“Ön­ce­lik­le şu­nu be­lirt­me­li­yim ki si­ya­set mes­lek de­ğil, onur­lu bir gö­rev­dir. Ül­ke­ye hiz­met et­me­nin yo­lu­dur, ye­ter ki o onu­ra la­yık olu­na­bil­sin.
(...) Kim ne der­se de­sin mev­cut ana­ya­sa, se­çim ve si­ya­si par­ti­ler ya­sa­la­rı de­ğiş­me­dik­çe mil­le­tin ege­men ol­du­ğu bir se­çim so­nu­cu­nu el­de et­mek im­kan­sız gö­rü­lü­yor. Par­ti­ler­de li­der kim olur­sa ol­sun, bir müd­det son­ra tek se­çi­ci ve tek yö­ne­ti­ci du­ru­mu­na gi­ri­yor­lar.
(...) Se­çim mey­dan­la­rın­da, mi­ting­ler­de söy­le­nen­le­re, te­le­viz­yon ve ga­ze­te­ler­de çı­kan ha­ber­le­re ba­kın; hi­le, adam ka­yır­ma, yan­daş kol­la­ma, iş ve iha­le yol­suz­luk­la­rı, in­san­la­rı kamp­la­ra ayır­ma...
Li­der sal­dır­gan olun­ca ya­la­ka­la­rı ve çev­re­si de da­ha öl­çü­süz ha­re­ket et­mek­te. Olay­la­rın di­ğer üzü­cü ta­ra­fı ise bu ger­gin­lik­le­rin genç­le­re, özel­lik­le üni­ver­si­te ve li­se genç­li­ği­ne si­ra­yet et­me eği­li­mi­ne gir­me­si­dir. (...)
Son ola­rak, li­de­rin söy­le­dik­le­ri­ne -ger­çek ve doğ­ru ol­ma­sa da- ne pa­ha­sı­na olur­sa ol­sun ina­nan in­san­lar, bu ve­bal­den na­sıl kur­tu­la­cak­lar?
İna­nı­yo­rum ki uzun va­de­de ül­ke ger­çek­le­ri­ni bi­len, halk­la bü­tün­le­şen, ger­çek dı­şı va­at­ler­le hal­kı al­dat­ma­yan; al­kış­la­ra ve ka­la­ba­lık­la­ra faz­la­ca al­dan­ma­yan­lar za­fe­ri ka­za­na­cak­lar­dır...”

* * *

Sev­gi­li okur­la­rım,
7 Ha­zi­ran se­çim­le­ri ön­ce­sin­de bir ye­rel der­gi­de ya­yım­la­nan bu sert ik­ti­dar eleş­ti­ri­si­ni aca­ba kim yap­mış ola­bi­lir?
So­ru­nun ce­va­bı­nı bi­raz son­ra ve­re­ce­ğim ama, ön­ce şu çar­pı­cı hi­ka­ye­yi bir­lik­te oku­ya­lım:

* * *

Bir gün Hz. Ali ta­raf­tar­la­rı­nın yo­ğun ola­rak ya­şa­dığı Kü­fe­’den bir Arap, de­ve­siy­le Şa­m’­a gel­miş. Şam so­kak­la­rın­da do­la­şır­ken bi­ri ona ya­na­şıp; “Ver o di­şi de­ve­yi ba­na!” de­miş... Tar­tış­ma bü­yü­müş, Kü­fe­’den ge­len adam, “Bu de­ve be­nim­dir, üs­te­lik di­şi de­ğil er­kek­ti­r” di­ye iti­raz et­se de an­la­şa­ma­mış­lar.
Ko­nu Mu­avi­ye­’ye yan­sı­mış. Halk mey­dan­da top­lan­mış...
Mu­avi­ye, Kü­fe­’den ge­len­le, Şa­m’­da de­ve­ye sa­hip çı­kan yer­li­yi din­le­dik­ten son­ra ka­ra­rı­nı açık­la­mış:
“Bu di­şi de­ve Şam­lı­nın­dır!..”
Son­ra da top­la­nan­la­ra dö­nüp sor­muş:
“Ey ce­ma­at, bu di­şi de­ve ki­min­dir?..”
Ce­ma­at hep bir­lik­te ba­ğır­mış:
“Şam­lı­nın­dır!..”
Kü­fe­li, şaş­kın bir va­zi­yet­te de­ve­si­nin ar­dın­dan ba­ka­ka­lır­ken, Mu­avi­ye onu ya­nı­na ça­ğır­mış:
“Ey Kü­fe­li, din­le... Sen de ben de bi­li­yo­ruz ki bu de­ve se­nin­dir ve di­şi de­ğil, er­kek­tir. Ama sen Kü­fe­’ye dö­nün­ce gör­dük­le­ri­ni Ali­’ye an­lat ve de ki; “Ey Ali, Mu­avi­ye­’nin dişi de­ve­yi er­kek­ten ayırt ede­me­yen ama o ne der­se evet di­yen on bin ada­mı var!’ Aya­ğı­nı denk al­sın!..”

* * *

Bun­la­rı ki­min yaz­dı­ğı­nı me­rak edi­yor­su­nuz de­ğil mi?
He­men söy­le­ye­yim:
Oda TV’­den özet­le­ye­rek alın­tı­la­dı­ğım bu sa­tır­la­rı, AK­P’­nin ilk Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­ka­nı Ali Coş­kun, mem­le­ke­ti Ke­ma­li­ye­’de çı­kan Du­ta­ğa­cı der­gi­sin­de yaz­mış!
Baş­ka sö­ze ge­rek var mı?
Yok!..
Zi­ra söy­le­ne­bi­le­cek son sö­zü “En çir­kin ya­lan, ço­cu­ğa ve hal­ka söy­le­nen ya­lan­dır. Çün­kü her iki­si de ko­lay ka­na­r” di­yen Lord Bra­ug­ham za­ma­nın­da söy­le­miş!..