Din ticareti yapan bezirgânların ülkesi haline geldik.
Din, insanları aldatmak, ellerinde avuçlarında ne varsa almak, seçim zamanları oylarını kapmak için mükemmel bir araç!
Din bilgini, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün yeni kitabı “Kur’an Verilerine Göre Kötülük Toplumu” adlı kitap, Türk toplumunun bir “kötülük toplumu” haline geldiğini anlatıyor.
Yaşar Nuri Öztürk’e göre:
Türk toplumunun büyük çoğunluğu, aklın değil aldanmanın, ilmin değil cehaletin, Kur’an’ın değil hurafenin, ciddiyetin değil, laçkalık ve ucuzluğun yanında yer almaktadır... Ve niyeti bozuk, kalbi marazlı, vicdanı düşük veya çürük bir toplumdur.”
Çeyrek asra dayanan gözlemlerini açıklayan Prof. Öztürk, egemen çoğunluğun yaptıklarını şöyle sıralıyor:
* Dürüstleri cezalandırıyor.
* Zalimlere yardakçılık ediyor.
* İsyanın ıstırabı yerine, itaatin rahatlığını yeğliyor.
* İşletilen akıldan rahatsız
oluyor.
* Haram servete  itibar ediyor.
* İlimden rahatsız oluyor.
* Riyakârlığa itibar ediyor.
Esere göre:
Kötülük toplumunda 3 paralel güç var: Bunlar Firavun, diğerleri Haman ve Karun’dur.
Firavun; kral, sultan, padişah veya devlet başkanı gibi muktedirlerdir.
Haman; Kutsallaştırılmış
yandaş din adamıdır.
Karun; yandaş servet sahibidir. Yani günümüzün “Bu milletin a... koyacağız” diyen haram servet babası tiplerdir.”

Kırmızı Noktalı Fıkralar

55 yıllık gazeteci olan Eyüp Karadayı aynı zamanda müthiş bir fıkra anlatma ustasıdır.
Yolda karşılaştığı arkadaşlarını bile ayaküstü anlattığı fıkralarla kırar geçirir.
Gazeteciler Cemiyeti’nin eski başkanlarından olan bir başka fıkra üstadı Burhan Felek “İnsanları güldürmek kolay değildir. Çünkü hemen hepsi
ağlayarak dünyaya gelirler!” derdi. İşte Eyüp Karadayı bu zoru başaran adamdır.
* * *
Bir zamanlar biz Eyüp Karadayı’ya, anlattığı fıkraları kitap yapmasını tavsiye etmiştik.
Başladı yazmaya... Hâlâ durmuyor... 6’ncı kitabını da tamamlayıp, bastı.
Adı: “Kırmızı Noktalı Fıkralar”
Başka bir fıkra anlatma üstadı olan Halit Kıvanç “Karadayı’nın her fıkradaki şahane pasları, muhakkak harika golleri getirir. Hiç kuşkunuz olmasın.” diyor.
259 fıkradan oluşan, stres giderici bir kitaptan bu kadar söz ettikten sonra bir fıkra nakletmeden olmaz:
* * *
Karınca ile fil birbirlerine âşık olur. Dostlarının bütün karşı çıkmalarına rağmen, onları dinlemeyip evlenirler.
Fakat talihsizlik bu ya... Zifaf gecesi sevişirlerken, koca fil birden fenalaşarak kalp krizi geçirip ölür.
Allah kahretsin” der dertli karınca “Bu da reva mı yani? Beş dakikalık bir zifaf yap... Sonra da işin yoksa, hayatın boyunca mezar kaz dur!”

Demirel ve Levent Kırca

Sanatçı Levent Kırca anlatıyor:
Demirel’i benim kadar eleştiren, yerden yere vuran yoktu. Buna rağmen o bana Cumhurbaşkanlığı döneminde devlet sanatçılığı unvanı vermiştir.
Başbakan olduğu günlerde bizim 3 bin 500 kişilik çadır tiyatromuz çökmüştü. Randevu aldım ve hemen yanına gittim. Çünkü o dönem bankalardan kredi kolay alınamıyordu. Demirel’e kredi için vesile olun dedim. O da bana baktı baktı ve ‘Bu miktar sana ağır gelir, faiz payı yüksek. Parti olarak biz sana bir trilyon verelim’ dedi. Şaşırdım:
Sizi o kadar eleştiriyorum,
o yüzden bu parayı alamam. Alırsam bir daha sizi eleştiremem.” dedim. Demirel de “Bugüne kadar anamızı ağlattın, bir şey dedik mi? Parayı  al... Geri de istemiyoruz. Sen eleştirilerine devam edersin, neden mani olayım ki?” dedi.
Sonuçta parayı almadım ve bu hareketim onun çok hoşuna gitti. Demirel böyle bir adamdı işte...”

Te­bes­süm

Aslan ile kuzu!

“BABA”dan bir fıkra:
Profesörün biri aslanla kuzunun aynı kafeste yaşayabileceğini iddia eder.
“Yapamazsın! Bu mümkün değil!” diye itiraz ederler.
“Deneyeyim de görün” der profesör...
...Ve hayvanat bahçesinde
ilginç bir deneme başlar.
Kuzuyla aslanın aynı kafeste yaşayamayacağını iddia edenler bir hafta sonra gelip bakarlar ki, kuzuyla aslan aynı kafeste!
Gözlerine inanamazlar âdeta...
“Bunu nasıl yaptın?” diye şaşkınlıkla profesöre sorarlar.
Uyanık profesör gülerek yanıtlar:
“Her gün kafese yeni bir
kuzu koyuyoruz!”

GÜNÜN SÖZÜ

Öküzün altında buzağı arama! Onların altında artık Mercedes var!