Diyarbakır HDP mitingine bomba koyan Adıyamanlı cihatçı Orhan G.’nin Alevi çıkması, kimi komplo tartışmalarını da beraberinde getirdi. Görünen o ki, kimileri cahillikte ısrarcı! Yazayım: Adı İdris Ekinci’ydi. Solcuydu; 1978’de sağcılar tarafından Bingöl’de öldürüldü. Öyle bir aile ki; amcaoğlu Abdullah Ekinci, PKK’nın merkez kadrosundaydı; 15 Ağustos 1984’te Şemdinli’ye saldıranların komutanıydı. Sonra PKK iç çatışmasında öldürüldü. Aileden toplam altı kişi siyasal cinayete kurban gitti; hepsi solcuydu! Ve İdris Ekinci’nin geride bıraktığı iki oğlu Azat ve Metin yıllar sonra Selefi cihatçı oldu. Bakın hangi terör eylemlerinde yer alarak canlarından oldular...


Tarih: 11 Eylül 2001
Metin Ekinci

Afganistan Kandahar’daki El Kaide’nin askeri “Türk Kampı”nda sevinç gösterileri vardı; “dava arkadaşları ikiz kuleleri yerle bir etmişti!”
Sevinçleri uzun sürmeyecekti; biliyorlardı ki, ABD yakında kamplarına bomba yağdıracaktı.
Kamplardaki Türk cihatçıların ekim ayı başından itibaren, ikişer-üçer gruplar halinde Gürbulak Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye dönüşleri başladı.
Motivasyonları tamdı; çünkü eylül ayı başında Usame Bin Ladin ile Kandahar’daki kampta kahvaltı yapmışlardı ve Bin Ladin “Babaannem Türk” diyerek moral vermişti. Amacı terörü dünyanın dört bir yanına yaymaktı. Ülkelerden biri de, “darülharp” ilan ettikleri Türkiye idi...
Gelmeden önce El Kaide’nin askeri kanat sorumlusu Ebu Hafs el-Mısri ile toplantı yaptılar.
Terör hedeflerinden biri, TÜSİAD idi! İşadamlarını rehin alıp bir milyar dolar fidye almayı tartıştılar. El Mısri, “fidye olayına sıcak bakmıyoruz” dedi ve ekledi; “Ne yapacağınızı tespit edip, alt yapısını hazırlayıp bize bildirin.”
İncirlik Üssü ve Mersin Limanı’na gelen İsrail yolcu gemisine saldırmayı konuştular.
İki yıl sonra...
Ne yapacaklarını Türkiye ve dünya, 57 kişinin öldüğü ve 750 kişinin yaralandığı İstanbul’daki dört büyük patlamayla öğrenecekti...

İŞTE CANLI BOMBALAR

Metin Ekinci

Tarih: 15 Kasım 2003. Saat: 09.30.
Şişli Beth İsrael Sinagog’unda büyük bir patlama meydana geldi.
Canlı bomba Mesut Çabuk kullandığı 34 UKD 68 plakalı kamyoneti sinagogun kapısında patlattı.
Dört dakika sonra...
Beyoğlu Neve Şalom Sinagog’unda büyük bir patlama meydana geldi.
Canlı bomba Gökhan Elaltuntaş kullandığı 34 ZR 099 plakalı kamyoneti sinagogun kapısında patlattı.
İki patlamada 23 kişi hayatını kaybetti...
Gözler bir anda Bingöl’e çevrildi.
Canlı bombalar Bingöllü’ydü!
Kimdi bu canlı bombalar?..
Mesut Çabuk...
1980 doğumluydu.
Annesini 2.5 yaşında kaybetti. Köy Hizmetleri Müdürlüğü’nde çalışan babası Hüseyin Çabuk’un yeniden evlenmesi nedeniyle halasının yanında büyüdü.
Endüstri Meslek Lisesi mezunuydu.
İşsizdi. Hırsızlıktan sabıkası vardı.
İstanbul’daki bir cami sohbetinde tanıştığı Aysun Çabuk ile evliydi.
Üç yaşında kızı, on aylık oğlu vardı.
20 Kasım 2003 HSBC saldırısı.

