Türkiye’de cezaevine atılan gazetecilerin sayısı artıyor.
Köşe yazarı mısınız? Elinizde patlamaya hazır bomba taşıyor gibisiniz...
Basın hürriyeti, fikir ve düşünce özgürlüğü gibi kavramlar nereye gitti?
Gültekin Avcı, Bugün Gazetesi’nde köşe yazıları yazan ve siyasi olayları kendi görüşleri doğrultusunda yorumlayan eski bir savcı ve avukattı. Tutuklandı ve Silivri Cezaevi’ne kapatıldı!
Yazılarında suç unsuru olduğu iddia ediliyor. “Terör destekçisi ve darbeci” diye suçlanıyor. İddialar doğru mudur, kanıtlar nedir? Sadece yazıları nedeniyle mi suçlanıyor? Başka deliller var mı? Bunları bilmiyoruz!
Şimdi yargılanacak... Yargılansın tabii... Gerçek ne ise ortaya çıkmalı. Ancak... Tutuklayıp hapse atmak şart mıydı?
Neden tutuksuz yargılanmıyor?
Bunu anlamak zor!

* * *

“Bu ülkede gazeteci olmak, köşe yazıları yazmak, avucunda kor tutmak gibi!”
Bu sözler, tutuklanan Bugün Gazetesi’nin köşe yazarı Gültekin Avcı’ya ait...
Gültekin Avcı, Bugün’de yazdığı köşe yazıları nedeniyle tutuklanıp kapatıldığı Silivri Cezaevi’nden, eşi Nurdan Avcı’ya duygu dolu bir mektup yazdı.
Türkiye’de gazetecilik ve köşe yazarlığı yapmanın, avuçta kor tutmak gibi olduğunu söyleyerek:
“Senin sevgi dolu çaylarını içerken yazdığı yazılar, o gazeteciyi terörist, darbeci ve casus yaptı... Bir gün belki biri hukuku mezardan çıkarır, hak yerini bulur... Islak gözlerle bakma dünyaya. Gazetecileri hizaya getirmeye çalışan zorbaların ve idraksiz yandaşlarının hepsini toplasan, senin bir damla gözyaşın etmez.” diyor.

* * *

Cumhuriyet tarihinde, gazeteci ve yazarlar için rekor düzeyde davaların açıldığı bir dönemde yaşıyoruz.
Hapisteki toplam tutuklu ve hükümlü sayısı da, 13 yıllık AKP iktidarı döneminde üç misli artarak 164 bin 461 kişiye çıktı. 92 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en yüksek rakamdır bu...
11 Nisan 2012 ile 31 Mart 2014 tarihleri arasında 155 bin 89 hükümlü, denetimli serbestlik uygulamasından yararlanmasaydı, cezaevlerinde tutuklulara yer bulmak mümkün olmayacaktı!
13 yıllık iktidarında AKP’nin en çok yaptığı iş, rekor sayıda yeni cezaevi inşa etmek oldu!

Çocukların ölmediği ve öldürülmediği bir dünya!


Ben, sanatçı İlhan İrem’i çok severim.
Hem söylediği şarkılar, hem de cesurca açıkladığı siyasi görüşleri benim ruhuma hitap eder.
Sanatçı dediğin, İlhan İrem gibi halktan ve haklıdan yana olur!
O “âkil adamlar” diye anılan ve iktidar yalakaları sınıfına giren, şakşakçı bazı sanatçılara hiç benzemiyor!
42’nci sanat yılını kutlayan İlhan İrem, bir süre önce Açıkhava Tiyatrosu’nda, havai fişekler eşliğinde sahneye çıkarak başarılı bir konser vermişti...
İrem’in o konserde söylediği şu sözlerin altını çizmek gerekiyor:

* * *

“Koltuklarını sürdürmek için kendi ülkelerini ve dünyayı karanlık sulara atanları kâinat dahi affetmeyecek. Biz şunu istiyoruz:
İçinizde olduğunu bildiğim güzelliklerin, her şeyin en güzelinin insanlar için olmasını arzu ediyoruz.
Ne istiyoruz? Barış istiyoruz, özgürlük istiyoruz, bu ülkede gerçek demokrasi olmasını istiyoruz!
Çocukların ölmediği, öldürülmediği bir dünya istiyoruz.
Ve ‘artık yeter!’ diyoruz.”

* * *

Kendisini izleyen kalabalığa “Evet, artık yeter diyelim ve duyulsun bir yerlerden” diyerek tempo tutturan İlhan İrem, gençlere “Hayatta da, ülkede de neye itirazınız varsa mutlaka ‘Hayır’ demeyi bilin. O zaman sesiniz bir yerlerden duyulur.” dedi.

Te­bes­süm


Barda ne konuşulur?

Fenerbahçe’nin Beşiktaş’a 3-2 yenildiği pazar akşamı adam bara gidip içkisini söylemiş. İki duble attıktan sonra yanındakine dönmüş:
“Yahu, nedir bu Fenerbahçe’nin şanssızlığı?” derken, barmen hemen araya girmiş:
“Bu barda futbol konuşulmaz, lütfen” demiş.
Adam bu defa tam “Yahu şu 1 Kasım seçimleri ve partiler...” diyecekken barmen yine atılmış:
“Bu barda politika konuşulmaz, lütfen” demiş.
Adam kafayı bulduğu için rahatça sormuş:
“Peki, bu barda seks konuşulur mu?”
“Tabii konuşulur...”
“Öyleyse senin ananı, avradını...”

Gü­nün Sö­zü


Yeryüzünde ülkeler parasızlıktan değil ahlâksızlıktan batar!