7 Haziran seçiminden sonra Teğmen Altuğ Tek’in şehit edilmesiyle birlikte şehit asker sayısı 100 oldu. Polis Memuru Arif Demir’in şehit edilmesiyle şehit polis sayısı 77’ye yükseldi. 4 korucunun şehit edilmesiyle de şehit sayısı toplam 181’e ulaştı.
“Analar ağlamasın” diye zamanında ilçelere, illere silah yığınağı yapılmasına seyirci kalanlar bu gidişle daha çok sayıda anayı ağlatacaklar. Bunlar yetmiyor, şimdi de Suriye’ye bir kara harekatı yapılmasının öncülüğüne soyunuldu. Suriye’ye askerimizin girmesi durumunda, orada bulunan teröristler de çatışmalarda ister istemez şehit verdirir.

ASKERİMİZE YENİ CEPHE AÇIYORLAR


Başbakan Ahmet Davutoğlu da, askerimizin Suriye’ye girmesi konusunda çok istekli. “Birleşmiş Milletler bu konunun arkasında olduğu takdirde Suriye’ye girmeye biz varız” diyor. Rusya’nın rızası olmadıkça askerimizin Suriye topraklarına ayak basması beraberinde çok büyük sıkıntılar getirir.
Askeri yetkililer, yaz mevsiminde Suriye’ye bir kara harekatına karşı çıkıyordu. Eğer hükümet karar verecekse, mevsim koşullarının en uygun olduğu dönemin bu aylar olduğunu belirtiyorlar. Ancak yapılacak harekatta dikkat edilecek en önemli konunun, Suriye’nin kuzeyine girilirken, diğer yandan ülkemizin Güneydoğusu’nda teröristlerin yapabilecekleri eylemlere, sabotajlara karşı “geri bölge”nin emniyetinin çok iyi alınması gerekiyor.
Eğer geri bölge emniyeti iyi alınamadığı takdirde Suriye topraklarına giren silahlı güçlerimiz, iki cephede gayrinizami harp taktiğine göre mücadele etmek zorunda kalır. Burada önemli olan dünya devletlerinin tepkisini çekmeyecek şekilde iç güvenliğimiz için tehdit yaratan, Suriye devletinin kontrolü altında bulunmayan arazi kesimleriyle harekatı sınırlamak.

BUNUN DAHA DA İLERİSİ VAR


Eğer harekatın boyutu Suriye’de bir hükümet değişikliğini yaratacak tarzda bir adım daha ileri götürülmeye kalkışılırsa hâlâ Suriye’de bulunan Rusya’nın silahlı güçleriyle çatışma söz konusu olabilir.
Çünkü, Rusya Beşar Esad rejimini desteklediği için Esad’ın hakimiyeti altındaki topraklara her hangi bir yabancı ülke silahlı güçlerinin girmesine müsaade etmeyecektir. Bu nedenle yapılacak harekatın kapsamı, belirlenecek arazinin hudutları konusunda mutlaka hem Rusya’yla, hem İran’la önceden koordine edilmesi şart. “O devletler bizi ilgilendirmiyor. Bizi tehdit eden güvenlik sorunudur” diye bakarsak, Suriye’ye destek amaçlı olarak Rusya’nın bize karşı silahlı güç kullanmasının söz konusu olduğu değerlendiriliyor.

TAARRUZ HAREKATI YAPILIRSA


Konuyu çok iyi bilen bazı komutanlarla konuştum. “Karşımızda terör örgütü olduğunu düşünerek tamamen normal savaş şartları dışında harekat icra edersek can kaybımız fazla olmaz. Ama taarruz harekatı icra edersek kaybımız olur. Çünkü karşımızda düzenli silahlı güç yok. Kimin nerede pusu kuracağını bilmiyoruz. Güneydoğu’daki mücadeleyi, Suriye’nin kuzeyine taşıyacak şekilde yapmalıyız” görüşündeler.
Güneydoğu ilçelerindeki gelişmeleri ise askerlerimiz de kaygıyla izliyor. Olayların bu boyuta gelmesinin nedeni olarak hükümetin “çözüm süreci”ni gösteriyorlar. Yıllarca terör örgütünün silahlanmasına, ilçelerde yapılanmasına seyirci kalanlar, bunu da “analar ağlamasın” adı altında yürütenler şimdi anaların daha çok ağlamasına neden oluyorlar. Bu yılki şehit sayımız önceki yılları katladı. Üstelik terör örgütü eylemlerini giderek artırıyor.

ÖRGÜT, BASAMAĞIN EN ÜSTÜNDE


Güneydoğu’da bazı kara birliklerine jandarma görevi verildi. Diyarbakır’da 7’nci Kolordu, Elazığ’da 8. Kolordu komutanlıkları olaylarla mücadele için jandarmanın yetkileriyle ilçelere girmeye başladı. Terör örgütünün ne yapmak istediğini bazıları anlamakta zorlanıyor. Örgütü ve bu, örgütü tanıyan bir komutandan dinliyorum:
“Biz bölge halkının yaşam şartlarını iyileştirmeyi, PKK terör örgütünün beklentileriyle karıştırır, ‘biz bölge halkına istediği imkanları tanırsak, PKK terör örgütü de biter’ diye düşünülüyorsa bu büyük yanılgıdır. Terör örgütü senelerdir son merdivenin en üst basamağında. Onun üst basamadığı da özerkliktir. 30 yıldır geldiği noktaya geldikten sonra, zaman bölge halkını da karşısına aldıktan sonra kesinlikle özerkliği elde edinceye kadar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendisini taraf olarak tanıyıncaya kadar bu mücadeleden vazgeçmez. Terörle, Güneydoğu sorunlarını birbirine karıştırılmaması gerekiyor. Terör örgütü etkisiz hale getirilinceye kadar mücadele kesintisiz olarak sürdürülmek zorunda.”
Topraklarımızda her gün şehitler veriyoruz. Şimdi de sınır ötesinden acı haberler gelecek. Esad’ı devirme hevesi bakalım kaç askerimizin şehit edilmesine neden olacak göreceğiz...