Eşinin ifadesine göre, içe kapanıktı; çok kıskançtı, doktorla bile konuşmasına izin vermiyordu. Kendisini bilgisayar oyunlarına vermişti.
2000 ve 2001 yılında Afganistan’a gitti. Muasker Faruk Kampı’nda bütün askeri eğitim süreçlerini geçtiği için “komutan” unvanı almıştı.
Afganistan’daki kod adı; “İkrime” idi...
Gökhan Elaltuntaş...
1981 doğumluydu.
Ailesi MHP’liydi. Kuzeni Ahmet Elaltuntaş MHP il başkanı idi.
Babasının nalbur dükkanı vardı.
Beş kardeştiler.
Açık Öğretim Fakültesi öğrencisiydi.
Bir dönem alkol kullanıyordu. Fakat zamanla, Counter-Strike/Karşı Taarruz adlı bilgisayar aksiyon oyununa bile hoş gözle bakmayan biri oldu. Sebebi, sahte kimlikle gittiği Pakistan’da aldığı dini eğitimdi.
Nişanlıydı. Nişanlısı Ankara’da oturan Trabzonlu bir ailenin kızıydı; ailesinin iddiasına göre 20 gün sonra evlenecekti.
Kod adı, “Yaşar” idi...

EKİNCİ AİLESİ’NİN HİKAYESİ

Azat Ekinci

Sinagog saldırısını gerçekleştiren canlı bombaların düşünsel dünyalarını Bingöl’de etkileyen ve onları bir araya getiren kişi de Bingöllü idi.
Ve hayli ilginç bir aile geçmişi vardı...
Adı, Azat Ekinci...
1976 doğumluydu.
Babası İdris Ekinci; Tapu ve Kadastro’da memurdu. Barzani yanlısı Türkiye-Kürdistan Demokrat Partisi’nden (KDP) ayrılan Marksist-Leninist Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları (KUK) örgütüne mensuptu. Ateistti. 1978’de sağcılar tarafından öldürüldü. 29 yaşındaydı.
Arkasından şiirler yazıldı:
Şûnô şûno bira şûno/Gidiyor gidiyor kardeşim gidiyor;
Îdrîs şûno, Cîhat şûno/İdris gidiyor, Cihat gidiyor...
(Şiirdeki Cihat Elçi halasının oğluydu ve o da aynı yıl sağcılar tarafından öldürüldü.)
Ailede ilginç isimler vardı. Örneğin...
İdris Ekinci’nin amcaoğlu Abdullah Ekinci, 15 Ağustos 1984’te Mahsun Korkmaz Eruh’u basarken o da Şemdinli’yi basan PKK’lı komutandı. Sonra PKK’nın iç çatışmasında öldürüldü.
Ekincilerin akrabaları arasında; halaoğlu Mustafa Ayçiçek ve teyzeoğlu Muhammet Ersöz gibi öldürülen altı solcu vardı! Bitmedi...
İdris Ekinci’nin dedesi Molla İbrahim ve babası Sıtkı Ekinci, Şeyh Said isyanlarına katıldıkları gerekçesiyle Kayseri’ye sürgün edilenler arasındaydı!
Bu ailenin ilk Selefi cihatçıları ise, Azat ve Metin Ekinci
olacaktı...
Babalarını kaybeden iki yaşındaki Azat’ı ve dört yaşındaki Metin Ekinci’yi, Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurluk yapan anneleri Remziye Ekinci bir başına büyüttü.
Devletin 1980’li-1990’lı yıllarında bölgeyi “dincileştirme projesi” sonucu solcu ailenin çocukları Azat ve Metin Ekinci dinci oldu.
Anneleri oğullarını bu yoldan kurtarmayı çok denedi ama başaramadı. Çocuklarının üniversiteyi kazanmalarıyla ilişkileri koptu...

“BİZİM ÇOCUKLAR YAPMAZ” REHAVETİ

Azat Ekinci...
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazanıp İstanbul’da yaşamaya başladı. 19 yaşında Pakistan’a gitti. İki yıl dini eğitim gördü.
El Kaide’ye kapılınca fakülteyi terk etti. Çeçenistan gibi ülkelerde savaştı.
Kod adı, “Ebu Nidal” idi.
Sonra... Bingöl’e döndü. Sahra adlı bir internet kafe açtı.
Ortağı kimdi dersiniz; canlı bomba Gökhan Elaltuntaş!
İkiliye daha sonra -Metin Ekinci’nin okul arkadaşı- canlı bomba Mesut Çabuk da
katıldı.
Tarih: 28 Ekim 2000
Azat Ekinci, internetten tanıştığı Kevser Ergin ile Ankara’da nişanlandı. İki ay sonra Bingöl’de düğün yaparak evlendi. Bir kız çocukları oldu.
İki yıl sonra Bingöl’de Merkez İnternet Kafe’yi açtılar.
Bu arada evde sohbetler düzenliyorlardı. Dini bilgileri veren kişi Azat Ekinci idi. Yaptığı sohbetlerde, cinlerle ilgilendiğini, cin çıkarabildiğini ve cinlerin kendisine saldırdığını anlatıyordu!
Aslında... Her yaptıkları göz önündeydi...
Azat Ekinci, gerek İlahiyat Fakültesi’nde okurken İstanbul’daki öğrenci eylemlerinden gerekse savaşmak için yurt dışına çıkması nedeniyle 1997’den beri polis tarafından takip ediliyordu. Dosyası hayli kabarıktı.
Bu arada ne oldu dersiniz?
İddiaya göre; MİT, Emniyet’e “onu biz takip ediyoruz, siz bırakın” dedi!
İddiaya göre; Azat Ekinci’nin telefonlarını dinlemeye yönelik başvuruyu İstanbul DGM savcılığı “silahlı eylem yapacağına dair somut bulgu bulunmadığı” gerekçesiyle reddetti!
15 Kasım 2003 Neve Şalom Sinagogu saldırısı.

