AKP ik­ti­da­rı­nın söz­cü­le­ri her fır­sat­ta dub­le yol­lar yap­mak­la övü­nü­yor.
Bu dö­nem­de or­ta­ya atı­lan du­dak uçuk­la­tı­cı yol­suz­luk id­di­ala­rı­na kar­şı AK­P’­yi sa­vu­nan­lar da, la­fı dön­dü­rüp do­laş­tı­rıp “A­ma çok yol yap­tı­la­r”­a ge­ti­ri­yor!
Ger­çek­ten de AKP, 12 yıl­da top­lam 17 bin ki­lo­met­re dub­le yol yap­tı. Ama bu yol­la­rın an­cak beş­te bi­ri, uzun ömür­lü as­falt yol. Ge­ri ka­lan yak­la­şık yüz­de 80’in­de 2-3 yıl da­ya­na­bi­len sat­hi as­falt kap­la­ma var. Bu uy­gu­la­ma nor­mal­den dört kat faz­la ma­li­ye­te se­bep ol­du­ğu gi­bi, mil­yar­lar­ca li­ra har­ca­na­rak sü­rek­li ba­kı­mı zo­run­lu kı­lı­yor. Ak­si tak­dir­de övünç kay­na­ğı yol­lar çö­kü­yor! Öy­le ki bir yo­lun 1-2 kı­sım in­şa­atı bi­ti­ri­lip -hem de bir­kaç kez- gör­kem­li tö­ren­ler­le hiz­me­te açı­lı­yor. Ama ay­nı yo­lun ye­ni bir bö­lü­mü için iha­le­ye çı­kı­lır­ken, da­ha ön­ce açı­lı­şı ya­pıl­mış kı­sım­la­rın çök­tü­ğü gö­rü­lü­yor!
Böy­le­ce yol da bit­mi­yor, yol­lar­da­ki çök­me­ler de!..

* * *

Cum­hu­ri­yet ga­ze­te­sin­den Ze­ki Te­zer, AK­P’­nin “çok yol yap­tı­la­r” ef­sa­ne­si­nin çö­ken yol­la­rın al­tın­da kal­dı­ğı­nı an­la­tır­ken, çar­pı­cı ör­nek­ler ve­ri­yor.
Ör­ne­ğin Ada­pa­za­rı ile Ka­ra­su İl­çe­si ara­sın­da­ki dub­le yo­lun Fe­riz­li-Li­man­de­re bö­lü­mün­de açı­lış­tan sa­de­ce 10 gün son­ra çök­me ol­muş!
Bur­sa-Ça­nak­ka­le dub­le yo­lu­nun Lap­se­ki il­çe sı­nır­la­rı için­de­ki uzan­tı­sın­da­ki çök­me­nin ar­dın­dan, dol­gu ya­pı­sı­nın sa­de­ce top­rak­tan iba­ret ol­du­ğu or­ta­ya çık­mış!

