A.Davutoğlu AKP seçim beyannamesini açıkladı:
Yeni Anayasa’da “Türk” ibaresi bulunmayacak; “herhangi bir etnik ya da dini kimliğe referans olmayacak.”
Demek AKP, meclisteki Anayasa Uzlaşma Komisyonu toplantılarındaki tavrını sürdürecek!
Bakınız... Aklıma ne geldi; uzlaşma komisyonunda AKP ve HDP’lilere karşı koyan CHP’nin üç üyesi vardı; Atilla Kart, Rıza Türmen ve  Süheyl Batum.
Üçünün de milletvekili adayı gösterilmemesini nasıl yorumlamak gerekir? “İlginç” diyelim, geçelim... Çünkü: Ben “AKP-CHP-HDP ittifakı kuruluyor” diye yazınca birileri çok kızıyor!
Ekonomik politikaları aynı değil mi?
Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde sınıf arkadaşlığı yapan Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli’nin ekonominin dümenini kime bırakacakları belli:
Tıpkı Ali Babacan gibi Kemal Derviş politikalarının takipçisi Selin Sayek Böke ile Durmuş Yılmaz..! Yani...
“Kumarhane ekonomisine” devam edecekler. Üretimin değil tüketimin-finansın kutsallaştırıldığı neo-liberalizmi baş tacı etmeye devam edecekler.
Türkiye’de tarım denilince akla gelen isimlerden CHP milletvekili Gökhan Günaydın saf dışı edilecek. Dünya tarım devlerine savaş açan  Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp MHP’den istifa etmek zorunda kalacak.
Ve ben susacağım...
Ve ben bunları yazıyorum diye birileri bana kızacak öyle mi?
Benim safım belli...
Parti gözetmeksizin Türkiye’den yanayım...
Einstein’ın dediği gibi; asıl kötülük yapanlar, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlardır!

Asıl mesele

TÜBİTAK’a yönelik soruşturmalar açılıyor, operasyonlar yapılıyor. Kimi TÜBİTAK çalışanları tutuklanıyor.
TÜBİTAK’ın canını acıtan yüzlerce Silivri mahpusundan biriyim. TÜBİTAK, Odatv gibi tüm davalarda yalan raporlar verdi.
Fakat...
Medyada bir hata yapılıyor...
Sanki TÜBİTAK, Cemaat örgütlenmesi ve verdiği yalan raporlar nedeniyle soruşturuluyor. Bu gerçektir, ama bu buzdağının görünen yüzüdür. Mesele derindir. Yazayım...
Adı, Yücel Çipli...
TÜBİTAK çalışanıydı. Cemaat kumpasıyla 16 ay hapiste yattı.
Emekli askerdi ve uzmanlık alanı elektrik ve elektronik idi ve Genelkurmay’ın elektronik sistemler (GES) bölümünde görev yaptı. ABD’de sinyal analiz uzmanlığı konusunda ders aldı. Dinleme konusunda TSK’nın çağı yakalamasını/ dışarıya olan bağımlılığın kalkmasını sağlayan askerlerden biriydi.
Emekli olduktan sonra TÜBİTAK, Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü’nde (UEKABE) çalışmaya başladı. Bu enstitü TSK’nın, yüksek teknoloji gerektiren harp silah araç ve gereçlerine sahip olma girişimleri için başvurduğu/dayandığı/güvendiği en önemli kurumdu. Ulusal ARGE/araştırma-geliştirme çalışmalarının merkeziydi.
Aslında... Sayısal santrallerin ve haberleşme sistem ile teçhizatın ARGE’lerini gerçekleştirerek üretmek üzere TELETAŞ vardı. Turgut Özal özelleştirme kapsamında bu kurumu Fransız ALCATEL’e sattı! Fransızların ilk yaptığı ARGE bölümünü kapatmak oldu! Şaşılacak bir durum yok; Batı her zaman Türkiye’nin yüksek teknoloji üretmesine karşıydı. İstiyorlardı ki, Türkiye onlara bağımlı olsun!..
UEKABE hızla gelişti; Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi/ BİLGEM olarak yeniden yapılandırıldı. 180 olan çalışan sayısı 1200’e ulaştı. ARGE çalışmaları birkaç yüz metrekarelikten, 40 bin metrekarelik kapalı alana ulaştı! Bunun adı, teknolojik bağımsızlık  idi...
Örneğin... Başta TSK olmak üzere devletin kriptolu haberleşmelerini dinlemek kolay değildi.
Sonra...
Cemaat kumpası sonucu -HAVELSAN’da olduğu gibi- milli projeleri sürdüren Yücel Çipli gibi TÜBİTAK görevlileri hapse atıldı..!
Yücel Çipli’nin yazdığı “Casus Değil Vatanseverlik/ Hedef Ulusal ARGE” kitabını mutlaka okuyunuz. Milli bir kurumun nasıl yok edilmek istendiğini, Zaman, Taraf ve Radikal gibi gazetelerin bu kumpasa nasıl yardımcı olduklarını görün.
Zaman gazetesi 29 Ocak 2010’da şu yalanı yazmıştı:
“TÜBİTAK’taki atamalar Perinçek’in onayından geçmiş.”

