Bir hakkı teslim etmemiz gerekiyor!
Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek lâzım!
CHP, ülkenin şu kanlı günlerinde bir koalisyon hükümeti kurulması için elinden geleni yapıyor.
Yan çizen taraf AKP.
Müzakereler bir ayı aşkın süredir devam ediyor. Nihai görüşmenin geçtiğimiz pazartesi akşamı yapılacağı açıklandı ama ben bunun bir “oyalama taktiği”, daha doğrusu “palavra” olduğunu biliyordum.
AKP işi mutlaka yokuşa sürecek ya da sürüncemede bırakacaktı.

* * *

Nitekim, o günkü TOKMAK-1 sütununda:
“Bu izdivaç olmaz!
Son görüşme yapılıyor ve ‘Dananın kuyruğu nihayet kopacak’ deniliyor.
‘Mutlu bir izdivaç yapılacak’ diye umutlu olanlar var. ‘Ülkenin bu kargaşa ortamında erken seçime gitmenin bedeli ağır olur. Türkiye’ye acilen sorunları çözecek güçlü bir hükümet gerekiyor’ diyorlar.
Haklılar ama yanıldıkları önemli bir nokta var!
Davutoğlu’nun Saray’da oturan büyük patronu ‘Erken seçim’ istiyor.
Davutoğlu çaresiz... Davutoğlu yetkisiz... Saray’ın emirlerinden nasıl dışarı çıksın? Bu mümkün değil... O nedenle bu akşamki görüşmenin sonucu belli... CHP’liler umutlu görünerek niye kendi kendilerini aldatıyor?” diye yazmıştım.
Neticede öyle oldu. Yaklaşık 4.5 saatlik görüşmede bir sonuç alınamadı.

* * *

Gelen haberlere göre AKP-CHP hemen her hususta anlaşmışlar ama AKP şu 3 konuya şiddetle karşı çıkmış:
1) 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet iddialarının soruşturulmasına...
2) Suriye politikasının değiştirilmesine ve Esad’ın devrilmesinden vaz geçilmesine...
3) Başkanlık Sistemi talebinin tamamen unutulmasına...
AKP her şeyi kabul ediyor ama bu üç maddeyi kabul etmiyor. Yolsuzluk iddialarının soruşturulması iyi bir şey değil mi? Millete gerçekleri anlatmak kötü bir şey mi?

* * *

Bu maddelere şiddetle karşı çıkış, Başbakan Davutoğlu’nun üzerindeki ‘Saray baskısını’ gösteriyor.
Kısacası ipleri elinde tutan Saray’ı razı etmeden ya da aşmadan koalisyon kurulamaz! Davutoğlu’nun da razı edecek ya da aşacak bir gücü yok!
Türkiye sahipsiz kalmış, durumda, kan akmaya devam ediyor ama, kimin umurunda?
AKP’liler koro halinde:
“Gözümüzü kaparız,
keyfimize bakarız!”
diye türkü söyler gibiler! Ülkeye yazık ediyorlar!

Her türlü lükse para var ama...


AKP hükümeti ile Memur Sendikaları arasındaki “Toplu Sözleşme” görüşmeleri pek parlak gitmiyor!
Neredeyse tıkanma noktasında...
Sebep, istenenle verilenin arasında büyük fark olması!
Memur temsilcileri maaşlara 2016 yılı için ilk 6 ay yüzde 8, ikinci 6 ay yüzde 8 olmak üzere toplam yüzde 16 zam istiyor.
Ayrıca, bugün 2 bin 323 lira olan en düşük memur maaşının 2 bin 900 liraya yükseltilmesi talep ediliyor.

* * *

Bu rakamlar aslında makul ama AKP’li yöneticilere çok yüksek geliyor.
“Biz ancak yüzde 3+3 ve artı enflasyon farkı verebiliriz” diyorlar.
Yani, memurların istediğinin yaklaşık üçte biri...
Kendileri için her türlü lüks harcamayı yapanlar, umutla zam bekleyen memurlara üçte bir veriyor. Hakkaniyet mi bu?
Öyle ya, bu paraları memurlara ve emeklilere verecek olsalar, milyarlık saraylara, süper uçaklara, lüks Mercedes’lere, zengin sofralara, afraya tafraya nereden para bulacaklar?
“Önce can, sonra canan” değil mi ya?
Memurları düşünecek halleri yok ya?
Onlar AKP’ye sadece seçim zamanı lâzım!

* * *

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu seçim döneminde memurlara çok güzel vaatlerde bulunmuş, emeklilere çifter ikramiye vaat etmiş, işçilere asgari ücreti artıracağına söz vermişti... Fakat...
Buna rağmen oy alamadı!
Emekliler de, memurlar da Kılıçdaroğlu’na oy vermedi. Ya da çok az kısmı oy verdi!
Şimdi memurlar da, emekliler de “Geçinemiyoruz, zamlar sadaka gibi” diye sızlanıyor.
İyi de, Kılıçdaroğlu’nun tekliflerini niye değerlendirmediniz birader?
Ayağa gelen fırsat tepildi.

* * *

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek “Bütçe yetersiz. Yoktan var etmek Allah’a mahsus. Olmayan bir imkânı dağıtamayız” diyor.
Kılıçdaroğlu ise “Devletin o kadar çok gereksiz harcaması, fuzuli masrafları, lükse ve şaşaaya savrulan paraları var ki, ben bu israfın önünü keserek vatandaşa vereceğim” diyordu.
Kılıçdaroğlu ciddi bir devlet adamıdır. Verdiği sözleri tutacaktı fakat ona itibar etmediler.
Şimdi “Maaşlarımıza çok az zam yapılıyor, geçinemiyoruz” diye sızlanmanın faydası yok!

Gü­nün Sö­zü


Bu dünyada öyle insanlar vardır ki, eskiciye versen karşılığında çamaşır mandalı bile alamazsın!