Başta Amerika ve Avrupa Birliği olmak üzere tüm dünya, Türk medyası üzerinde kurulan ağır baskının kaldırılması yolunda açıklamalar yapıyor.
AKP zihniyeti özgürlüklere karşı... Çıkarılan “Torba Yasalar”daki antidemokratik düzenlemeler bunu açıkça gösteriyor.
Seçimde tek başına iktidarı kaybetmelerinin bir sebebi de bu!
AKP’nin kaybı yüzde 60 insanımız arasında bayram sevinci yarattı. Fakat basın üzerindeki baskı ve açılan davalar devam ediyor.
* * *
Bugüne kadar biraz sert olan her eleştiride Tayyip Erdoğan’ın veya oğlu Bilâl’in şikâyetleri nedeniyle savcılıktan savcılığa, davadan davaya koşan gazetecilerin...
Fikir ve düşüncelerini özgürce ifade edemeyen yazı emekçilerinin...
İktidarın baskısı sonucu işlerinden atılan köşe yazarlarının ülkesidir burası...
Düşünce ve fikir özgürlüğünde Türkiye dünyada, 180 ülke arasında 154’üncü sırada yer alıyor.
Ne başarı (!) değil mi?
Bu halimizle hayata nasıl sevinçle bakabiliriz ki?
* * *
Türkiye’ye uğramayan özgürlüklerin, bundan sonra yeşereceği umudundayız..
Yazdıkları haber ya da yorum nedeniyle yargılanan ve hapse atılan gazeteciler...
Muhalif medyaya yapılan ağır baskı... Suriye’ye silah taşıyan TIR haberleri nedeniyle açılan davalar...
Çağ dışı sansürcü zihniyet...
Antidemokratik yasalar nedeniyle mesleklerini yapamayan köşe yazarları...
Baskı altında bunaltılan internet siteleri...
Gelecek koalisyon hükümetinin tüm bu çarpıklıkları düzeltmesi gerekiyor.
Onları da göreceğiz!
* * *
Tayyip Erdoğan tarafından açılan o kadar çok ceza ve tazminat davası var ki...
Dünya tarihinde hiçbir siyaset adamının bu kadar çok dava açtığı görülmüş şey değil.
Erdoğan, bu konuda kırılması zor bir rekorun sahibi!
Son olarak  Gaziantep’te yerel gazeteci Yaşar Elma, Başbakanlığı döneminde Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla yargılandı ve 1 yıl, 11 ay, 10 gün hapis cezasına mahkûm edildi.

“40 yıldır böyle bir  dönem yaşamadım!”

AKP 13 yıldır ülkemize, bir çok konuda olduğu gibi ifade ve düşünce özgürlüğünde de kara günler yaşattı.
Basın özgürlüğü kalmadı, medyanın yüzde 80’i iktidarın emrine girdi, bir telefonla gazeteciler işlerinden atıldı, muhalif köşe yazarlarına yaşam hakkı tanınmadı, muhalefet yapmak bir cesaret haline geldi.
Yüzlerce gazeteci ve yazar, iktidar tarafından mahkemeye verildi
Bir korku ülkesi yaratıldı.
7 Haziran seçimiyle birlikte bir umut ışığı belirdi. Artık AKP denilen bu parti, “Torba yasalarla” abuk sabuk, antidemokratik kanunlar çıkaramayacak ve hiçbir şey için “Ben yaptım, oldu” diyemeyecek.
* * *
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç “Ben 40 yıldır böyle bir dönem yaşamadım” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Medya Türkiye’de ihtilallerden sonra da sancılar çekti. Ama bu derecede hiçbir dönem olmadı. Basın, yaşam mücadelesi verir hale geldi.
Türkiye çok olağanüstü bir dönem yaşadı.
Yalnız basın değil, hukuk da kulvarında akmadı.
Böyle bir hukuk, böyle bir yargı olur mu?
Özgürlükler bir yana medya var olma mücadelesi verir duruma geldi.
Erdoğan ‘büyük medya benim olsun, ben kontrol altına alayım’ diyordu.
Yeni kurulacak koalisyon hükümetinin Türkiye’yi bu kara günlerden kurtarması lâzım.
Özgürlükler olmadan çağdaş uygarlık yolunda ilerlememiz mümkün değildir!”

Temel’in tahmin gücü!

Temel askerde teftişte... Eğitim alanında diğer acemi erlerle birlikte hazır ol vaziyette bekliyor.
Gelen takım komutanı onun tahmin gücünü anlamak için soruyor:
“Söyle bakalım asker, benim boyum kaç?”
Temel hiç tereddüt etmeden:
“Bir seksen dört komutanım” diyor.
Komutan “Vay canına, yahu, tam isabet” diyor.
Durumu öğrenen diğer takım komutanları da gelip Temel’e merakla “Peki, bil bakalım, bizim boyumuz kaç?” diye soruyorlar.
Temel, bir bakışta onların boylarını da santimi santimine biliyor.
Hepsi de şaşkınlıkla bunu nasıl becerdiğini sorunca Temel:
“Çok kolay” diyor. “Ben sivilken kereste fabrikasında çalışıyordum ve bütün keresteleri birer birer boylarına göre tasnif edeydum...”

Gü­nün Sö­zü

Kötülüğü kötülükle değil, iyilikle yen!