Han­gi dos­ta rast­la­sam, ki­me se­lam ver­sem ba­na “Şu dev­let Bah­çe­li­’nin yap­tı­ğı da iş mi ya­ni? Ne ola­cak bu ül­ke­nin ha­li?” di­ye so­ru­yor­lar.
Bun­la­rın ara­sın­da çok sa­yı­da MHP’­li de var.
MHP il yö­ne­tim­le­rin­de bu­lun­muş bir ar­ka­daş, adı­nı ver­me­mem şar­tıy­la, dü­şün­ce­le­ri­ni özet­le­di.
“Ne­den adı­nın sak­lı kal­ma­sı­nı is­ti­yor­sun?” de­dim. Gül­dü:
“Be­ni he­men par­ti­den atar­lar abi... Bu­nu bil­mi­yor mu­sun? Dev­let Be­y’­in böy­le kar­şı çı­kış­la­ra hiç ta­ham­mü­lü yok­tur!”
“Ya­ni siz­de par­ti içi de­mok­ra­si yok!”
“Ay­nen öy­le!”
“Pe­ki, ne di­yor­sun son du­rum­la­ra?”
“Ül­ke­nin için­de bu­lun­du­ğu ba­tak­lık­tan çık­ma­nın tek yo­lu AK­P’­siz bir hü­kü­met kur­mak­tır. AKP koa­lis­yo­nun bü­yük or­ta­ğı ol­duk­tan son­ra, ya­nın­da MHP ya da CHP ol­sa ne ya­zar! Es­ki tas, es­ki ha­mam de­vam eder.”
“Üç mu­ha­le­fet par­ti­si or­tak bir nok­ta­da bir­le­şir­se, hü­kü­met ku­rup AK­P’­nin ca­nı­na okur. Ama bu­nu si­zin ge­nel baş­ka­nı­nız Dev­let Bah­çe­li is­te­mi­yor. Âde­ta AK­P’­yi kol­lu­yor!”
“E­vet, ay­nen öy­le! AK­P’­siz bir hü­kü­me­te gi­re­rek ya da des­tek­le­ye­rek ül­ke­yi se­la­me­te çı­kart­mak mı önem­li­dir, yok­sa HDP’­ye kar­şı ko­nu­lan kır­mı­zı çiz­gi­de ıs­rar et­mek mi? Dev­let Bah­çe­li yan­lış bir man­tık yü­rü­tü­yor. ‘HDP ile bir ara­da ol­ma­yı­z’ ne de­mek? Mec­lis Baş­kan­lık Di­va­nı­’n­da bir ara­da­yız, Mec­li­s’­te­ki bü­tün ko­mis­yon­lar­da bir ara­da­yız. Dev­let Bey ne yap­mak is­ti­yor, val­la­hi an­la­mı­yo­rum.”
“MH­P’­li­ler li­der­le­ri­ne çok bağ­lı­dır.”
“Ben ar­tık bağ­lı de­ği­lim ve ona gü­ven­mi­yo­rum!”

* * *

MHP Ge­nel Baş­kan Yar­dım­cı­sı, ya­ni Dev­let Bah­çe­li­’nin yar­dım­cı­sı olan Prof. Dr. Se­mih Yal­çın, MHP’­yi eleş­ti­ren bü­tün ya­zar­la­ra ateş püs­kü­re­rek:
“Ba­sın­da ne ka­dar es­ki sol ve li­be­ral tü­fek, ne ka­dar CHP sem­pa­ti­za­nı var­sa bir hü­cum blo­ku oluş­tu­ra­rak MHP aleyh­tar­lı­ğı kam­pan­ya­sı baş­lat­mış­lar­dır. Bir ba­kan es­ki­si­nin gös­ter­mek is­te­di­ği gi­bi MHP’­li seç­men par­ti­si­ne oy ver­mek­ten piş­man­lık duy­maz.” di­yor. Ken­di ken­di­ni al­da­tı­yor!
Ben çev­rem­de MHP’­ye oy ver­mek­ten piş­man­lık du­yan en az yir­mi ki­şi ta­nı­yo­rum.