* * *

Te­ze­r’­in ka­mu­oyu­na sun­du­ğu di­ğer ör­nek­le­ri okur­ken ak­lı­ma, Ka­ra­yol­la­rı­’n­da ça­lı­şan dü­rüst gö­rev­li­le­rin ak­tar­dı­ğı, be­nim de okur­ken “Pes doğ­ru­su bu ka­da­rı da ol­ma­z” de­di­ğim “yol­dan yo­lu­nu bul­ma­” yön­tem­le­ri gel­di.
İş­te dub­le yol­la­rın çök­me­si­ne, bu­na kar­şı­lık ki­mi­le­ri­nin güç­len­me­si­ne ne­den olan o yön­tem­ler:
Ba­zı Ka­ra­yol­la­rı Böl­ge Mü­dür­lük­le­ri­’n­de “yo­lu­nu bul­ma­” işi, ka­pı­dan gi­riş­te baş­lar, en te­pe­ler­de son­la­nır.
- Çar­ka da­hil olan “kon­trol şef­le­ri­” mü­te­ah­hit­ler­le or­tak­tır­lar.
- “Yo­lu­nu bul­ma­” ey­le­mi­nin çı­kış nok­ta­sı; yol ya­pı­mın­da kul­la­nı­lan mı­cır ocak­la­rı­dır.
Ör­ne­ğin 50 bin ton mı­cır alı­na­cak di­ye­lim. Ocak­tan alı­nan mı­cı­rın top­la­mı 30 bin to­nu geç­mez. Ama 50 bin ton alın­mış gi­bi gös­te­ri­lir! Ara­da­ki far­kın pa­ra­sı bö­lü­şü­lür!
- Bu işin nak­li­ye­si­ni alan fir­ma da do­ğal ola­rak 30 bin ton mı­cır ta­şır. Ama bel­ge­ler, 50 bin ton ta­şın­mış gi­bi dü­zen­le­nir. Ara­da­ki pa­ra yi­ne kı­rı­şı­lır.
- Mü­te­ah­hit ise ge­len 30 bin ton mı­cı­rı iş­le­me­si­ne kar­şın, 50 bin ton iş­le­me pa­ra­sı tah­sil eder! Fark yi­ne pay­la­şı­lır.

* * *

- Bir yol dü­şü­nün. Bu yo­lun ma­li­ye­ti 7 mil­yon li­ra ol­sun. İha­le­ye çı­kı­lır. Da­ha ön­ce­den an­laş­ma ya­pı­lan mü­te­ah­hit, ina­nıl­maz bir kı­rım­la en dü­şük fi­ya­tı ve­rir. İşi 2 bu­çuk mil­yon li­ra­ya ka­par. Bu ki­şi­nin araç par­kı­nın ye­ter­siz ol­ma­sı, de­ne­yi­mi­nin bu­lun­ma­ma­sı hiç önem­li de­ğil­dir!
Yak­la­şık 500 bin li­ra­lık ma­li­ye­te gel­di­ğin­de, o ki­şi baş­ka bir yo­la kay­dı­rı­lır! Ama tüm ta­ah­hü­dü­nü ye­ri­ne ge­tir­miş gi­bi, 2 bu­çuk mil­yon li­ra­yı alır! Ta­bi­i ta­ma­mı­nı de­ğil. Pa­yı­na dü­şe­ni alır, ge­ri­si­ni pay­la­şır! Pe­ki yol öy­le­ce ka­lır mı? Ne mü­na­se­bet! Ka­ra­yol­la­rı ekip­le­ri ne gü­ne du­ru­yor? Ge­lir­ler, mü­te­ah­hi­din ya­rım bı­rak­tı­ğı yo­lu bi­ti­rir­ler!
- Bu çar­kı dön­dü­ren­le­rin ha­yat­la­rı be­leş­tir! Ev­ler, vil­la­lar, ara­ba­lar hep bu sa­ye­de alı­nır. Ev­le­ri mü­te­ah­hit­ler da­yar, dö­şer­ler. De­ko­ra­tör ge­re­kir­se o da bu­lu­nur. Ço­cuk­la­rın okul pa­ra­la­rı, bil­gi­sa­yar ih­ti­yaç­la­rı, hat­ta te­le­fon kon­tör­le­ri bi­le, mü­te­ah­hit­ler ta­ra­fın­dan kar­şı­la­nır. Ha­yat ka­dın­la­rıy­la alem­ler de, işin sos­yal et­kin­lik kıs­mı olur!”

