Asayiş ve güvenlikten sorumlu olan Manisa Valisi Erdoğan Bektaş, tepkiler üzerine durumu kurtarmak için “Kamuoyunda imajı olumlu olan başörtülü bayanlar” diyor. Yani özrü kabahatinden büyük olduğu için bu kez daha çok tepki çekti. Mülkiye Müfettişleri sözde olayı soruşturmak için gönderildi. Görülecektir ki olan yine kelepçe taktıkları için birkaç polis memurunun başına patlayacaktır.
“SAKIN ŞAŞIRMAYIN” UYARISI
Şimdi dönem devletin değil, hükümetin valisi olma dönemi. Başörtülü kadınları “kamuoyunda imajı olumlu” olarak gören Manisa Valisi Erdoğan Bektaş’ın, vali olacağının işaretlerini Türk İdareciler Derneği’nin yayın organı “İdarecinin Sesi” dergisinde görmek mümkün. Besmeleli, fermanlı, Deniz Fenerli yazıya karşılık, aynı derneğin İzmir Şubesi tarafından yayımlanan “İzmir İdareciler Bülteni”nde eski İzmir Vali Yardımcısı ve Büyükşehir Belediye Başkanı Ceyhan Demir cevap veriyor, yazısının bir bölümünde de “Bu kaymakamı lütfen dikkatle izleyin. Yakında bir ile vali olarak atanırsa sakın şaşırmayın” diyor. Kaymakam, vali yardımcısı ve valilerin üyesi olduğu Türk İdareciler Derneği’nin dergisi, anlaşılıyor ki birilerinin iktidarın gözüne girmek için yazılarıyla kendilerini gösterdikleri bir dergi olmuş. Saffet Arıkan Bedük bu duruma nasıl seyirci kalıyor hayret...
Erdoğan Bektaş, o dergide vali yardımcısı olarak çalıştığı sırada milli eğitim ve emniyet görevlerini kırtasiyesi yoğun işler arasında olduğundan sevmediğini belirtiyor, başka bir vali yardımcısına bağlı olan vakıf işlerini yürütmek için pazarlığa oturuyor. Sonuçta vakıf işlerini yürütme görevini alıyor. Eğitim ve güvenlik mülki idare amirinin en önemli görevleri arasında olmasının yanı sıra, iyi bir eğitimden geçirip, güvenli bir ortamda çalışma koşullarını sağlayarak balık tutmayı öğretmediğiniz yurttaşımıza, vakıftan para aktarmayı önemli bir iş sayıyorlar.
FERMANLAR YAYINLIYOR
Vakıf işlerine üstlenen Erdoğan Bektaş, “Besmele çekip işe girdim ki, manzara göründüğünden de berbat” diyor. Kendisinden önce bu görevi yürüten vali yardımcısını da dolayısıyla karalıyor. Bununla yetinmeyip “Besmele” sözcüğünü öne çıkarıp belli bir imaj vermeye çalışıyor.
Hukuk sözlüğüne göre ferman “Padişah tarafından yazılı verilen emir; bir kararın yerine getirilmesi için padişahtan çıkan tuğralı emir” anlamına geliyor. Dönemin Vali Yardımcısı Erdoğan Bektaş da kendisini padişahlık özentisine kaptırmış olacak ki mesleki dergilerine böylesine ifadeler kullanmayı uygun buluyor. Bu kamu görevlisine birilerinin de çıkıp devletimizin fermanlarla değil, hukuk devleti ilkeleriyle yönetildiğini öğretmesi gerekirdi.
Kendi çalışmalarını övüyor ve şöyle devam ediyor: “Yapanlar bilir, vali yardımcılığında üzerinize vazife olmayan işlere karışmamak esastır. Gördüğünü görmezden geleceksin, kimsenin işine karışmayacaksın, 8-5 mesaisine bakıp, maaş hesaplarıyla, maaşa zam beklentileriyle, zamansız terfi eden ya da bilmem nerede hovardalıkta yakalanan meslektaşlarının dedikodularıyla gününü geçireceksin.” Bektaş, tüm vali yardımcıları hakkında da olumsuz bir genelleme yapıyor.
DENİZ FENERİ ÖVGÜSÜ
Erdoğan Bektaş, sosyal yardım çalışmalarından söz ederken sadece Deniz Feneri Derneği’nin adını veriyor. Açıkçası, Bektaş Kızılay Derneği’nin, Türk Hava Kurumu’nun, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun, Mehmetçik Vakfı’nın, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin, üyesi olduğu Türk İdareciler Derneği’nin yaptığı sosyal yardım çalışmalarını dikkate bile almadan sadece “Deniz Feneri Derneği” diyor.
Vali Yardımcılığından sonra Üsküdar Kaymakamlığı görevinde bulunan Erdoğan Bektaş, bunları yazdığına göre, Ceyhan Demir’in İzmir İdareciler Bülteni’nde “iktidara bu mesajları veren kişi yakında bir ile vali olarak atanırsa şaşırmayın” öngörüsünün sonucuna bakalım:
Erdoğan Bektaş önce Muş Valiliği’ne atandı. Oradan Manisa Valiliği’ne getirildi. Başörtülü olmayan kadınları “kamuoyunda imajı olumlu değil” diye değerlendiren o vali, sözde soruşturma geçiriyor... Niyetiniz onu görevden almaksa yazılı açıklaması elinizde olduğuna göre daha neyi bekliyorsunuz? Her zaman olduğu gibi “zamana yayıp unuttururuz. Onlar da iki gün yazar, sonra unuturlar” diye mi soruşturmayı savsaklıyorsunuz? Bu kadarını da yapmayın artık...
