Uzun süredir hedef gösteriliyordu.
Yandaş kalemlerce tehdit ediliyordu.
Dövüleceği, ezileceği, karizmasının çizileceği, evinin önünde rezil edileceği yazılıp
çiziliyordu.
Haram havuzlarında hazırlanan gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında, sosyal medyada sürekli linç ediliyordu.
Facebook’ta, Twitter’da “Aktroll” denilen AKP beslemelerinin akıllara durgunluk veren iftiralarına uğruyor, güneş yüzü görmemiş küfür ve hakaretlerine maruz kalıyordu.
Tehditler, aba altından sopa göstermeler, linçler, psikopatları galeyana getirecek tahrikler sürüp giderken, ülkeyi yönetenlerden biri de çıkıp “Durun, ne yapıyorsunuz”
demiyordu.
Muktedirin gözünün içine bakan, onun bir hareketiyle soruşturmalar açan, gecenin kör karanlığında evler bastırıp işaret ettiklerini gözaltına aldıran, bağımsız yazarlara dava üstüne dava açan Cumhuriyet (!) savcılarından hiçbiri, bu aleni suçların herkesçe bilinen faillerine Türkiye’nin -artık kağıt üzerinde kalsa bile- bir hukuk devleti olduğunu
hatırlatan en ufak bir girişimde bulunmuyordu.

* * *

Ahmet Hakan’ı hedef alan saldırı, özgür düşünen, biat etmeyen, yağcılık yalakalık yapmayan tüm bağımsız gazetecilere olduğu gibi, iktidarın istediği doğrultuda düşünmeyen herkese yöneliktir.
Özgür düşünceye karşı söyleyecek bir şeyi kalmayanların, şiddetten medet umacak kadar acz içine düştüklerini gösteren ibret verici bir olaydır.
Bağımsız medya üzerindeki faşizan baskıların vardığı ürkütücü noktadır.
Bundan sonrası, bazı IŞİD kafalıların itiraf ettikleri gibi, tırnak sökmeler, işkenceler ve faili meçhul infazlardır.
Çünkü bu korkunç örgütün arkasında hesap vermemek için her şeyi göze almış bir zihniyet vardır.

* * *

Sevgili okurlarım,
Bir de kalkmış “Bu ülkede bazılarının iddia ettiği gibi diktatörlük olsa, siz bunları yazıp söyleyebilir misiniz?” diyorlar.
Böylece farkına varmadan ne kadar cahil olduklarını itiraf ediyorlar.
Faşizmin konuşma (yazma) yasağı değil, muktedirin istediğini söyleme mecburiyeti olduğunu bilmediğimizi sanıyorlar.
Abraham Lincoln’ün dediği gibi; bazı insanları her zaman, bütün insanları bazen kandırdıklarını gördükçe, herkesi her zaman kandırabileceklerini düşünüyorlar!
Oysa fena halde yanılıyorlar.
Saldırdıkça küçülüyor, küçüldükçe daha çok korkuyorlar.

UĞUR DÜNDAR”IN NOTU:


Bugün bir Özel Harekat polisinin Güneydoğu anılarını aktardığı belgesel romandan ve polisin bana yazdığı mektuptan söz edecektim. O yazıyı, Ahmet Hakan’a yapılan saldırı nedeniyle yarına bıraktım. Tekrar ediyorum okuduğunuzda çok şaşıracaksınız. Az sonra...