Bugün sizlere Yeniçağ Gazetesi’nin genç köşe yazarı Selcan Taşçı’nın, üç gün önce yayınlanan “Yaktılar ülkeyi” başlıklı yazısını nakletmek istiyorum.
Selcan Taşçı, benim aylar önce yayınlanan “Yakacaklar Ülkeyi” adlı kitabımdan söz ederek, şimdiki kan ve dehşet dolu günleri önceden haber verdiğimi hatırlatıyor ve “Yaktılar ülkeyi!” diyor.

* * *

Yeniçağ yazarı Selcan Taşçı’nın yazısı şöyle:
“Yakacaklar Ülkeyi” diye başlık atmıştı Rahmi Turan...
Kitabını yazdı.
Yaktılar!.
Doğu-Batı-Kuzey-Güney, din, mezhep, etnik köken fark etmiyor artık; cayır cayır sokaklar..

* * *

Bu kitap çıktığında:
Turan, İnönülü, Menderesli, Bayarlı, Demirelli, Özallı, Ecevitli dönemlerden sonra bu kez Tayyip Erdoğanlı yıllarda “indirilen tokmakları”ı kaleme aldığı yazıları toplayıp da milletin, devletin, vatanın “bir saray uğruna” nasıl heba edildiğini toplumun gözüne sokmaya çalıştığında, başını kuma gömmeyenlerin sayısında azıcık daha artış olsaydı, olabilseydi, Gordion Düğümü gibi olmazdı 7 Haziran’da sandıktan çıkan sonuç belki...

* * *

Babıâli’nin “damarlarında kan yerine mürekkep dolaşan” ustasının;
- Hedefleri Türk Milleti’ni, Atatürk’ü, Atatürk ilkelerini, bayrağımızı, çağdaş demok- ratik hak ve özgürlükleri, kadın erkek eşitliğini, basın özgürlüğünü yok etmek; dış politikada yalnızlaştırmak mı?
- Hedefleri Yeni Türkiye’yi kurmak, milli devleti yok edip federal sistemi getirmek, Tayyip Bey’i ‘Başkan’ yapmak mı?
- Hedefleri vatan, vatanın bütünlüğü ve bölünmezliği mi, yoksa ‘müzakere süreci zarar görmesin’ hayali mi?
- Hedefleri, laikliği çöpe atmak, din devleti, polis devleti olmak, torba yasalarla bu amaçlara ulaşmak mı?
- Hedefleri, milli ekonomiye darbe vurmak, tarımı, sanayiyi yok etmek, işçiyi memuru süründürmek ve milli varlıklarımızı yandaşlara peşkeş çekmek mi?
Sorularına, onunla birlikte okurun nitelikli çoğunluğu da cevap aramış olsa bambaşka bir yerde, en azından umutlanabildiğimiz bir iklimde olmaz mıydık?

* * *

“Türklüğün bu ulusun çimentosu olduğundan hareketle” Türk basınında “Burası Türk ülkesi değil mi?” diye isyan edebilen, hesap sorabilen üç beş kalemden biri olan Turan, “Hangi, densiz, hangi cibilliyetsiz, Türkiye’nin baş düşmanını serbest bırakmayı göze alabilir ki?.. Eğer ortaya öyle biri çıkarsa, Türk halkı onu tükürük yağmuruna tutar!” diyor Öcalan’ın tahliyesini planlayan açılımcılara kitabında...

* * *

Herkesin anlayacağı dilde yazıyor yine;
“Yavaş gel” diyor zalime...
“Genteller”i, geri zekâlı entelleri afişe ediyor...
“Hainler” diyor yüzlerine korkmadan...
“Kimse şah değil, padişah değil” diye frenlemeye çalışıyor cumhuriyeti saltanatla yönetebileceğini zannedenlerin düşlerini...
SÖZCÜ’deki yazılarını okumadıysanız Turan’ın, bu kitabını alın; kendi duygularınızı bulacaksınız içinde...

* * *

“Yakacaklar Ülkeyi” kitabından; bugünleri peşin peşin işaret eden, 9 Ekim 2014 tarihli yazıdan birkaç satırla bitirelim:
“Alçak lâfının bile çok hafif kaldığı bu hainlere Türkiye’nin gücü yeter yetmesine ama...
Açılım safsatasına sarılıp onları palazlandıran bu iktidar, güvenlik kuvvetlerimizin elini kolunu tutuyor! Yazıklar olsun!”
Olsun inşallah!

“Sen insan olamazsın!”


Ankaralı okurum Avukat Baykal Doğan, ülkeyi kana bulayan PKK ve yandaşlarına hitap ederek şöyle haykırıyor:
“Sen, adına ‘özgürlük mücadelesi’ diyebilirsin ama yaptığın ‘cinayet işleme özgürlüğünün meşrulaştırılması!’
Biz ona özgürlük değil ‘cinayet’ diyoruz!
Akan kandan sadece vampirler beslenir!
Tarlanı mı ekemiyorsun?
Evine mi gidemiyorsun?
Seçip, seçilemiyor musun?
Çağırıp söyleyemiyor musun?
Sevip sevilemiyor musun?
Ne bok yemeye bağırıp kan döküyorsun?
Sen insan olamazsın! Sana hayvan da diyemiyorum. Hayvan doymak için avlanır. Sen kana doymuyorsun!
Sen olsa olsa emperyalizmin tetikçisi, biyolojik bir silahsın. Sana sen demek istemiyorum. O derece şahsiyetsizsin ki, seni ortaya çıkarana ve yaşatana lânet olsun! (Av. Baykal Doğan)

Gü­nün Sö­zü


Niyeti kötü olanın attığı ok, bir gün kendisine döner!