Siyaset edebiyatımıza “Maydanoz” da girmiş bulunuyor.
Hafta içinde Tayyip Erdoğan’ı eleştiren Kılıçdaroğlu “Bir Cumhurbaşkanı her şeye maydanoz olmaz” dedi.
Halk arasında maydanoz olmak “Her şeye karışan, her işe burnunu sokan” anlamına geliyor.
Tayyip Bey’in de maşallah (Merkez Bankası dahil) karışmadığı iş yok! Aklınıza ne gelirse!

* * *

Bir zamanlar kader birliği ettiği ve “Kardeşim” dediği Abdullah Gül’e bile çatıyor.
Gül “Türk Tipi Başkanlık Sistemi olmaması gerekir” diye kendi görüşünü açıklamıştı.
Vay, sen misin böyle söyleyen?
Tayyip Bey “Neden olmazmış? Türk tipi başkanlık sistemi bal gibi olur! Bir arı maharetiyle çiçeklerden nasibimizi alalım, kendi balımızı yapalım... Ve işte bizim başkanlık sistemimiz der, geleceğe yürürüz” diye parladı!
Başkanlık Sistemi, “balı alınacak çiçek”miş demek ki!
Ağzından mı kaçırdı? Gerçeği söyleyip, ballı makamları sevdiğini mi ifade etti?
Her ne ise... Anlaşılan, “Türk tipi ballı bir başkanlık sistemi” hedefliyor!

* * *

Erdoğan, herkesi kucaklayan bir cumhurbaşkanı değil... “Bitaraf olan bertaraf olur” diyen, halkı “Bizden olanlar” ve “bizden olmayanlar” diye ikiye bölen,  AKP dışındaki herkese hasım gibi bakan, onları yeren, dışlayan bir yapıya sahip.
7 Haziran seçimlerinde halktan AKP için 400 milletvekili istiyor. Böylece anayasayı değiştirerek şimdiki parlamenter sistemi çöp kutusuna atıp, ülkeye “Türk tipi Başkanlık Sistemi”ni getirecek.
Oysa Kılıçdaroğlu bunun mümkün olmadığını söyleyerek diyor ki:
“O hayal görüyor. Başkanlık Sistemi’nin çıkması imkânsız. CHP Meclis’te olduğu sürece bu mümkün değil!”
Kılıçdaroğlu haksız mı? Değil. AKP’nin seçimde 400 milletvekili çıkarması için yüzde 60 dolayında oy alması, MHP ile HDP’nin seçim barajına takılıp, hiç milletvekili çıkaramaması gerekiyor. HDP yüzde 10 barajını geçemeyebilir. Ancak MHP’nin bu seçimde, geçen defadan daha fazla oy alacağı kesin...
Tayyip Bey’in 400 milletvekili aşkı hayalden öteye geçmez!
Hevesi kursağında kalacak!

“Ampul Tayyip” davası!  

Davalar çoğalıyor.
Köşe yazısında, kitabında, basın açıklamasında, twitter mesajında eleştiren herkes “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla mahkemeye veriliyor.
Suçlananlar arasında gazeteciler, öğrenciler ve hatta çocuklar da var.
Nedir bu tutum?
Hukukçular “Eleştirileri önlemek için toplumsal muhalefete gözdağı vermek ve sindirmek isteniyor” diyor.

* * *

Davalar çok ama, beraat edenler de çok.
Çanakkale’de yaşları 12 ile 15 arasında değişen çocuk sanıklar suçsuz bulundu.
“Ampul Tayyip” “Tüccar Tayyip” sloganları atarak hakaret ettikleri gerekçesiyle yargılanan çocukların beraatına karar veren mahkeme “ampulün AKP’nin amblemi’, ‘tüccarın da saygın bir meslek’ olduğunu belirtti.
Kararda, çocukların Erdoğan’a yönelik sözlerinin hakaret değil, siyasi eleştiri olduğu, hükümetlerin bir vatandaştan daha ağır biçimde  eleştirilebileceği  vurgulanıyor.

“Kahpe İnönü” öyle mi?

Vay canına! Bir yaşımıza daha girdik! Bu ne acayip kafadır, bu ne çarpık bir zihniyettir?
AKP Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşcu, Türkiye Cumhuriyeti’nin 2’nci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye “Bizans dostu kahpe!” demez mi?
O İsmet İnönü ki, Türk Milleti’ne kurtuluş yolunu açan “Birinci ve İkinci İnönü Zaferleri”nin komutanıdır... O İsmet İnönü ki Türkiye’ye Lozan’da siyasi bir zafer kazandıran Türk heyetinin başkanıdır. O İnönü ki Türkiye’ye demokrasiyi getiren büyük bir devlet adamıdır.
Hezeyan içindeki bu kadının, akli ve zihni melekelerini yitirdiği anlaşılıyor. En kısa zamanda bir ruh hekimine gidip kendisini tedavi ettirmesi şart!

Te­bes­süm

“Kötü bir şey yapmadım ki!”
Yüksel Yılmaz’dan bir fıkra... Utangaç bir delikanlı, güzel komşu kadını bayram ziyaretine gider. Kadın, gencin gözlerinin içine bakarak:
“Haberin olsun, kocam yarım saat sonra dönecek” der.
“Şey” diye kekeler delikanlı “Ben kötü bir şey yapmadım ki!”
Kadın “Biliyorum” der “Yalnız aklına kötü bir şey yapmak gelirse, ne kadar zamanımız kaldığını bilmeni istedim!”

Gü­nün Sö­zü

Ulusların ve ülkelerin gücü, başlarına geçip onları yöneten adamlar kadardır!