Gazeteci dostumuz Can Pulak, aynı zamanda turizm uzmanıdır.
Turgut Özal’ın Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı dönemlerinde, onun baş danışmanlığını yapan Can Pulak’ın Türk turizmine sayısız hizmeti olmuştur.
Can Pulak’la Türk turizmini konuştum. Üzgündü, “Turizm raydan çıkıyor!” dedi.
Onunla yaptığım uzun sohbeti okurlarımla paylaşmak istiyorum. Şöyle diyor:

* * *

“Üzülerek söylemek zorundayım ki, turizmde baş aşağı gidiyoruz. İstatistikler Türk turizminin alarm verdiğini gösteriyor.
Son 10 yılda hata üstüne hata yaptık! Geçmiş 40 yılın başarısını tehlikeye düşürdük.
Ülkeyi yöneten iktidar, turizm gelirini sevdi ama turizme sıcak bakmadı. Hele son iki yılı hiç sormayın. İlgisiz birini Turizm Bakanlığı’nın başına getirerek turizmi iyice sahipsiz bıraktı.
Turizm için tarihi zenginlikler, güneş, deniz, orman yetmez. Ülkenin yaşam dokusunu bozmaya kalktınız mı, çağdaşlıkta patinaj yapmaya başladınız mı, İslami model hayaliyle yaşadınız mı, turizmin canına okursunuz.
Buna bir de dış politikadaki hataları, bölgeyi yangın yerine çeviren tutum ve davranışları, insanlık adına 2 milyondan fazla kontrolsüz insanı (Suriyelileri) ülkeye sokmayı eklerseniz, geldiğimiz acıklı nokta sürpriz sayılmaz.

* * *

Alttan alta, güya çaktırmadan, turizmin dibini oymaya devam ettik.
Yok içki yasağıymış, yok mahalle baskısıymış, yok toplum dokusuna saygıymış hikâyeleriyle kendi ayağımıza kurşun sıktık.
Turizm Bakanlığı bugün tanınmayacak hale geldiği gibi, yaptıklarıyla Türkiye’ye bir kuruşluk fayda sağlamıyor. Bakanlığın yetişmiş, tecrübeli ve işi bilen bir tek personeli kalmamıştır. O zor yetişen kadroların hepsi genç yaşlarında kapı önüne konulmuş, bakanlık bilgisiz, konudan habersiz ama siyasi iktidara yakın kimselere teslim edilmiştir.
Bugün geldiğimiz nokta, mevcut kadronun elinde süratli bir düşüşü yaşamaktadır.
Bu feci gidişi durdurmak için, geçmişin tüm deneyimli kadrolarını, kuruluşlarını kapsayan bir ‘Milli Turizm Konseyi’ kurup, sorunu enine boyuna tartışmalı ve ortaya çıkacak sonuçları vakit geçirmeden uygulamalıyız.”

* * *

Can Pulak böyle diyor. Haklıdır. Ancak ben, bu iktidarın turizme ne denli çarpık baktığını bilen biri olarak bunu mümkün görmüyorum.
Bir vakitler “Turist döviz getirir, ahlak götürür” diyen Erbakan’ın müritleridir bunlar... Aynı inanca sahip olduklarından, çöken turizmimizi kurtarmak için kıllarını bile kıpırdatmazlar!
Olan, ülkeye oluyor!

Güç odakları!


“CHP ve MHP, cumhurbaşkanı seçiminde ortak aday çıkartmış iki parti, birbirleriyle düşman oldu. CHP ve MHP nasıl karşı karşıya geldi, şimdi ağır sözler söylüyorlar, ne değişti de bunlar birbirine girdi?”
Bu soruyu İçişleri eski Bakanı, Yurt Partisi lideri Sadettin Tantan soruyor.
“Size göre ne değişti, neden oldu bu?” diye soruyoruz. Anlatıyor:
“Güç odakları yaptırıyor bunları... Korkarım Meclis’te aritmetik yapı da değişebilir. Her şey olabilir. Transfer olabilir mi? Olabilir. Güç odakları bunu da yaptırabilir.”
“Sizce nasıl bir koalisyon kurulabilir?”
“Başkanlık Sistemi’ne geçmenin yolları aranıyor. Bunun için arzulanan birliktelik AKP - HDP ortaklığıdır. Çözüm süreci var. PKK’nın Türkiye’de siyasallaşması, Kandil’le yoluna devam etmesi ve Büyük Ortadoğu Projesi’nin gerçekleşmesi için Başkanlık Sistemi’ne geçilmesi gerekiyor.”
“Güç odakları dediğiniz o güçler bu kadar mı etkili?”
“Evet, güç odakları istediklerini yaptırabiliyor. Bugün Türkiye’de ülkenin menfaatleri değil, yönetimdeki kişilerin şahsi menfaatleri öne çıkıyor maalesef!”

Te­bes­süm


“O aptalın biridir!”
Seçim öncesi parti genel merkezinde aday listeleri hazırlanır.
Genel Başkan bir öneride bulunur:
“Aday listesine Abuzittin beyi de mutlaka alın!”
Parti kurmaylarından biri itiraz edecek gibi olur:
“Aman efendim, o aptalın biridir!”
Genel Başkan güler:
“Biliyorum ama... Ülkemizde o kadar çok miktarda aptal var ki... Onların da Meclis’te temsil edilmek hakkıdır!”

Gü­nün Sö­zü


Mal kaybeden fazla bir şey kaybetmez, onurunu kaybeden çok şey kaybeder!