Bursa Emniyeti’nin 2002 yılının Nisan ayında El-Kaide’ye yönelik operasyonunda, yakalananlar gerçek adını bilmediklerini belirtip eşkalini çizdirmişler ve kod adının “Ebu Nidal” olduğunu söylemişlerdi.
Ne yazık ki, bu takipler “bizim çocuklar Türkiye’de terör eylemi yapmaz” bakışı ve duygusal yakınlıkla sonuca ulaşmadı.
Oysa...
Onlar, Türkiye tarihinin en büyük terör eylemine hazırlanıyordu...

CANLI BOMBAYA DİREKSİYON DERSİ

Azat Ekinci...
2002 yılında kayınbiraderi Ümit Ergin vasıtasıyla EKO TEM adlı temizlik malzemeleri üretimi yapan şirkete (kayınvalidesi Hatice Ergin adıyla) ortak oldu.
Paranın kaynağı, El Kaide’den “Türkiye Emiri” Habib Aktaş’a terör saldırısı için gelen 150 bin lira idi. “Mardinli Habib” 1994’ten beri kamplardaydı. Kandahar’daki kampta Bin Ladin ile sohbet eden ekibin başındaki isimdi.
Deterjan imalat şirketine ortak olmalarının nedeni; bomba için gerekli olan amonyum nitrat gibi kimyasal maddeleri temin etmekti!..
Tarih: 1 Mayıs 2003.
Bingöl’de deprem oldu; 176 kişi hayatını kaybetti.
İnternet kafeleri büyük hasar gördü.
Ekip İstanbul’a taşındı. Gaziosmanpaşa ilçesinde “Özgür İletişim” adlı cep telefonu dükkanı açtılar.
Bu arada Azat Ekinci’nin eşi Kevser, Ankara’dan arkadaşı Yasemin ile Gökhan Elaltuntaş’ı tanıştırdı.
Bunlar yaşanırken diğer yanda katliam planları yapıyorlardı. Ankara’dan deterjanların İstanbul’a getirilmesinin güçlüğü nedeniyle İstanbul İkitelli’de “Gökkuşağı Pazarlama” adlı deterjan pazarlama şirketi kurdular.
Şirket, 1994-98 yılları arasında Afganistan’da savaşmış Vanlı Fevzi Yitiz üzerineydi.
Patlayıcılar konusunda uzman olan Habib Aktaş zamanla buraya tüp, kazan, asit bidonları getirmeye başladı. Malzemeler hazırdı.
Bomba imali bir buçuk ay sürdü.
Peki kimler canlı bomba olacaktı?
Kimisi kabul etmedi, kimisi kabul etti...
Kabul eden Gökhan Elaltuntaş’a direksiyon dersi vermeye başladılar!
Tarih: 4 Kasım 2003.
İlk iki kamyonete bombalar yüklendi.
Bir gün sonra... İki kamyonete daha bomba yüklendi.
Ölüm arabası sayısı dört idi!
Yollarda olabilecek kontrollere karşı İpekler Yağ ve Sabun Ticaret Şirketi’ne sevk irsaliyeleri düzenlendi.
Dört ölüm arabası hazırdı...
Canlı bombaları taşıyan otomobil ise Bingöl’den yola çıktı...
Tarih: 7 Ekim 2003.
Canlı bomba Mesut Çabuk eşini Bingöl’den İstanbul’a getirmek için memleketine gitmişti.
Otomobili bir arkadaşından ödünç aldığını söyledi. Çocukları ve eşiyle İstanbul’a hareket etti. Bingöl çıkışında otomobile Azat Ekinci bindi.
Ve Ankara’dan; nişanlısının yanında olan diğer canlı bomba Gökhan Elaltuntaş’ı aldılar.
Üsküdar’da Mesut Çabuk’un bir akrabasının evine gittiler.
Birkaç gün sonra Mesut Çabuk, “Dubai’ye gidiyorum” diyerek Azat Ekinci ve Gökhan Elaltuntaş ile çıkıp kayıplara karıştı.
Canlı bombalar son günlerini moral piknikleri yaparak, ibadet ederek geçirdi.
İddiaya göre, son konuşmaları videoya kaydedildi ama bu video hiç ortaya çıkmadı!

