İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2012/120653 soruşturma numarasıyla yürütülen, gözaltına almalar 17 Aralık 2013’te başladığı için soruşturmanın adı kamuoyunda “17 Aralık” olarak biliniyor. Soruşturmayı Cumhuriyet Savcısı Celal Kara yürütüyor, koordinatörlüğünü ise Başsavcıvekili Zekeriya Öz yürütüyordu.
Soruşturmanın konusu “haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, üye olmak, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek, rüşvet vermek, rüşvet almak, rüşvete aracılık etmek, kaçakçılık, resmi belgede sahtecilik, suçtan kaynaklanan malvarlığını aklama, fuhuşa aracılık etmek” olarak belirtiliyordu. Suçlananlar ise 3 bakan, çocukları, AKP’li iş adamları ve Reza Zarrab’dı.

HADİ BAKALIM GÖREV YAPIN

2012-2013 yıllarını kapsayan soruşturmada, tarihin en büyük yolsuzluk rakamları telaffuz edildi. Türkiye için tam bir “yüzleşme süreci” başlamıştı. TBMM’de kurulan Soruşturma Komisyonu’nun çalışmalarını engellemek için AKP’liler iki savcı, birkaç polisin hükümeti görevini yapamaz hale getirmek için bu soruşturmayı yaptırdığını asıl amacın “darbe” olduğunu gündeme getirdi.
O savcıların elinden soruşturmalar alındı, savcılar başka illere tayin edildi, sonra açığa alındı. Sonra yakalama kararı çıkarıldı. Yani, bu ülkede bakanların, çocuklarının karıştığı yolsuzluk, rüşvet olayı unutuldu. Soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcıları, araştırmaları yapan emniyet mensupları “sanık” oldu. Hemen hepsi ya tutuklandı ya da açığa alındı.

SİZ BUNA İNANDINIZ MI?

Bakan çocuklarını, onlarla bağlantılı olan Reza Zarrab’ı gözaltına alan dönemin Mali Şube Müdürü Yakub Saygılı, yardımcısı Yasin Topçu, TBMM Soruşturma Komisyonu’na defalarca dilekçe verdi. “Bir de olayı bizden dinleyin. Soruşturmanın başlangıç aşamasından görevden alındığımız tarihe kadar kişiler, olaylar ve elde edilen delillere vakıfız” demeleri AKP’liler için bir anlam ifade etmedi. Savcı Celal Kara’yı kimse dinlemedi. Çünkü olay yolsuzluk-rüşvetten çıkarılıp “hükümete darbe”ye dönüştürülmüştü.
Soruşturmayı yürütenlerin elinden soruşturma alınınca, dosyada eksik kalan bölümlerin tamamlanması yerine “takipsizlik” kararı verildi. Koordinatör savcısı, soruşturma savcısı, araştırmaları yürüten mali şube müdürü, yardımcısı, hatta polisleri açığa alınmış soruşturmada rüşvet, yolsuzluk, onca belge unutuldu, olay “hükümete darbe”ye dönüştü. Sahi siz inandınız mı buna?

DARBEDEN TUTUKLANACAKLARDI

Bu ülkede son yıllarda en kolay suçlama yöntemi “darbe” oluyor. “Ergenekon” diye hayali bir örgüt yarattılar. Hükümete darbe yapacakmış! Yüzlerce insanı gizli tanık ifadeleriyle, düzmece belgelerle cezaevine koydular. Her şeyin yalan olduğunu kendileri de biliyordu. Yetmedi, ardından 364 asker “darbe” hazırlığı yapmaktan dolayı yargılandı. Cezaevine konuldular. Mahkum edildiler. Onların mahkum edilmesine gerekçe gösterilen belgelerin sahte, düzmece olduğunu yargılayanlar da çok iyi biliyordu.
Zekeriya Öz’ün yurtdışına kaçışının nedeni, “Ergenekon”, “Balyoz” davalarının hesabı soruluyormuş da onlardan kurtulmak içinmiş gibi gösteriliyor. Hemen belirtelim kaçışın bu olayla hiç ilgisi yok. Öz’ün yakalanmasıyla ilgili karar, bakanların, çocuklarının karıştığı rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili... Hükümete “darbe” yaptığı gerekçesiyle tutuklanacaktı. İşte kaçışı ya da kaçırılışı bu yüzdendir.

ÇOK YANILIRSINIZ ÇOK

Eski Cumhuriyet Savcısı, YARSAV eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nu da aynı savcı Ergenekon’a bulaştırmak istemişti. Savcı Öz’ün kaçışını sordum, şöyle yorumladı:
“Zekeriya Öz’den Ergenekon’un hesabı daha hiç sorulmadı. Zaten bu dava devam ederken hesap da sorulamaz. Sanki, Ergenekon’un hesabı soruluyormuş da, Öz bu yüzden kaçmış gibi bir algı yaratılıyor. Kaçışın nedeni, 17 Aralık soruşturması kapsamında hakkında yakalama kararı verilmesidir. Ergenekon’dan kaçtığı algısı, AKP’liler için can simidi oldu. Sonuçta, Ergenekon davası Yargıtay’da devam ederken, Öz’den hesap sorulamaz. Delil yetersizliğinden sanıklar beraat etseler bile Öz’e bundan dolayı bir şey yapılamaz. Önemli olan kumpası ortaya çıkartmaktır. Bu konuda da henüz bir adım bile atılmadı. Kamuoyunda yanlış bir algı yaratılıyor.”
Öz’den, “Ergenekon kumpası”nın hesabı sorulmalıdır. Ama Celal Kara’ya “Sen niçin böyle dört dörtlük bir soruşturma dosyası hazırladın” diye hesap sorulacaktı. O bu yüzden kaçtı. Bakın şu ülkeye isimleri yolsuzluk, rüşvet, kara paraya karışanlar “darbe mağduru”, kaçanlar “darbeci” diye gösteriliyor. Siz de bu kaçışı hâlâ “Ergenekon”a bağlıyorsanız çok yanılırsınız çok...