“Lütfen bırakın Yunan adalarını... Dünyanın en güzel doğasına, denizine sahip Türk turizmine sahip çıkalım. Medya duayeni, dostlar! Lütfen artık Yunan adaları propagandası yapmayın. Siz hiç Yunan gazetelerinde Türkiye’yi öven ve Türkiye tatili tavsiye eden köşe yazıları ve haberleri gördünüz mü? Güzel Türkiye’mizin turizmine lütfen daha fazla sahip çıkalım.”
* * *
Ender Alkoçlar beyefendinin ifade ettiği gibi Türkiye’miz gerçekten güzel, dünyanın en cazip doğasına ve denizine sahip. Türk turizmini de desteklememiz gerekiyor. Buraya kadar doğru... Ancak...
Kazık düzenine sahip çıkılmaz! Avrupalı akıllıdır. Bir defa kazık yer ama, ikinci kazığı yemez!
Bugün birçok bölgede turistlere atılan kazıklar, Türk turizminin kendi bindiği dalı kesmesi anlamına geliyor.
Yunan adalarında o kazık yok. Fiyatlar neredeyse bizimkinin yarısı. Yani millet, turizmimize sahip çıkacağız diye soyulmaya razı mı olacak? Bütün mesele bu!
Ayrıca adalar, bizim Bodrum’dan daha temiz, daha bakımlı... Ekonomik krize rağmen...
* * *
Ender Alkoçlar’ı tanımam... Onun büyüklerini tanırım ve onlara saygı duyarım. Fakat böyle kendi kusurlarını görmeden ahkâm kesip ders vermeye kalkışanlara saygı duymam!
Alkoçlar’ın, Instagram sayfasında ve gazetelerde çıkan sözleri üzerine merak edip internetteki “Alkoçlar (Bodrum) Şikâyet Var” sitesine girdim.
Aman Allahım! O kadar çok şikâyet var ki... “Bir daha mı, asla” diyenden tutun “Otelden kovulmuş gibi olduk” diyene kadar her tür şikâyet var. Hepsini yazmaya kalkışsam yer yetmez.
Köşe yazarlarına ders vermeye kalkışan beyefendinin önce o şikâyetleri ortadan kaldırması gerekir.
* * *
Turizm çok hassas bir sektördür. Huzur, güven ve istikrar ister. Sadece doğal güzellikler, tarihi zenginlikler, güneş, deniz, orman yetmez!
Türk turizmi, sadece turizmcilerin değil, çağdaşlıkta patinaj yapan iktidarın ve belediyelerin yaptığı fahiş hatalar sonucu kıçın kıçın geri gidiyor. Bunu da turizmde büyük uzman olan gazeteci arkadaşım Can Pulak’la yaptığım bir söyleşiyi naklederek (başka bir yazıda) anlatacağım.
Devlet adamı olmak kolay değil!
SÖZCÜ okurlarından Dr. İlhan Azkan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye açık bir mektup yolladı. Diyor ki:
“Sayın Devlet Bahçeli,
Ulusun uzun vadeli çıkarları yerine saplantılarınızın esiri olduğunuzu herkes gördü.
Devlet adamı olmak kolay değildir sayın ‘Devlet’ Bahçeli.
Devletin acil ihtiyacı AKP’nin bıraktığı ENKAZ’ı temizlemek, devlet denilen varlığı yeniden rayına oturtmaktır.
“Dünya tersine dönse bile...” diyorsunuz. Enkazı temizlememek için ana muhalefet partisiyle koalisyon yapsaydınız HDP’ye ödün vermiş duruma düşer miydiniz? Sizin ’milliyetçilik’ anlayışınızın ne olduğunu bir türlü çözemedik. Günümüz değerleriyle ulusalcı olmadığınız görülüyor.
Sormak gerekir;
Atatürk, Kurtuluş Savaşı sonrası savaş meydanlarında dö-vüştüğü Yunan’ın Venizelos’uyla barış yapmadı mı?
Kurtuluş Savaşı sırasında ezeli düşmanımız, Van’a, Trabzon’a kadar giren Sovyetler Birliği ile yakın ilişkilere girmedi mi?
Şimdi soralım:
Bütün dünyanın, dostunun, düşmanının takdir ettiği Atatürk mü, yoksa siz mi ‘devlet adamlığı’ örneğini verdiniz?
Şimdi göreceğiz, bakalım 13 yıl bu milletin anasını ağlatan AKP ile koalisyona girip o sadık olduğunuz ilkelerin törpülenmesine yol açıp MHP olarak yok olup gidecek misiniz?”
Tebessüm
Diktatörün sonu!
Diktatör Rodrigez’in ülkesinde, hapishane hücresi açılır ve bir adamı atarlar içeri... Hücrede bulunan eski mahkûm, yeni gelene:
“Geçmiş olsun arkadaşım” der “Suçun ne?”
“Kahrolsun Rodrigez, diye bağırdım... Ya senin suçun ne?”
“Ben tam tersine, yaşasın Rodrigez! diye bağırmıştım!”
Bu sırada hücrenin kapısı açılır, gardiyanlar yeni birini atarlar içeri... İki tutuklu birlikte sorar:
“Sen kimsin arkadaş?”
“Ben, Rodrigez’im!”
Günün Sözü
Her AK’ım diyen hemen aklanmaz, Allah’ın bildiği kuldan saklanmaz!