CHP ile MHP, kurulacak seçim hükümetine üye vermiyor.
HDP ise memnuniyetle vereceğini ilan etti. Eşbaşkan Selahattin Demirtaş, “Hükümette 3 bakanlık bizim hakkımız” diyerek, yapılacak teklifi kabul etmeleri için bütün milletvekillerine yetki verdi.
Bu durumda AKP, PKK’nın siyasi temsilcileriyle ortaklık kurup seçime gitmek zorunda kalıyor.
Başbakan Davutoğlu, halkın tepki göstereceği böyle çarpık bir durumu önlemek için, partilere değil, kişilere bakanlık teklifi yapacağını açıkladı.

* * *

Siyasi kulislerde, Davutoğlu’nun, CHP’den Deniz Baykal ve Fikri Sağlar’ı, MHP’den Oktay Vural ve Meral Akşener gibi isimleri gözüne kestirdiği, onlara teklif götüreceği konuşuluyor.
Peki, adı geçen bu milletvekilleri teklifi kabul ederler mi?
Bir koltuk uğruna partisini satan olur mu?
Öyle bir döneklik yaparlar mı?
Ben, hiçbirinin böyle bir onursuzluk yapacağına hiç ihtimal vermiyorum.

* * *

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Davutoğlu’nun, partilere değil, kişilere bakanlık teklif edeceğini, açıklamasını, partilerin içine fitne sokmak olarak değerlendirip:
“Hiçbir arkadaşım bu onursuz teklifi kabul etmez!” diyor.
Kendi hesabıma ben buna inanıyorum.
Davutoğlu’nun, HDP/PKK’lılar ve birkaç bağımsızla ortaklık yapmaktan başka bir seçeneği yok.
PKK zihniyeti, iki ay için de olsa, 3 bakanla Türkiye’nin yönetiminde söz sahibi olacak!
Hazin bir durum bu!

AKP’yi kurtaran adam!


Aklı başında, yurtsever bir okurum olan Yüksel Yılmaz, “Devlet Bahçeli her şeye HAYIR diyerek Tayyip Erdoğan’ı rahatlattı, AKP’yi büyük sıkıntılardan kurtardı” diyor ve ekliyor:
“Eğer, yüzde 60 muhalif bloku oluşturan 3 parti (CHP, MHP, HDP) beraber hareket edebilselerdi, bugün 1 Kasım’da erken seçimi değil ‘Yüce Divan’a kimlerin gideceğini’ konuşuyor olacaktık.
17-25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet iddiaları yeniden ele alınacak, soruşturma açılacak, sanıklar yargılanacaktı.
Böylece 3 muhalefet partisinin Türk demokrasisine büyük katkısı olacaktı.
Ayrıca Saray’ın tahsisatı, Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkileri yeniden belirlenecek ve muhtemelen önemli ölçüde kısıtlanacaktı.
Fakat, ne yazık ki bu fırsat kaçırıldı, AKP de, Erdoğan da rahatladı.
İktidar partisinin kodamanları yatıp kalkıp, kendilerini kurtaran MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye dua etmeli, ‘Allah razı olsun MHP’den’ demelidir.”

Atatürk adı ve Kartal


Okurlarım şikâyet etmiş, ben de dün yazmıştım.
İstanbul Kartal’da Karlıtepe Mahallesi’ndeki “Atatürk Bulvarı”nın adı “Egemenlik Bulvarı” olarak değiştirilmişti.
Kartal’da CHP’li bir belediye ve CHP’li bir başkan varken, bu nasıl olabilirdi? Bölge halkı gibi ben de bunu CHP’ye yakıştıramamıştım. Oysa durum farklıymış...

* * *

Kartal Belediye Başkanı Dr. Altınok Öz “Bu değişim bizim tarafımızdan değil, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapıldı” dedi ve bana belgesini gönderdi.
Belgede 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun 7/g maddesine göre, “Atatürk” adını İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin değiştirdiği ve İstanbul Valisi’nin de bunu onayladığı görülüyordu. Atatürk düşmanlığını yapan, AKP’nin çoğunlukta olduğu Büyükşehir Belediyesi idi, ancak halk bunu bilmediği için fatura Kartal’a çıkmıştı.

* * *

Kartal Belediye Başkanı Dr. Altınok Öz “Ben Atatürk’ü çok seviyor ve büyük liderimizin adının korunması için var gücümle çalışıyorum. Nefes aldığım sürece de çalışmaya devam edeceğim.” diyerek Atatürk sevgisini belirtti.

Te­bes­süm


“Bu vatanın öküzü!”
1920’li yıllarda “İçtihad” adlı dergiyi yayınlayan o dönemin tanınmış şairi Abdullah Cevdet’in yazdığı şiirdeki “Ben bu vatanın öksüzüyüm” dizesi, dizgi yanlışlığı sonucu “Ben bu vatanın öküzüyüm” biçiminde çıkmıştı.
Abdullah Cevdet olaya çok sinirlenmiş, önüne gelene dert yanıyordu. Basının merkezi olan Babıâli yokuşundan Sirkeci’ye inerken Süleyman Nazif’e rastladı. Durumu uzun uzun anlattıktan sonra sordu:
“Ne dersin bu işe?”
Süleyman Nazif cevabı yapıştırdı:
“Tam isabet, tam isabet!”

Gü­nün Sö­zü


Şeytan, büyük günah işleyeceği zaman, bu günahı kutsal şekilde göstermeye çalışır!