne destek veriyorlar ya.
Onunla dostluğum da var ama artık gözümde sıfır!
Millet seni baş tacı etti. Sen ise ne yapıyorsun? Bu milletin ekmeğini yemedin mi sen? Böyle şey olur mu?
Onlara (PKK’lılara) şirin bakan bu ülkenin aydınına da, sanatçısına da, gazetecisine de yazıklar olsun!”

* * *

İsmail Türüt’ün ilginç bir türküsüyle bitireyim yazıyı:
“Şeytan bile şaşırdı
dünyanın gidişine,
Söyledi bu Oflu’ya
Ne gezersin peşime?”

Te­bes­süm


Dinamit ve fitil!
Temel, evlendiği ilk gecenin sabahında yataktan kalkar. Çok mutlu görünmektedir. Giyinmeden önce boy aynasının karşısına geçip pazılarını sıkar, vücudunu şişirir, adalelerine bakar ve kendisini hayran hayran seyrettikten sonra, göğsünü yumruklar:
“Hey be... Şu vücuda bak! 80 kiloluk dinamit bu, dinamit!”
Gelin hemen atılır:
“Dinamit iyi de, fitili zor ateş alıyor!”

Gü­nün Sö­zü


Bugün ne olduğumuzu biliyoruz ama yarın ne olacağımızı bilmiyoruz!