Güneydoğu’da 7 Haziran seçimlerinde beklediği oyu alamayan AKP, politikalarında “makas değiştirdi” ve teröristle mücadele etmeye karar verdi. Hava harekatları, terör örgütü militanlarının toplu bulunmaları, silah-mühimmat depolarının yerlerinin saptanması, lojistik merkezlerinin imhasında kuşkusuz önemlidir. Dahası teröristler üzerinde de müthiş bir psikolojik etkisi vardır. Ama bunlara rağmen, hava harekatlarıyla tek başına sonuç alınması da beklenmemeli.
Kuzey Irak harekatlarının etkili bir biçimde yapıldığı dönemde, Refah Partisi İl Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bunlar teröristle mücadele etmiyor. Dağı-taşı bombalayıp dönüyorlar” diyordu. Bugün başkomutanı olduğu Silahlı Kuvvetlerimizin, 2002 yılında AKP hükümetine “sıfır terör”le ülkeyi teslim ettiğini hatırlıyor mu?

SORUNLARI UYKUYA YATIRDILAR

Çünkü, hükümet hem terör örgütünü hem örgüt bağlantılı yasal yapılanmalarını kontrol altında tutabilmek için devamlı yumuşak geçişlerle durumu idare etti. Sorunları “uyutarak” yol alacağını, terörü bitireceğini düşündü.
Unuttuğu bir şey oldu: Dağdaki eşkıya ile legal alanda Türkiye’de faaliyette bulunan yandaşlarının işbirliği içinde olduğunu zannetti. Halbuki dağdaki eşkıya 35 yılını vermiş, kesinlikle toprak ödünü almadan bu işten uygun yollarla vazgeçmeyi düşünmüyor. İşte, örgütün bu yapısını görmediler. Zaman içinde “Biz Güneydoğu halkını doyururuz, sağlık sorunlarıyla ilgileniriz, ekonomik problemlerini çözeriz, halkla yakınlaşırız, onlar da örgütten desteğini çeker, örgütte asimile olup gider” demeye başladılar.
Bunu yaparken bölgede mevcut yapıyı dağıttılar. Olağanüstü Hal’in kaldırılmasıyla, güvenlik açığına yol açabilecek yasal düzenlemeler yapılmadan tüm önlemlerden birden vazgeçildi. Devletin güvenlik etkinliği kalktı. Bunun sonucu terör örgütü mensupları bölge halkının tepesine bindi. Buna rağmen 13 yılda AKP yetkilileri hep “Teröristler bu halkı kandıramaz. Bu halka her türlü desteği veriyoruz. Onlar bizden yana” dediler.

ASKERİ KIŞLASINA ÇEKTİLER

Burada da yanıldılar. Vatandaş köyünde, mezrasında, yaylasında güvenlik görevlisi yerine sadece elinde silahıyla teröristleri gördü. Gecenin bir yarısı kapısı silahlı kişilerce çalındı. Siz kendinizi onların yerine koyun. Bu zora, bu zorbalığa karşı devleti göremezseniz ne yapabilirsiniz? Güce, silaha karşı boyun eğdiler. Can güvenliği, mal güvenliği için terör örgütünün yanında yer almaya başladılar.
Güvenlik güçlerimiz ne oldu? Onları da kışlasına çektiler. “Sakın valinin onayı olmadan araziye çıkmayın” dediler. Asker de denileni yaptı. Çünkü onlara operasyon izni de hükümetten gelen talimat nedeniyle valiler tarafından verilmedi.
Yasal sorumluluklarını, bölge özelliğine göre yapanlar suçlu duruma düşecek biçimde yargılanmalarını öngören yasal düzenlemeler yapıldı. Böyle olunca ilerde kanun karşısında kişisel zarar göreceğini düşünen komutanlar da tamamen geri plana çekildi.
Sınırlardan giriş-çıkışlar “aman kaçakçılarla da dokunmayın” talimatı nedeniyle terörist giriş-çıkışlarına da açıldı. Daha çok terörist giriş-çıkış yaptı, örgüt kendisine yakın gördüğü milisleri, bazı aileleri silahlandırdı. “Ayaklanmaya hazırlık” provaları da 2014 yılından itibaren yoğun bir biçimde sürdürüldü. Devlet yetkililerinin yüzlerce koruma aracıyla dolaşır biçimde görülmesi, halkta olan kaygıyı, terör örgütünden yana olanları artırdı.

GÖBEKLİ KOMUTANLAR

Suruç’ta 32 vatandaşımızın ölümünü önleyemeyen devlet, sanki elleriyle koymuş gibi günlerdir terör örgütleri PKK, IŞİD ve DHKP-C örgütlerine yönelik operasyonlar yapıyor. Bunca örgüt ve militan önceki haftaya kadar yoktu da, bunlar yeni mi türedi? Şimdiye kadar neredeydiniz beyler? O yüzdendir ki yapılan operasyonlar için örgütlere “gözdağı”, halkın da “gazını alma” deniliyor.
Halkımız değil AKP yöneticileri Suriye rejimini değiştirmek için onlara düşman olanları desteklediği basında sıkça yer aldı. Düşmanı kaldırabilmek için yaratılan düşman, şimdi Türkiye’yi de etkilemeye başladı. 13 yıldır askerimize, polisimize terörle mücadeleyi unutturdular. Şimdi bu kadrolardan dağdaki teröristlerle, kentlerdeki uzantılarıyla mücadele etmeleri isteniyor. Bir gün “güvercin”, bir gün “şahin” olunarak devlet yönetilemez, terörle mücadele politikaları bu kadar sık değiştirilemez.
Söyleyelim, birkaçı hariç çoğu Güneydoğu’yu bilmeyen ya da dönemlerinde terörle mücadeleye girmemiş, başının üstünden kurşun geçmemiş, taktik safhada mücadeleden uzak komutanlarla sonuç alınabilir mi? Bu mücadelenin içinde olmayanlar masa başında göbeklendi. Uzmanlar,“Sadece hava harekatlarıyla sonuç alınacağını sananlar sonunda hava alır” demekle acaba haksız mı?