* * *

Piş­man olan­lar ara­sın­da, tec­rü­be­li bir mes­lek­ta­şı­mız da var. İz­mir GÖZ­LEM Ga­ze­te­si kö­şe ya­za­rı Öcal Uluç, 11 Tem­muz ta­rih­li ya­zı­sın­da ba­kı­nız ne di­yor?
“Ben, Bah­çe­li­’nin par­ti­si­ne oy ver­di­ğim için piş­man­lık du­yu­yo­rum. Be­nim gi­bi et­ra­fım­da on­lar­ca, yüz­ler­ce MHP’­ye oy ver­miş ar­ka­da­şım, dos­tum var. On­lar da be­nim gi­bi dü­şü­nü­yor. İna­nı­yo­rum ki, ül­ke­de yüz bin­ler, hat­ta mil­yon­lar ‘Ne ya­pı­yor bu Bah­çe­li?’ di­ye, ver­dik­le­ri oy için vic­dan­la­rı­nı sor­gu­lu­yor şim­di!
Siz is­te­di­ği­niz ka­dar in­kâr et­me­ye ça­lı­şın, ger­çek bu!
Bir er­ken se­çim olur­sa MHP ‘ba­raj so­ru­nu­’ ile kar­şı kar­şı­ya ka­la­bi­lir. Tıp­kı 2003’te­ki gi­bi, ha­be­ri­niz ol­sun!
Ve de bü­yük Al­lah, Tür­k’­ün ve Tür­ki­ye­’nin yar­dım­cı­sı ol­sun!”

“P­rof. Se­dat Ka­tır­cı­oğ­lu böl­ge­mi­zin gu­ru­ruy­du­”


Bay­ra­mın üçün­cü gü­nü top­ra­ğa ver­di­ği­miz Prof. Dr. Se­dat Ka­tır­cı­oğ­lu, Muğ­la ili­mi­zin ye­tiş­tir­di­ği bü­yük bi­lim adam­la­rın­dan bi­riy­di...
Onun için yaz­dı­ğım ya­zı­lar ne­de­niy­le, Muğ­la­’dan de­ğil, kom­şu il Ay­dı­n’­dan söz­lü ve ya­zı­lı te­şek­kür gel­di. An­la­şı­lan Ay­dın­lı­lar, Pro­fe­sör Dr. Se­dat Ka­tır­cı­oğ­lu­’nu da­ha çok se­vi­yor­lar.
Ay­dın İli ve İl­çe­le­ri Kül­tür ve Eği­tim Der­ne­ği Baş­ka­nı Ünal Uy­guç, yö­ne­tim ku­ru­lu­nun al­dı­ğı ka­rar ge­re­ği ba­na şu mek­tu­bu ilet­ti:
“Kom­şu ve kar­deş Muğ­la ili­miz­de ye­ti­şen, Tür­ki­ye­’nin en bü­yük bi­lim adam­la­rın­dan bi­ri olan ve ilk ku­lak nak­li­ni ya­pan Prof. Dr. Se­dat Ka­tır­cı­oğ­lu­’nun ölü­mü ne­de­niy­le ka­le­me al­dı­ğı­nız rea­list ya­zı­la­rı­nız için Ay­dın­lı­lar ola­rak si­ze şük­ran­la­rı­mı­zı bil­di­ri­yo­ruz.
Mer­hum Se­dat Ka­tır­cı­oğ­lu fa­kir ba­ba­sıy­dı, de­ğer­li bir he­kim­di, ho­ca­la­rın ho­ca­sıy­dı.
O de­ğer­li in­san, ger­çek­ten böl­ge­mi­zin bü­yük gu­ru­ruy­du. Onu hiç­bir za­man unut­ma­ya­ca­ğız.”

Te­bes­süm


Te­rö­rist­le­rin teh­di­di!
Yıl­lar­ca ül­ke­yi kö­tü yö­ne­ten, yar­gı­yı çö­ker­ten, ku­rum­la­rı bo­zan, top­lu­mu bö­len, öz­gür­lük­le­ri yok eden ama bir tür­lü git­mek bil­me­yen ik­ti­dar par­ti­si­nin bü­tün mil­let­ve­kil­le­ri ay­nı uça­ğa bin­miş­ler...
Te­sa­düf bu ya... Uçak bir te­rör çe­te­si ta­ra­fın­dan ka­çı­rıl­mış!
Te­rö­rist­ler mo­bil te­le­fon­la ül­ke hal­kı­na şart­la­rı­nı bil­dir­miş­ler ve eğer is­te­dik­le­ri fid­ye ve­ril­mez­se...
“Hep­si­ni ser­best bı­ra­kı­rız ha!” di­ye teh­dit et­miş­ler!

Gü­nün Sö­zü


Ba­na do­kun­ma­yan yı­lan bin ya­şa­sın  der­sen, o yı­lan bir gün se­ni de so­kar!