Gazetelerde, televizyonlarda hemen her gün şehit haberleri görüyor, stres içine giriyoruz!
7 Haziran’dan sonra bugüne kadar 50 dolayında şehit verdik, kalplerimiz kan ağladı!
Ancak...
Bir de karşı taraf, düşman taraf var! Saldıran, tuzaklar hazırlayan, arkadan vuran teröristler... Onlar da bu ülkenin insanları ama aldatılmış, kandırılmış gençler! Hem ölüyor, hem öldürüyorlar!
Ağaları Kandil’de oturuyor, oradan talimatlar yağdırıp, gencecik cahil, eğitimsiz insanları, bile bile ölüme gönderiyor.
***
Türk Silahlı Kuvvetleri, terör örgütü PKK’nın Kandil ve çevresine yönelik operasyonlarını kararlılıkla sürdürürken, PKK’nın yurt içindeki inlerini, gizlendikleri mağaraları da roketlerle vuruyor.
Bölgedeki güvenlik birimlerinin raporları, PKK’nın sıkıştığını, operasyonların aralıksız sürmesi gerektiğini bildiriyor.
O raporlara göre, sınır ötesi hava harekâtları, Kandil ve civarındaki kampları felç etmiş, işlemez duruma getirmiştir.
Sözde bir ateşkesin, terör örgütünün kendisini toparlayıp güçlenmesine yol açacağının altını çizen raporda, “Amerika ve bazı Avrupa Birliği ülkeleri tarafından sıklıkla dile getirilen ateşkes çağrıları, aslında PKK’nın gizli ateşkes taleplerinin yansımasıdır” deniliyor.
***
PKK, gözü dönmüş bir halde saldırırken çok ağır kayıplar veriyor!
22 Temmuz ile 21 Ağustos tarihleri arasında (bir ayda) yurt içi ve yurt dışında toplam 771 terörist öldürüldü, 854 terörist tutuklandı!
Daha sonraki operasyonlarda, askeri tabirle “etkisiz hale getirilen” yani öldürülen teröristlerin toplamı 812 oldu!
Genelkurmay Başkanlığı, 20 Ağustos Perşembe ve 21 Ağustos Cuma günleri yapılan hava harekâtlarında (iki günde) 41 teröristin etkisiz hale getirildiğini açıkladı.
Teröristlerin 12’si Uludere İlçesi Karaçalı Tepe bölgesinde, 29’u ise Irak’ın kuzeyinde öldürüldü.
***
Terör ağaları, Kandil’de, İmralı’da, orada burada, keyif içinde yaşarken, bilinçsiz, zavallı gençleri bile bile ölüme yolluyor!
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, geç de olsa aklı başında bir açıklama yaparak:
“Yarın değil, şu saatte İzmir’den çağrı yapıyorum. Ölümlerin derhal durması lâzım. PKK’nın ‘amasız, ancaksız’ silahlı, bombalı şiddet eylemlerini, şehirlerde, dağlarda durdurması lâzım!” dedi.
Evet, aklın yolu bu ama dinlerler mi, şüpheli!
Kanla beslenen vampirlerin tümüne lânet olsun!

Bakan beyin şehit olma arzusu!

Enerji Bakanımız Taner Yıldız, şehit sevabı kazanmak istiyor.
Geçtiğimiz günlerden birinde durup dururken:
“Ben de şehit olmak istiyorum!” demez mi?
Bütün emeli, bütün amacı buymuş! Şehitlik şerbeti içmek istiyormuş!
Eee... Tutan mı var birader?
Şehit olacaksan ol tabii... Kim karışır sana?
Böylece arzu ettiğin yüce makama ulaşırsın. Ancak...
Durup dururken de şehit olunmaz ki!
Güneydoğu’ya gitmelisin, silahlanıp teröristlerle çarpışmalısın...
Başka nasıl şehit olunur ki?
Haa, bir de suikast ihtimali var!
Enerji Bakanımız bir terör saldırısı filan mı bekliyor, bundan mı bahsediyor?
Tarihte zaman zaman siyasi suikastlar olmuştur. Malazgirt kahramanı Alparslan da, bir teröristin hançerine kurban gitmişti ya... O tür bir şehitlikten mi bahsediyor Taner Yıldız?
Fakat... O ihtimal de çok zayıf! Çünkü Enerji Bakanı’nın çevresinde gece-gündüz, koruma ordusu var! Üstelik makam aracı da zırhlı, kurşun geçirmez!
Ee... Böyle şehit olunmaz ki Taner Bey kardeşim... İyisi mi, sen bu sevdadan vazgeç!

Tebessüm     

Fıkra gibi bir olay!

Dünyada ilginç bir istatistik yayınlanmış! Buna göre, tüm ülkelerde en çok rüşvet alan devlet görevlileri trafik polisleriymiş ve bu nedenle birçok polisin işine son verilmiş.
Bizde değil, komşu ülkelerden birinde, muhtemelen Bulgaristan’da geçtiği söylenen, fıkra gibi bir olay!
Şişman, babacan bir trafik polisi sürücüyü durdurmuş, makbuzsuz ceza kesmeye hazırlanıyor. Adam ağlaşmış:
“Fakat ben hata yapmadım ki...”
“Evde beş nüfus aç” demiş trafik polisi “Senin hata yapmanı mı bekleyeceğiz lan?”

Günün Sözü

Her bildiğini söyleme ama, her söylediğini bil!