“CHP’ye katılırız”

Köprülerin altından çok sular geçti...
O Doğu Perinçek kumpaslar sonucu atıldığı Silivri zindanından çıktı; ve Vatan Partisi genel başkanı olarak önceki gün gazetecilere yemek verdi. Söyledikleri ilginçti:
- Türkiye’yi AKP-HDP/PKK yönetemez. Biz milli hükümetten yanayız.
- Bu böyle gitmez; giderse  askerlerin kucağına darbeyi bırakacaklar!
- Necdet Özel sizin bildiğiniz gibi bir komutan değil; bağımsız Türkiye’den yanadır, Atatürkçü’dür; milli ordu geleneğini sürdürmektedir!
- Kürt devleti kurulamaz. ABD, PKK’yı terk edecektir.
- Biz iktidar olduğumuzda İmralı’ya Mehmet Bedri Gültekin arkadaşımızı göndereceğiz; Öcalan’ı tv’ye çıkarıp silahların bırakılması çağrısında bulunduracağız. Sonra yaraları saracağız. Aksi taktirde elinde silah bulunana acımayacağız, idamı geri getireceğiz.
- Kürt kardeşlerimizle birleşeceğiz; Hakkari’de, Yüksekova’da Türk bayraklarıyla miting yapacağız. Kürt kardeşlerimiz “Ankara bizden vazgeçmiş” diyor; biz onlara el uzatacağız.
- Bana “AKP mi PKK mı bu ülke için daha tehlikeli” dersiniz, kesinlikle “PKK” derim. PKK’yı Türkiye’de benim kadar yakından tanıyan az kişi vardır.
- Demokratik haklar açısından Kürt sorunu çözülmüştür.
- Ana dilde eğitime karşıyız. Bu, ülkeyi bölmez parçalar! Kürtçe seçmeli ders olmalıdır.
- Türkiye’de artık Kürt sorunu yoktur ABD-İsrail sorunu vardır.
- AB’ye girmeyeceğiz.
- 20 ilde kadınlarımız liste başı.
- Türkiye’nin en güçlü gençlik örgütüne sahibiz.
- CHP’den 35 milletvekili istediğimiz yalandır. CHP,  “Seyit Rıza” yerine “Atatürk” desin; “Dersim” yerine “Tunceli” desin hemen  6 Ok’ta birleşelim. Hiçbir talepte bulunmadan CHP’ye katılırız; milletvekili pazarlığı yapmayız.
- Emine Ülker Tarhan’a, Sadettin Tantan’a, Masum Türker’e gittik; hepsinin kapısını biz çaldık, elimizden geleni yaptık, ittifak olmadı.
- Hedefimiz 5 milyon oy.
Perinçek’in sözleri böyle...