9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de, seçim öncesi ve seçimden sonra yeni hükümet kuruluncaya kadar hiçbir atama kararnamesini imzalamamıştı. Yeni atamaların yeni hükümet tarafından yapılmasını uygun bulmuşlardı. Bugün ise atamalar bütün hızıyla sürüyor, yıllardır vekaleten yürütülen görevlere asaleten atamalar yapılıyor, emekliliği yaklaşmış olanlar başka görevlere alınıyor, yerlerine o kadrolara “yandaş”lar dolduruluyor. Böylece koalisyon hükümetinde, AKP’nin ortağı olacak partinin kadrolaşmasının önü tıkanmaya çalışılıyor.
AKP, bir siyasi partiyle ortak bir hükümet kurması halinde onlara hareket alanı bırakmak istemiyor. Koalisyon oluşumlarında 13 yıldır iktidarda olan büyük ortak AKP bu konuda zaten avantajlı konumda olacak.

YARGIYA GİTMELERİNİN ÖNÜ TIKANDI

Bugün, bürokraside üst düzey görevlerde bulunanların önemli bir bölümü Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde bu görevlere getirilen kişilerden oluşuyor. O yüzden Erdoğan’ın özel konumu nedeniyle, küçük ortağın payına düşen bakanlıklarda/diğer kamu kurum ve kuruluşlarında, hizmet vereceği kendi kadrosunu oluşturma fırsatı bulması hayli zor...
Doğrudur, AKP’nin kendi kadrolarından kolaylıkla vazgeçeceğini beklemek fazla iyimserlik olur. Üstelik AKP; 13 yıllık iktidarı süresince kamu yönetiminde, Cumhuriyet döneminde eşine rastlamayacak oranda etkin/hızlı/yaygın bir şekilde kadrolaşmıştı. Bu dönemde kamu görevlilerinin görevden alınmalarında atama kararnamesi çıkarılması tali bir yöntem haline getirildi. Görevden almalar yasal düzenlemelerle toplu bir şekilde yapıldı. Böylece, kamu çalışanlarının idari yargıya gitmelerinin de önü kapatıldı.
Bu uygulamaların doğal sonucu olarak, devlet yönetiminde devamlılığın sağlanması, kurumsal hafızanın korunması, kamuda tesis edilmiş kurullara uyulmasını sağlama gibi konularda özel bir öneme sahip, sorunlar ve çözüm yolları konusunda deneyimli bürokratik yapı yok olma aşamasına geldi.

SANKİ BABALARININ PARASI

Bu tarz kadrolaşma birçok bakanlıkta gerçekleştirildi. Ama en büyük kıyım Milli Eğitim Bakanlığı’nda, Emniyet Genel Müdürlüğü’nde hatta yargıda yaşandı. Kanun Hükmünde Kararname ya da Torba Yasa adı altında geçirilen ve başta ne olduğu anlaşılamayan yasalarla gerçekleştirildi. Bakıyorsunuz, bakanlığın deneyimli ne kadar bürokratı varsa bir sabah kendilerini görevden alınmış, “havuza atılmış” olarak buluyorlar. Onlardan kendilerine yakın olanlar bürokraside görevlendiriliyor, diğerleri dairelerine gitmeden, hiçbir iş yaptırılmadan maaşlarını almaya zorlanıyor.
Bugün bürokraside bu durumda olan 2 bine yakın kamu görevlisi bulunuyor. Onlara bırakın bir görev verilmesini, “Daireye gelmeseniz memnun oluruz. Siz maaşınızı alın, güle güle harcayın” deniliyor. Sanki babalarının parasını veriyorlar.

PROTOKOLDE BULUNMALI

Bürokrasiyi en iyi tanıyan, hükümetlerin kadrolaşma konusundaki adımlarını mesleği gereği izleyen ve kısa süre önce emekliye ayrılan Mülkiye Başmüfettişi Mahmut Esen’e, yeni hükümet kurulurken bürokrasi için yapılması gerekeni sordum, şunları anlattı:
“Partiler arasında yapılacak olası koalisyon görüşmeleri sırasında üst düzey personelin görevden alınması konusu özellikli olarak ele alınmalı ve karara bağlanmalı. Bu bağlamda bakanlıkların merkez ve taşra teşkilatında üst düzey yöneticilerin görevden alınmaları konusunun, çıkarılacak bir yetki kanunu çerçevesinde bakanlar kurulunca kararlaştırılacak Kanun Hükmünde Kararname ile düzenlenmesi sağlanılmalı. Bu suretle koalisyon daha sağlıklı kurulabilecek, uzun ömürlü olabilecek, çıkması olası ihtilafların önüne de geçilmiş olacaktır.” Hükümet ortağı olacak partinin bürokratı olacağını sananlar, büyük bir hayal kırıklığına hazır olsunlar. Çünkü onların kadrolaşmasına AKP asla izin vermez, Saray onay vermez...

Hangi parti kaç milletvekili çıkarır


Bir erken seçimden söz ediliyor. Böyle bir seçimin hangi siyasi partiye ne ölçüde yarayacağı tartışılıyor. Hedef olmaması için araştırma şirketinin adını vermeden oy oranlarını ve çıkarabileceği milletvekili sayılarına bakalım:
AKP yüzde 42,97 ile 278 milletvekili, CHP yüzde 26,54’le 133 milletvekili, HDP yüzde 13,92 ile 87, MHP yüzde 12,73’le 52 milletvekili çıkarabiliyor...
Bu tablo daha çok değişir. Türkiye’yi erken seçime götürmek isteyenlere duyurulur.