* * *

Bun­dan son­ra­ki yol­cu­luk­la­rı­nız­da yol ke­nar­la­rın­da se­ril­me­yi bek­le­yen ve ba­zen uzun­lu­ğu ki­lo­met­re­le­ri bu­lan mı­cır yı­ğın­la­rı­na lüt­fen da­ha dik­kat­li ba­kın.
Bun­la­rın eni bo­yu ve uzun­lu­ğu­nun ha­ta­sız be­lir­len­me­si çok önem­li­dir. Çün­kü mü­te­ah­hi­de, bu öl­çü­mün so­nu­cu­na gö­re pa­ra öde­nir. An­cak öl­çü­mü ço­ğu kez, kon­trol şe­fi ye­ri­ne, mü­te­ah­hit ya­par! Elin­de­ki met­rey­le mı­cır yı­ğı­nı­nın eni­ni, bo­yu­nu ve yük­sek­li­ği­ni bi­raz fark­lı ölç­tü mü, o yı­lı kur­tar­dı de­mek­tir!
Mı­cır­lar yo­la ya­yı­lır, üze­rin­den si­lin­dir­le ge­çi­lip sert­leş­ti­ri­lir. Böy­le­ce yol, as­falt­lan­ma­ya ha­zır ha­le ge­ti­ri­lir. Bu aşa­ma­da yo­lun sert­li­ği öl­çü­lür. Eğer bu öl­çüm ge­rek­ti­ği gi­bi ya­pıl­maz­sa, ya­ni ye­te­rin­ce sert­leş­me­miş bir ze­mi­ne as­falt se­ri­lir­se, yo­lun öm­rü kı­sa olur, çök­me­ler baş­lar.

* * *

Sev­gi­li okur­la­rım,
Ya­zı­mın ba­zı sa­tır­la­rı­nı, Söz­cü ai­le­si­ne ka­tıl­dı­ğım 2012 yı­lın­da bu kö­şe­de ya­yım­la­mı­şım.
Ze­ki Te­ze­r’­in tes­pit­le­ri­ne ba­kı­lır­sa, o yıl­dan bu ya­na “yol­dan yo­lu­nu bul­ma yön­tem­le­ri­” da­ha da ge­liş­ti­ril­miş! Ör­ne­ğin ba­zı yol­lar­da dol­gu için mı­cır ye­ri­ne, sa­de­ce top­rak kul­la­nıl­ma­ya baş­lan­mış!

* * *

Pe­ki, bu­na ne bu­yu­ru­lur?
“Ka­ra­yol­la­rı bi­na­sın­da bek­çi­lik ya­pan gö­rev­li, her­ke­sin yo­lu­nu bul­du­ğu­nu gö­rün­ce ‘A­ca­ba ben ne gö­tü­re­bi­li­rim?’ di­ye dü­şün­me­ye baş­la­mış. Ak­lı­na de­po­da­ki 4 bu­çuk ton­luk ma­zot gel­miş. Ma­zo­tu çal­ma­sı­na ça­la­cak da, ken­di­si­ni na­sıl kur­ta­ra­cak? So­nun­da o da ih­ti­ya­cı olan yön­te­mi bul­muş. Ma­zo­tu gö­tür­müş, son­ra da ken­di­si­ni ip­le bağ­lat­mış! Ge­len yet­ki­li­le­re de ‘Be­ni bağ­la­dı­lar, an­cak öy­le hır­sız­lık ya­pa­bil­di­ler. Yok­sa can­la­rı­na okur­dum!’ de­miş.”
Te­mel fık­ra­sı gi­bi de­ğil mi?
Za­ten Te­mel, “Ka­ra­yol­la­rı­” di­ye­mez­miş.
“Pa­ra­yol­la­rı­” der­miş!

UĞUR DÜN­DA­R’­IN NO­TU: Ben mes­lek ha­ya­tım­da çok sa­yı­da dü­rüst, hat­ta kah­ra­man di­ye­bi­le­ce­ğim ka­ra­yo­lu ça­lı­şa­nı gör­düm. Ha­ber­le­rim­de ve ki­tap­la­rım­da bu kah­ra­man­la­rın ad­la­rı­nı say­gıy­la an­dım ve an­ma­ya de­vam ede­ce­ğim. Dü­rüst­ler lüt­fen alın­gan­lık gös­ter­me­sin­ler. On­la­rı bir ke­na­ra ayı­rı­yor ve hep­si­ni sev­gi ve say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.