BİRİ IRAK’TA, DİĞERİ SURİYE’DE ÖLDÜ

Sinagog patlamalarından hemen sonra kamyonetlerin sahiplerine ulaşıldı. Neve Şalom Sinagogu önünde patlatılan kamyonetin sahibi kimdi dersiniz; Azat Ekinci’nin ağabeyi Metin Ekinci!
Metin Ekinci, ehliyetinin içinde bulunduğu cüzdanının 4 ay önce Bingöl depremi sonrası yaşadığı çadırdan planlı olarak çalındığını söylese de tutuklandı.
Bu arada...
Beth İsrael Sinagogu önünde patlatılan diğer kamyonetin sahibi ise Feridun Uğurlu idi. Polis Uğurlu’yu bulana kadar, o İstanbul İngiliz Konsolosluğu önünde kendisiyle birlikte bomba yüklü kamyoneti havaya uçurdu!
Bir diğer canlı bomba ise aynı gün HSBC bankasını havaya uçuran İlyas Kuncak idi. Uzatmayayım...
Tarih: 25 Aralık 2003.
Azat Ekinci Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan Suriye’ye gitti. Habib Aktaş’ın bir ev sohbetinde söylediğine göre Irak’a canlı bomba olmaya gitmişti.
Tarih: 14 Aralık 2004.
Irak-Haldiye’de karakola yönelik intihar saldırısında Azat Ekinci öldü; canlı bomba olmuştu.
Ve:
Ağabeyi Metin Ekinci, 22 Mayıs 2006’da tahliye edildi. Savaşmaya gittiği Suriye’nin Halep kentindeki çatışmada 2012 yılında öldürüldü...
Öldürülen solcu babanın selefi cihatçı iki oğlunun sonu böyle olmuştu...

AMCASININ MEKTUBU

Amcaları Sami Ekinci’nin 2012’de yazıp sosyal medyada paylaştığı mektubu bu yazının ana fikrini oluşturuyor. Özetle şöyle diyordu:
“Bingöl gençlerini ölüme götüren kaposlar, karabasanlar, ahtapotlar, vampirler...
Bir zaman JİTEM oldunuz, komando birliklerinde devlet tarafından eğitilerek HİZBULLAH olarak hortladınız, şimdi de MÜSLÜMAN KARDEŞLER kimliğine büründünüz...
Çekin o pis vantuzlarınızı tertemiz gençlerimizin bedenlerinden.
Sizler, ne Müslümansınız, ne savaşçısınız, ne de politikacısınız
Sizler, körpecik canları pazarlayan simsarlarsınız.
Sizler, gönderdiğiniz her insan için para alan kan emicilersiniz.
Asıl amacınız, bu güzel coğrafyadaki insanları etnik ve lehçe farklılıklarıyla
çatıştırarak, bu canım coğrafyayı kana bulamaktır. Büyük projeniz budur.
Suriye, sizler için uygulama alanı küçük cep harçlığı, büyük planın parçası, yani kılıftır...
Hedefiniz bu güzel coğrafyadır...
Metinimin, anasının, karısının, dünya tatlısı iki kızının da tüm günahları boynunuza olsun.
Uyan Bingöl. Bu ahtapotları, bu vampirleri tanı.
Bunlar karda yürür izlerini belli etmezler.
Bunlardan uzak dur ki... Başka ocaklar sönmesin.
Metin’im, Azat’ım...
Bana sormuştunuz babamız solcu muydu diye...
Babanız bir insana taş atmayacak kadar, bir çiçeği dalından koparmayacak kadar, bir kuşun ölümüne ağlayacak kadar ince bir insandı. Solcuydu...
Ben; Bingöl’deki solcular, iş istediğinizde sizi kapıdan çeviren dostlar, ahtapotlar, vampirler, karabasanlar hepimiz
suçluyuz...”
Evet...
Son söze gerek var mı?
Bu toprakların yoksul sahipsiz gençleri; dün olduğu gibi bugün de, can almaya ve can vermeye devam ediyor...