Yapılan açıklamalardan öğrendik ki, Güneydoğu’nun birçok yöresi, tam anlamıyla bölücü terör örgütünün kontrolüne geçmiş. Örgüt mağaralara yerleşmiş, nereden buldu, nasıl çıkardıysa 3 bin 500 metreye ağır silahlarını çıkarıp yerleştirmiş. Bunların gidişlerine, geçişlerine anlaşılıyor ki hep göz yumulmuş, “Geçin koçum size karşı operasyon yapılmayacak” denilmiş. İşte bugün o alanlara bayrağımız çekiliyor, askerlerimiz “O dağları yeniden kazandık” açıklaması yapıyor...Ülkenin haline bakın Allah aşkına...
Peki, bu kadar silahın geçmesine, o dağları teröristlerin mesken tutmasına seyirci kalanlar, bir gün o silahların güvenlik güçlerine, halka döneceğini bilmiyorlar mıydı? Bilmelerine rağmen askerin operasyon yapmasına niçin izin verilmiyordu? Cumhurbaşkanı, Başbakan, önceki İçişleri Bakanı, bazı bakanlar “Valilere biz operasyon izni vermeyin demedik” söylemiyle işin içinden çıktı. Ama gerçek durum hiç de öyle değil.

ŞİMDİ DE “OPERASYON YAPIN” GENELGESİ

Hükümetin “çözüm sürecini buzdolabına koyması”ndan sonra, Başbakan Ahmet
Davutoğlu imzasıyla valiliklere gönderilen genelge, bir yerde gerçeğin itirafıdır. Davutoğlu, askerin operasyon yapılmasına ilişkin taleplerinin yerine getirilmesini 5 Ağustos 2015 tarihli genelgesinde belirtiyor. Yani, o güne kadar “Aman operasyon izni vermeyin” diyenler, işin farklı boyutlara varmakta olduğunu görmeleri sonucu operasyon izinlerinin verilmesini istedi.
Dağları, alanı terör örgütüne bırakan yüce devletimiz, ilçeleri de terör örgütünün sözde “Gençlik yapılanması” denilen teröristlere terk etmişti. Polisin mahallelere giremediği ilçeler oluyordu da, hendeklerin kazılması, hendeklerin çevresine el yapımı patlayıcılar yerleştirilmesi, barikatlar oluşturulması, kimlik kontrollerinin yapılması da yine AKP döneminin eseridir. Hiçbir dönemde terör örgütünün şehir yapılanmaları bu kadar ileri gitmemişti.
Buna da seyirci kaldılar. “Aman dokunmayın, aman olay çıkmasın” diye terör örgütünün gençlik yapılanması adeta ilçeleri teslim aldı. Devlete yakınlığı ile bilinen aşiret mensupları evlerinden çıkamaz, işyerlerine gidemez hale getirildi. Devletin yanında yer alanlar bugün ekmeğe muhtaç duruma düşürüldü.

NE OLUYOR BİLEN YOK!

Başta Cizre, Silvan, Sur, Yüksekova olmak üzere Güneydoğu’da terör örgütünün etkili olduğu ilçelerde günlerce “sokağa çıkma yasağı” ilan edilmesi de olağan hale geldi. Peki sokağa çıkma yasakları ilan ediliyor da, ne yapılıyor? Ne bitmez, tükenmez yasaklarmış bunlar? Eğer sokağa çıkma yasağı ilan ediyorsanız, önceden belirlediğiniz teröristleri yakalamanız, ev ev arama yapmanız gerekiyor. Bunun da haftalarca sürmemesi, halkın bir an önce bu sıkıntılı süreçten kurtarılması beklenir.
Cizre’de konuştuğum bir vatandaşımız, “Daha önce Cudi, Nur, Sur mahallelerinde terör örgütünün etkinliği vardı. Şimdi Yasef başta olmak üzere diğer mahalleler de aynı duruma getirildi” diyor. Ardından da şunları ekliyordu:
“Olaylar bir anda başlıyor. Ellerinde silah, roketatar bulunan teröristler ortaya çıkıyor. Araçları yolu kapatacak bir biçimde durdurtup kontak anahtarını alıyorlar. Böylece yollar kapatılıyor. Güvenlik güçleri bunlara hemen müdahale edemiyor. Dahası, örgüt elemanları bir taraftan da emniyetin araçlarını hedef alıyor. Anlayacağınız bizim bu güzel memleketimizde yarına nasıl uyanacağımızı bilemez haldeyiz. Bizler kan ağlıyoruz.”

“YAPMAYIN OĞLUM, ETMEYİN OĞLUM”

Cizre, ekonomisi en iyi ilçelerden biridir. Komşu ülkelerle ticaret hep Cizre üzerinden yürütülür. Ama olaylar esnafı da perişan etti. Çeklerini, senetlerini ödeyemez hale geldiler. İşyerleri üç gün açıksa, iki gün kapalı. Teröristler o kadar rahat hareket ediyor ki, nasıl olsa kendilerine kolay kolay müdahale edilmeyeceğini bildikleri için kazdıkları hendeklerin arkasında yeni hendekler kazıyor, oralara da patlayıcılar döşüyor. Adamlar sıkıldıkça Habur yolunu iki yönlü olarak kesiyor. Amaç kendilerine polisin müdahale etmesini sağlamak... İşte bu kadar rahat hareket ediyorlar.
Polisin esnek tutumunu da kendileri açısından fırsata çevirmek isteyen teröristlerin yaptıklarından birisi de cadde ve sokak lambalarına ateş edip kırmak oluyor. Kenti karanlıkta bırakıyor, böylece gece müdahale edilmesini de zorlaştırıyorlar.
Bir zamanlar örgütün dağ kadrosuna destek olan Cizreliler bile bugün ilçelerinde yaşananlardan dolayı çok sıkıntılı, hatta pişman. Bir baba, örgütün gençlik yapılanması içinde yer alan oğluna bu eylemleri niçin yaptıklarını sorduğunda, “Çözüm sürecini bitirdiler. Çözüm süreci başlayana kadar devam edeceğiz” cevabını aldığını aktardı. Oğluna sadece şunu söyleyebildi: “Yapmayın oğlum, etmeyin oğlum, bize de, memlekete de yazık ediyorsunuz.”