Sevgili okurlarım,
AKP oylarının yüzde 40 ve altına indiğini, önceki seçimlerde bu partiyi destekleyen milliyetçi seçmenin bu kez MHP’yi, Kürt vatandaşlarımızın da HDP’yi destekleyeceğini gösteren anketlerin yayınlanmasıyla birlikte terörün tırmanışa geçmesi, sizce de manidar değil mi?
Bir kenara yazın.
Gelecekte yargının yeniden açmak zorunda kalacağı en önemli soruşturma dosyalarından birini, Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın makamında şehit edildiği terör saldırısı, diğerini ise cumartesi günü Ağrı’nın Diyadin İlçesi kırsalında yaşanan çatışma oluşturacak.
Terörü lanetleyerek, şehit Savcı Kiraz’ı bir kez daha rahmetle andıktan ve Diyadin’de yaralanan askerlerimize acil şifalar diledikten sonra, neden bu iddialı tespiti yaptığımızı belirtelim:
Tarafsız uzmanlara göre; seçimler yaklaşırken gerçekleşen her iki terör olayında da mutlaka aydınlatılması gereken çok karanlık yanlar var.
CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın Adliye Sarayı baskını konusunda İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk’e yönelttiği ve benim de köşemde yer verdiğim çarpıcı soruları bir kez daha okumanızı öneriyorum.
* * *
Gelelim Diyadin’e...
AKP milleti çocuk yerine koymaya ve anlattığı masallara herkesin inanmasını istemeye devam ediyor!
Oysa bırakın çocukları, havada uçan kuşlar bile artık bazı gerçekleri biliyor!
Örneğin dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan bazı görevlileri, Oslo’dan başlayarak PKK’ya bir yığın söz vermeleri ve içeriği hâlâ milletten gizlenen mutabakat metinlerine imza atmaları konusunda yetkilendirmedi mi?
Bu kişiler, onun adına -elindeki silahı bırakmamakta ısrar eden- PKK ile pazarlık masasına oturmadılar mı?
Peşpeşe gelen seçimleri çatışmasızlık ortamında atlatabilmek ve AKP oylarını artırabilmek için PKK’nın Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da fiili özerklik hali yaratmasına seyirci kalınmadı mı?
PKK “özgüvenlik” adı altında kentlerde kendi polis teşkilatını kurup kimlik kontrolü yaparken, vergi alırken, ruhsat verirken, gümrük kapıları, hatta mahkemeler oluştururken, bunları ayrıntılı biçimde bildiren istihbarat raporları sümen altı edilmedi mi?
Bölgedeki sivil halkı silahlandıran PKK garnizon içindeki Türk Bayrağı’nı indirirken, Atatürk büst ve heykellerini yerle bir ederken, Mehmetçiğe sürekli taciz atışlarında bulunurken, bayrağımızı ve kamu malını yakıp yıkarken, kentleri cehenneme çevirirken, Tayyip Erdoğan’ın “Benim valim” dediği dönem valileri askeri kışlasına hapsetmediler mi?
PKK şehirlerarası yollarda hendekler kazıp tüm araçları durdururken, 100-200 metre ötede konuşlanan askeri birlikler üç maymunu oynamak zorunda bırakılmadılar mı?
Bölgedeki fiili özerkliğin “Yerel Yönetimlerin ve Demokratik Hakların Güçlendirilmesi” başlığı altında resmiyete dönüşeceği konusunda bir beklenti yaratılmadı mı?
Bunların tümü milletin gözü önünde ve “çözüm süreci” adı altında yaşanmadı mı?
Peki ne oldu da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kürt sorunu yoktur” deyişinin ardından AKP söylemlerinden çark ediverdi?
* * *
Özetlersek;
Seçimler hızla yaklaşıyor...
Dün köşemde yayımladığım Gezici Araştırma Şirketi’nin son anketine göre; AKP’nin oyları eriyor, bırakın Başkanlık hayalinin gerçekleşmesini, tek başına iktidar bile olamayacağı görülüyor.
AKP’nin gücünü sürdürebilmesi için HDP’nin mutlaka baraj altında kalması, milliyetçi oyların da MHP’ye gitmesinin önlenmesi gerekiyor.
Tablo böylesine net...
* * *
İşte bu çok kritik süreçte terör birdenbire tırmanıyor, valiler yeni masallar anlatmaya başlıyor!
Yaşadığımız korkunç olaylar “Allah hepimizi daha manidar gelişmelerden korusun” dedirtiyor...
Oslo’dan kol kola çıktık yola oylar düşünce verdik mola!..
Uğur Dündar
Yayınlanma: