Birinci sayfadaki yazımda “O benim Yaşar Kemal
ağabeyimdi” demiştim.
Evet, önceki gün Yaşar
ağabeyimi kaybettim.
Eski yıllarda biz onunla
komşuyduk.
Eşim Emel ile yeni evlenmiştim. Yıl 1967 idi. Dairemiz Basınköy’deki Cemal Nadir Bloğu’ndaydı. Yaşar Kemal ve eşi Tilda da aynı blokta oturan komşumuzdu.
O büyük bir romancıydı ve gençlere hep yazı yazmayı öğütlerdi. Hiç unutmam, ben Günaydın Gazetesi’nde tarihi kahraman Kara Murat’ın serüvenlerini yazmaya başladığım vakit:
Rahmi, ne güzel yazıyorsun... Akıcı, sade ve heyecanlı... Aferin sana... Böyle devam et” diye beni teşvik etmişti.
Ben “Aman Yaşar abi, senin romanlarının yanında benimkisinin lâfı mı olur?” deyince, elini omuzuma koyup:
Öyle deme... Ülkemiz dünya ölçülerine göre yazı ve kitap bakımından fakir... Yazıya ihtiyacımız var. Eli kalem tutan herkesin yazması gerekir. Okumayan ülkelerin adam olduğu görülmemiştir.” demişti.

* * *

Basınköy’de oturan Yalçın Toker ve Hikmet Andaç da Yaşar Kemal’in sık sık sohbet ettiği gazeteci dostlarımızdandı. Hikmet Andaç, Yaşar Kemal’den bir gün önce öldü ve cenazesi Basınköy Camii’nden kaldırıldı. Allah ikisine de gani gani rahmet eylesin.
Yaşar Kemal ile büyük dostluğu olan Yalçın Toker sağlıklı yaşıyor ve “Toker Yayınları”nı yöneterek ülkeye değerli kitaplar kazandırıyor.
Ben Yalçın’a, Yaşar Kemal ile anılarını, sohbetlerini kitap haline getirmesini öneriyorum. Bir kısmını bana anlatmıştı... Gerçekten ilgi çekici olur.

Türkiye âşığı Kürt

Hem meslektaşım, hem dostum olan en büyük yazarımızı kaybetmenin hüznü içindeyim.
2005 yılında, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği konferansta Yaşar Kemal ile ben konuşmacıydık, yan yana oturduk.
Hatırladığım kadarıyla Yaşar Kemal, Türkçe’nin güzelliğinden, zengin ve akıcı bir dil olmasından söz etmiş, bir ara Atatürk’ten bahsederek;
Mustafa Kemal olmasaydı Türkiye’nin ne olacağı belli olmazdı. Atatürk, bugünkü Türkiye’yi yaratan insandır ve onun gücü sayesinde ülke yıkılmıyor.”demişti.

* * *
Atatürk hayranı olan Yaşar Kemal lâf açıldığında “Ben Kürt’üm” der ve yakın dostları da ondan “Kürt” diye bahsederlerdi.
O, Türkiye âşığı bir Kürt idi.
1923’te doğduğu Hemite köyünde, evde Kürtçe, sokakta ise Türkçe konuştuğunu anlatırdı. Türkçe’nin hayranıydı. “Benim talihim, Türkçe dilinin zengin bir dil olmasından geliyor”diyordu.

* * *
Yaşar Kemal her zaman barışı savunur ve şöyle derdi:
1) Benim kitaplarımı okuyan katil olmasın, savaş düşmanı olsun.
2) İnsanın insanı sömürmesine karşı çıksın.
3) Kimse kimseyi aşağılayamasın.
4) İnsanları asimile eden devletlere, hükümetlere olanak verilmesin.
5) Benim kitaplarımı okuyanlar, cümle kötülüklerden arınsınlar.

Sömürü düzeni!

Yaşar Kemal büyük bir sosyalistti... Hatta sohbetlerde “Ben komünistim” diye konuşurdu. Bu yüzden başının derde girdiği zamanlar da oldu.
Ona göre; “Sömürü düzeni ortadan kalkmadan kültür bağımsızlığına kavuşamayız.
İnsanlarımız bir yerde aç, sefil, yoksulluk içinde. Birçok yerde zulümler oluyor, insanlar aşağılanıyor, bunlara aldırış eden yok.
Bir insanın düşkünlüğü her insanadır.”

* * *
“Gençliğimde, gazetecilik yıllarımda, Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’mızda, birlikte savaşmış Türkleri de, Kürtleri de, onların sevgi ve dostluk dolu anılarını da çok dinledim.
Bugün onların çocukları, torunları ülkemizde bir kardeş savaşını kabul etmemeli. Bence etmiyorlar da...
Bu savaş, inanılmayacak kadar uzun sürdü. Türkler de, Kürtler de bu savaşın bitmesini istiyorlar. Bundan hiç kuşkum yok!”

* * *
Ey Türk halkı, Kürt halkı... Bu toprakların kültür zenginliği olan tüm halklar... Sözüm hepinizedir.
Bugün bir umutsuzluk yeli ortalığı kasıp kavuruyor. Ben diyorum ki, bu yaraların sarılması bizim elimizde... Ülkemizin onurunu, ekmeğini, kültür zenginliğini kurtarmak elimizde... Gelin de doğru dürüst bir demokratik düzenin kurulması için aklımızla, yüreğimizle el ele verelim.”

Gü­nün Sö­zü

Apo “Ben rüyalarımı bile Türkçe olarak görüyorum”
diyormuş. Kürtçe nasıl bilim ve eğitim dili olur?